" EVİMİZ "

42 13 2
                                    

( NEHİR'İN DİLİNDEN )

Gece ne zaman uyansam Uraz uyanık ve beni izliyordu, sabah uyandığımda saat 06:50'di. Uraz'ın yatağın baş ucundaki koltukta oturmuş, kollarını bağlamış uyumuştu. Daha yeni uykuya dalmış olmalıydı çünkü yanında bir bardak çay vardı ve üzerinden buhar çıkıyordu, Benim babamda hayatımdan bir buhar gibi sessizce çıkıp gitmişti. Neden bile demek istemiyordum çünkü daha önce de söylediğim gibi hayatımda güzel denilebilecek tek bir şey bile bulmak çok zordu. Artık kabullenmek zorundaydım bu durumu, kendimi de arkadaşlarımı da boşu boşuna tüketmem birşey değiştirmeyecekti. Artık benim ailem Sude, Uraz ve Burak'tı. İçimde bir enkazın içinde dolaşsamda gülümseyerek bakacaktım etrafa, onlar da benim için üzülsünler istemiyordum.

Bir an Uraz'ın telefonu çalmaya başladı, Uraz ürperip telefona baktı. Benim uyanık olduğumu görünce telefonu meşgule verip;

- Telefonun sesine mi uyandın ? dedi.

- Hayır Uraz kendi kendime uyandım, benim telefonumu nerde ?

- Öncelikle günaydın Nehir Hanım, telefonun bende, yemek yemeden de veremem, dedi.

Hadi canım yok, artık dedim içimden.

- Yemek istemiyorum Uraz, diye itiraz ettim.

İç ses de beni desteklemeye devam ediyordu; " Aferin Nehir, işte böyle"

Teşekkür ederim iç ses dedim, içimde ufak bir kahkaha oluşmuştu.

- Hele bir yeme Nehir, bak ben o zaman ne yapıyorum ?

- Ne yapıyorsun Uraz? deyip gülümsedim, az kalmıştı neredeyse kahkaha atacaktım.

- Hmm mesela seni Sude'ye şikayet edebilirim.

Hmmm gerçekten bu yapabileceği ve sıkıntı çıkabilecek bir konuydu, Sude benim canımı okurdu.

- Gerçekten korkutucu bu Uraz kahvaltımı getir çabuk deyip kahkaha attım. İkimizde birlikte güzelce kahvaltımızı yaptık.

- Uraz ne zaman gideceğim ben buradan ?

- Öğleden sonra 13:00'de  taburcu olacağız ve benim evime gidiyoruz Nehir.

- Uraz benim bir evim zaten var, nereden çıktı bu şimdi ? Çok gereksiz, hiç gerek yok böyle bir şeye.

- Ben tek yaşıyorum Nehir, sana yeni bir ev tutana kadar bende kalacaksın, Sude ve Burak'ta onayladı ve bu konuda sana fikrini sormuyoruz deyip beni susturdu.

Kafamı karıştıran bir soru vardı ve bunu sormak istiyordum.

- Uraz yanlış anlamazsan sana bir soru sormak istiyorum.

- Tabi Nehir sorabilirsin, seni dinliyorum.

- Sen neden tek başına yaşıyorsun? yani annen ve baban dediğim an derin bir iç çekti.

Ben bu iç çekişten çıkarım yapmıştım, gözler dolmuş ifade ediyordu herşeyi. Ya terk edilmişti ya da onu bu dünyada yalnız bırakmışlardı.

- Bundan 6 yıl önce yani ben 12 yaşındayken annem trafik kazasında vefat etti, babamsa başka biriyle evlendi. Ama annem için ben hep o trafik kazasında ilk aşkıyla öldü diyorum. Çünkü babamın yaptığını annem yapmazdı. ben babamı da öldürdüm kalbimde. Sonra teyzemle yaşadım beş yıl. 17 yaşında da kendi evime çıktım yani anlayacağın bir yıldır kendi evimdeyim, dedi.

- Mekanı cennet olsun, bu dünyaya muhteşem bir tohum ekmiş ve şimdi o tohum fidan olmuş. Eminim ki bu fidan yeşerecek çok güzel çiçeklerle etrafını da güzelleştirecek. Eee kendi evinde yaşamak nasıl  bir duygu ? deyip üzüntüsünü dindirmeye çalıştım.

UMULMAZ GERÇEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin