bölüm: œ

797 67 40
                                    


Kimya hocasının sakinlikle konuştuğu dakikalarda kapının birkaç kez çalınmasıyla zaten sessizlikte olan sınıf topluca kapıya doğru döndü. İçeri giren Jay Park ise yalnızca sınıftaki hocaya bakıyordu.

"Kusura bakmayın hocam, pek iyi hissetmediğim için revirdeydim. Derse katılabilir miyim?"

Hoca yavaşça başıyla onay verdi ve Jay'in yerine geçmesini beklemeden tekrar bir sürü formül yazdığı tahtaya döndü. Jay kimseyle göz teması kurmadan arka taraftaki sırasına doğru yürürken önlerde oturan sınıf başkanı Jungwon'un sessizce "Geçmiş olsun." dediğini duydu. "Sağol." diye mırıldanarak karşılık verdi ama Jungwon'un onu duyup duymadığından emin değildi.

Duvar kenarında geçebilmesi için yerinden kalmış olan Sunghoon, Jay'in geçmesini beklerken Jake ile göz teması kurmamak için kendini zor duruyordu. Bakıştıkları an kahkaha atacaklardı ve bu sessiz ortamda tüm dikkatleri üzerlerine çekerdi. Saatlerdir aramalarına ve mesajlarına geri dönmeyen Jay, Mai'in attığı iki mesajın üstünden beş dakika dahi geçmeden sınıfa dönmüştü ve bu nedense onlar için durumu daha da komikleştiriyordu.

Jay, Sunghoon'un imâlı bakışlarına göz devirdi ve kendi yerine geçtikten sonra çantasından bir defter alıp tahtadaki formülleri geçirmeye başladı. Mai'e dönüp bakmayı deli gibi istese de göz göze gelme riski yüzünden ders boyu bakışları sadece tahta ve defteri arasında gidip geldi.

Gün boyu tüm arkadaş ekibi sanki önceden anlaşmış gibi dün yaşananlardan hiç bahsetmemiş, hiçbir şey olmamış gibi davranmışlardı. Evet ortam her zamanki olduğundan biraz farklıydı. Jay ve Mai birbirleriyle hiç konuşmamış ve genelde sessiz durmuşlardı ama en azından beşi birlikteydi ve gün boyu Jay'i etrafta arama zahmetinden kurtulmuşlardı. Perşembe günkü derslerin sonuna geldiklerinde Sunghoon fazladan dersi olduğu için okulda kalmış, Ryu ve Mai okulun dans kulüp odasına gitmişti. Jake ve Jay ise okul bahçesinden yeni çıkmış, evlerine doğru yürüyorlardı. Jake sürekli ona bir şeyler anlatıyordu ama Jay bir türlü kafasını toplayamadığı için hiç birisini dinleyememişti. Yalnızca Mai ile nasıl barışabileceği konusunu düşünebiliyor ve aklına tek bir fikir dahi gelmeyişi çok sinirini bozuyordu.

"Jay, sen beni dinliyor musun?" Jay başını Jake'in olduğu tarafa çevirdi ve kızmaması için yüzüne masum bir gülümseme yerleştirerek kafasını hayır anlamında salladı. "Yuh ya o kadar anlattım. Neyse noldu sana, niye böyle mal gibisin?"

Jake sinir bozucu bir ses tonuyla sorduğunda Jay göz devirdi ve bakışlarını ayaklarına çevirip yürüyüşünü biraz hızlandırdı. "Sanki bilmiyormuşsun gibi bir de soruyorsun Jake."

Jake, Jay'e yetişebilmek için 1-2 adım fazladan atarken yandan yandan sırıttı. Jay ile dalga geçmekten daha fazla zevk aldığı bir şey yoktu onun için.

"Oğlum Mai gün boyu hiçbir şey yapmadı, söylemedi işte niye dert ediyorsun ki? Anlaşılan o kadar da çok takmamış kafasına."

Jay kafasını kaldırıp Jake'e baktı hızlıca.
"Öyle mi dersin?"

"Öyle tabii, çok kızmış olsaydı seninle aynı ortamda bile bulunmazdı bence. Hem sen kendini o kadar açıkladın kıza, biraz batırmış olsan da sonuç olarak." Jake sözlerini sakınmadan ve sırıtarak söylerken bir yandan da Jay'in her an sinirlenip kafasına  geçirebilme ihtimaline karşı tetikte bekliyordu.

