Gözlerimi açıp etrafa baktığımda odamdaydım. Efes ve Tuğra başımda diğerleri ise koltukta uyuyordu. Sızmış gibi değillerdi de uykularına yenik düşmüşlerdi sanki.
Yavaşça yerimden doğrulduğumda beynime saplanan sancı dudaklarımdan küçük bir inleme çıkmasına ne neden oldu.
Yatağın ucunda uyuyan Efes' i kalktığım yere yatırıp üstünü örttüm. Tuğra da yatağın ucundaki sandalyedeydi. Kenarında asılı hırkayı alıp üzerine örttüm. Diğer dörtlü ise koltukta oturur pozisyondalar ve üzerlerinden bir battaniye vardı. Kayan battaniyelerini düzeltip odadan çıktım.
Parmaklarımla başıma masaj yaparak ağrıyı hafifletmeye çalışıyordum. En son park da çekirdek kola yapıyorduk ne olmuştu da hepsi benim odamda uyuya kalmıştı?
Balkona geçip çektiğim sandalyeye oturdum.
Yaktığım bir dal sigara ile ciğerlerim duman dolarken sabah ayazında şehrin ışıkları yeni sönmeye başlamıştı.
Tek bir ses dahi yoktu şehirde. Uzakta gel git hareketleri ile dalgalanan denize baktım.
Biraz sonra kulaklarıma dolan gemi sireni hayat başlangıcının habercisiydi. Sigarayı dudaklarıma getirip son dumanı içime çektim.
Arkamdaki sallanan koltuğa kendimi bırakıp gökyüzünden silinmeye başlamış ayı izledim.
Kapı sesi duyulması ile artık yalnız değildim.
Tuğra yanımdaki boşlukta yerini alırken bir sigara yaktı.
"Daha iyi misin kardeşim?"
Kaşlarımı çatarak ona döndüm.
"Kötü olmama sebep mi var?"
"Dün şey oldu ya"
Tamamiyle yönümü ona döndüm tek kelime etmeden.
"Hatırlamıyor musun harbi?"
Yoo, hatırlamam gereken bir şey mi var?" dedim başımı olumsuz anlamda sallayarak.
"Kafanı geri yasladın ya, bayılmışsın o an ayıltamadık seni eve geldik biz de"
"Tutku' nun yanındayken mi?"
Kafasını salladı tedirgin bi şekilde.
Başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım.
"Aden' in ismini sayıklıyordun"
"S*ktir!"
Elini omzuma koydu.
"Nasıl bağlandın oğlum bu kadar sen bu kıza?"
Yutkundum. Bende bilmiyordum ki nasıl anlatayım?
"Bilmiyorum, keşke bende bilsem"
Birer dal daha yaktığımızda her yer aydınlanmıştı.
Birlikte mutfağa geçip kahvaltıyı hazırlamaya başladık. Elinde telefon ile içeri giren, girerken de gözlerini ovuşturan Efes' e baktık ikimizde.
"Kayınval- annen arıyor" dedi uykulu bir sesle.
Telefonu elinden alıp açtım.
"Nasılsın oğlum?"
"İyiyim annecim, siz nasılsınız ne var ne yok?"
"Biz de iyiyiz oğlum, sana bir şey diyeceğim müsait miydin?"
Yavaşça sessiz bir köşeye geçtim.
"Dinliyorum annecim?"
"Buraya güzel bir kız gelip gidiyor sanırım senin için ve galiba halletti"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAL | Yarı Texting
RomanceVe öyle bir gün geldi ki bedenlerimizin arasındaki mesafeden, çok daha uzun bir mesafe girdi kalplerimizin arasına. Bir ömür yılı etti bu mesafe, sanki ruhlarımızın arasındaki gönül bağı koptu ve o gün aynı coğrafya üzerinde farklı kıtalara savruldu...