Saat gece 04.31' di.
Ece ile Atlas uyku tulumlarını dışarı sermişler sarılır pozisyonda uyuyorlar. Çok görmüyorum, ilk gün için fazla samimi değil mi diyeceksiniz ama onlar 3 yılı aşmış bir tanışıklık içerisindeler ve o 3 yılın en az 2 yılı da aşıklardı.
Fermuarını açtığım çadırdan çıkıp boştaki kamp sandalyemi aldım. Denize tam yakın bir konuma koyup oturdum.
Cebimden çıkardığım paketten bir dal alıp doğmaya yüz tutmuş etrafı kan kızılına boyamış deniz üzerindeki güneşe diktim gözlerimi.
Hava aydınlamaya başlıyor ama loş tavrından da vazgeçmiyordu.
Arkamdaki hareketlenme dikkatimi dağıtırken Aden' in de elinde sandalyesi ile yanıma geldiğini gördüm.
Soluma geçip sandalyesini açtı ve oturdu. Biten sigaranın izmaritini işaret parmağım ve baş parmağım arasında fırlattım. Tekrar paketi elime aldığımda bu sefer ona da teklif ettim.
Paketten aldığı bir dal ile çakmakla işimin bitmesini beklemeye başladı. Çakmağı ona tutup sigarasını yaktım.
Elindeki sigarayı ara ara dudaklarına getirip denizi izliyordu bense onu.
Bana döndü. Küçük bir tebessüm vardı yüzünde.
"İstanbul da burası kadar güzel miydi?"
Başımı salladım usulca.
"İstanbul her yerden güzeldir"
Kaşlarını kaldırdı tatmin olmamış bir edası vardı.
"Burası kadar olamaz"
Histerik bir gülümseme yerleşti yüzüme.
"İçinde sevdiğin varsa en güzel yer orasıdır"
Tatlı tatlı gülümsüyordu.
Elini siyah şortunun cebine soktu ve iki ip çıkardı.
Üzerinde hala sweatim duruyordu.
"Bileğini uzatır mısın?"
Sol bileğimi ona uzatıp ne yapacağını izlemeye başladım.
Mavi ve beyaz renkli iki şans bilekliğini bileğime sıktırmadan bağladı.
Arkadaşlık ve özgürlük.
"Sende zaten kırmızısı varmış, ve kesmemişsin"
Kaşlarını kaldırdı.
"Sarıya da ihtiyacın yok" Gülümsedi yere bakarak.
"Evet kırmızıyı kesmedim, daha doğrusu kesmek için sebep yok ve evet sarısına pek ihtiyacım yok"
Bileğini bileğimin yanına koydu.
Koluna sırayla dizilmiş beyaz, mavi, kırmızı ve yeşil şans bileklerine baktım.
Özgürlük
Arkadaşlık
Aşk
Dostluk ve Sadakatİkimizinde sarıya ihtiyacı yoktu.
"Dostluk ve sadakat Atlas sayesinde artık bileğimde değil"
Gülümsemesi büyüdü ve bileğindeki yeşil renkli ipi tek çekişte koparıp aldı.
"Ece sayesinde benimde artık yok" dedi ipi denize bırakırken.
"Kırmızıyı hiç koparamayacağım sanırım"
"Dileğini değiştirmeyi denemelisin"
"Değiştirdim az önce ve artık imkansız değil" dedim bal rengi gözlerine bakarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAL | Yarı Texting
RomansaVe öyle bir gün geldi ki bedenlerimizin arasındaki mesafeden, çok daha uzun bir mesafe girdi kalplerimizin arasına. Bir ömür yılı etti bu mesafe, sanki ruhlarımızın arasındaki gönül bağı koptu ve o gün aynı coğrafya üzerinde farklı kıtalara savruldu...