Ama Jay enerjisini Jake'e harcayamayacak kadar yorgundu. Günün yarısını stres içinde saklanarak geçirmek hiç de kolay bir şey değildi. Bakışlarını tekrar önüne çevirdi ve kafasındaki düşüncelere daldı. Sessiz geçen birkaç dakika sonrasına kadar yürüyerek evinin önüne geldiklerini Jake onu dürtene kadar fark etmedi.

Jay ve Jake birbirlerine yakın oturuyordu, aynı cadde üzerindelerdi. Mai'in evi de onlara yakındı ama onlarınkine göre birkaç sokak daha aşağıda kalıyordu. Bu sebeple genelde bu üçlü akşamları eve birlikte dönerdi.

"Jay.." dedi Jake arkadaşını içine daldığı düşüncelerden çekip çıkarmak için. "Bu kadar dert etme cidden, ben Mai'i tanıyorsam kendini iyice açıklayıp özrünü diledikten sonra konuyu daha fazla uzatmaz."

Jay başıyla onay verdi. "Haklısın, haklısın da.. içim rahat etmiyor işte. Hay o anki aklıma diyip duruyorum kendi kendime." Durup bir düşündü, gerçekten de sadece bir refleks olarak mı yapmıştı? Gerçekten bu olay tamamıyla bir şaka mıydı? Kalp atışlarının hızlandığını hissettiğinde bunu hissettiği için kendi kendine lanet okudu. En yakın arkadaşı hakkında böyle şeyler hissetmemesi gerekiyordu.

Jake, Jay'in durumuna gülecek gibi oldu ama kendini tuttu ve sağ elini arkadaşının omzuna koydu. "Halledeceğiz bir şekilde, kafana takma bu kadar. Bu akşam tekrardan bir konuşup özür dilersin olmadı. Çözeriz durumu yani."

Jay tekrar kafasını salladı. "Tamamdır."

"Sen, onu bunu boşver de.. şu videoyu göster bi abi. Gün boyu meraktan çatladık Hoon ile." dedi Jake dişlerini göstererek sırıtırken.

Jay hafiften kaşlarını çattı. "Saçmalama oğlum, görüp de ne yapacaksın?"

"Ya göreyim işte ne olacak? Aşırı merak ediyorum o anki yüz ifadelerinizi. Mai'in attığı tokat da videoda çıkmış demiştin değil mi?"

"Yani evet de-" Jay'in sözünü hiçbir şekilde tamamlamasına izin vermeyen Jake tekrardan heyecanla lafa atıldı.

"Ay Jay ne olursun bir kez izleyeyim, çatlayacağım meraktan ne olur.." Jake adeta Jay'e yalvarmaya başladığında Jay gözlerini devirdi ve telefonunu cebinden çıkarırken derin bir iç çekti. Ne kadar olmaz derse desin Jake'in eninde sonunda bu videoyu bir şekilde izleyeceğini biliyordu.

Parmaklarının ezberlediği şifreyi hızlıca telefona girdikten sonra TikTok'a girdi ve taslaktaki videolara tıkladı. Jake heyecandan dudaklarını dişlerken Jay telefonu eline bırakıp Jake'den biraz uzaklaşmıştı. Fazla gerilmişti. Jake'in vereceği tepkiler yüzünden heyecanlanıyordu ve sürekli bunun iyi bir şey olmadığını kendine hatırlatıp duruyordu.

Jake videoyu kahkahalar içinde yaklaşık 3-4 kez izledikten sonra Jay artık telefonu zorla elinden almış ve Jake'in sözleri yüzünden kafası karışmış bir şekilde evine girmişti. Jake birkaç kez bu video yayınlanırsa her yerde viral olur tarzı şeyler söylemiş ve insanların nasıl güleceğinden bahsetmişti. Jay de içten içe komik bulduğundan pek de kötü bir fikir gibi gelmemişti ona da. Sadece şu sıralar bunun konusu açılmadan Mai ile arasını düzeltmek ilk önceliği olmalıydı.

"En azından aramızı düzeltsem güzel olur.." diye mırıldanarak yorgun bedenini yatağına bıraktı. Yüzyüzeyken utanıp bir türlü konuşamadığı için mesajlaşarak aralarını düzeltmeyi umuyordu.

———

bölüm hiç içime sinmedi ama olsun

i wanna ruin our friendshipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin