jake:
biz şimdi kız tarafı mıyız erkek tarafı mı
-
❝ jay, en yakın arkadaşlarından biri olan mai ile çektiği tiktok'ta yalnızca akıma uyum sağlamak istemişti. ❞
texting + prose, enhypen, 090122
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Cam kenarı benim!" Ashley bağırarak Jake'den önce cam kenarına geçmeye çalışırken Jake kolundan tutarak onu geriye çekti. "Ne münasebet?!" O ikisi kendi aralarında birbirlerini iterek atışırken Sunghoon ve Ryu çoktan yerlerine kurulmuşlar Sunghoon'un telefonundan bir şeylere bakıyorlardı.
"Ne zaman hislerini açmayı düşünüyorsun Sunghoon?" diye sordu Ryu. Sunghoon ise utançtan yüzü kızarırken telefonu kapatıp kucağına bıraktı. "Düşünmüyorum.." başını arkaya yaslayarak gözlerini kapattı. "..çünkü hislerim olduğu falan yok." Ryu kendini tutma gereği duymadan büyük bir kahkaha patlatıp Sunghoon'un omzuna vurdu. "Bizi ve kendini kandırmayı tahmini tam olarak ne zaman bırakırsın?" Sunghoon gözlerini devirdi. "Kandırmıyorum." Arkadan onları merakla dinleyen Jungwon sırıttı. Yuki toplantı günü okula geldiğinden beri herkes Sunghoon'un ona ne kadar aşık olduğunu konuşmuş, Sunghoon'un Yuki'yle konuşurken yüzüne takındığı ifade ile dalga geçip durmuşlardı.
Jungwon gülerek konuştu. "Seni kim reddeder ki?" Jungwon'un yanında oturan Sunoo biraz daha öne doğru yaklaşıp önde ilerleyen sohbete katıldı. "Kimse etmez."
Bu sırada tüm olaylardan bağlarını koparmış olan Mai ve Jay ikilisi birlikte oturacakları koltuklara yerleşmeye çalışıyorlardı. Mai oturdukları yerde bir düzen kurmayı kafasına takmış gibi gözüküyordu. Jay ise yalnızca 8 saatlik bir yolculuk için düzene ihtiyaç duymadıkları konusunda ısrar ediyordu.
"Jay bunlar atıştırmalık niye yukarı koydun? Yeriz yolculukta aşağıda dursun." Mai parmak uçlarına çıkarak zar zor yetiştiği üst bagaja umutsuzca baktı. Jay otobüse biner binmez eşyalarla uğraşmak istemediği için hepsini oraya tıkıştırmıştı ve Mai buna katlanamıyordu. Etraf bu kadar dağınık gözükürken oturup uyuyamazdı. Jay oturduğu cam kenarı koltuktan Mai'e bir bakış attı. Mai ise Jay'in taa en arkaya koyduğu atıştırmalıkları almaya çalışıyordu.
Jay dudaklarında beliren gülümsemeyi saklamak adına başını iki yana salladı ve ayağa kalktı. "Aç olduğunu söylesen koymazdım oraya." Mai'in arkasına geçtiğinde atıştırmalık poşetini alabilmek için tek kolunu yukarı doğru uzattı. Bu sırada Jay'in hemen arkasında olması nedeniyle parmak uçlarına yükselmeyi bırakan Mai gülmeye başlamıştı. Resmen k-drama klişelerini birer birer yaşıyorlardı ve bu çok komikti. Jay poşeti aldıktan sonra önünde gülmeye başlayan kıza baktı ve gülümsedi. "Ne? Komik olan ne?" dedi gülerek.
Mai gülmeye devam ederken tek eliyle ağzını kapattı ve aldığı kesik kesik nefeslerin arasında konuşmaya çalıştı. "Gülesim- ..geldi- ..sadece."
Jay de Mai'in sözleri ile gülmeye başladığında arkadaş gruplarının onları sırıtarak izlediklerinden ikisi de bir haberdi. Ashley cam kenarına geçmenin verdiği zafer hissi ile Jake'e bakarken Jake sırıtarak Jay ve Mai'i izlemekle meşguldü. "Sevenlerin kavuşuyor gibi Jake." dedi Ashley takıldığını belli eden bir ses tonunda. Jake gülerek yerine oturdu ve Ashley'e döndü. "Harbiden. Bir biz sap kaldık." dedi Jake yüzündeki sırıtış ile. Bundan memnun muydu yoksa üzgün müydü anlayamamıştı Ashley. Ama bozuntuya vermeden o da ona eşlik ederek gülümsedi. "Öyle oldu."
Aradan yaklaşık bir yarım saat kadar geçtiğinde otobüs sonunda hareket etmiş ve otele doğru yola çıkmayı sonunda başarabilmişlerdi. Çoğunluğun bir anda sessizleşip uyku moduna geçtiği dakikalarda herkes kendi halinde takılmaya başlamıştı artık. Jake ve Ashley kendilerine Howl's Moving Castle açmışlar ve birlikte izlemeye başlamışlardı. Ashley en sevdiği filmi izlerken daha filmin ilk dakikalarından uyuklamaya başlayan Jake'i dakikada bir dürterek uyandırmaya devam ediyordu. Bu sırada Sunghoon derin bir uykuya dalmış, Ryu ise kulaklığını takmış galerisinde gezinip Heeseung'la olan fotoğraflarından bir klasör yapıyordu. Aslında tatil için fotoğraflara yer açmak adına galerisine girmişti fakat bir anda kendini Heeseung ile olan fotoğraflarını seçip klasörüne eklerken bulmuştu. Bu sırada Jungwon sessiz sessiz konuşarak vlog çekiyor Sunoo da ona ayak uydurarak videosuna dahil olup duruyordu.
Asıl konu olan Mai ve Jay'e gelecek olursak.. Sonunda Mai bir düzen sağlamış ve Jay ile huzur içinde yan yana oturabilmeyi başarmıştı. Jay kulaklıkları da olmadığı için boş boş camdan dışarıyı izliyordu. Mai ise Jay'i. Jay üzerinde hissettiği bakışlar ile yanına dönüp Mai'in onu izleyen gözlerine baktı. İkisi de bir süre dalgın dalgın birbirlerine baktıklarında yine ilk gözlerini kaçıran taraf Mai olmuştu. Gözlerini kaçırmaktan ziyade, daha çok içinde çoktan filizlenmiş olan duygularından kaçıyor gibiydi. Yanaklarının kızarmasını istemediği için aklına gelen ilk konu ile konuyu değiştirdi. "Yan yana denk gelmemiz sence de çok saçma değil mi?"
Jay dudaklarını bilmiyorum dercesine büzdü. "Niye ki?" Mai bilmiyorum dercesine omuz silkti. "Ne bileyim, okulun yerlerimizi ayarlaması ama arkadaş grubumuzdaki herkesin yan yana oturması çok garip. Ayrıca sen ve ben yan yana oturunca Sunghoon ve Jake çok kötü sırıtıyordu. Bunlar kesin bir şeyler çeviriyor bence."
Jay kaşlarını kaldırarak kıkırdadı. Mai'in ikisinin birlikte oluşu ve yan yana oturuyor olmalarının üzerine bu kadar düşünmesi nedensizce onu mutlu etmişti. İnsan sevince ne kadar saçma ve alakasız şeylerle umutlanıyordu, değil mi?
"Hiç fark etmememiştim.." bakışlarını kaçırıp gülümsedi. "..belki de yalnızca denk geldi." Mai bilmiyorum dercesine başını iki yana salladı ve yerde duran sırt çantasına doğru eğilerek karıştırmaya başladı. Jay ise yan yana oturdukları için içi içine sığmazken fazlaca durgun davranıyordu. Neden anlayamamıştı ama Mai'in yanında olmak içine huzur veriyordu. Ve bu huzur onu mayıştırıyor sakinleşmesine sebep oluyordu.
Mai çantasından çıkardığı siyah kulaklıklarını birkaç saniyede çözdükten sonra ucunu telefonuna taktı ve Spotify uygulamasına girerek çalma listelerinin arasında gezindi. Bu sırada Jay de başını tekrardan cama doğru çevirmiş aklını dağıtmak için manzarayı izlemeye başlamıştı. Mai tek kulaklığını kendi kulağına takarken diğerini de hiç duraksamadan dışarıyı izleyen Jay'in kulağına yerleştiriverdi. Telefonuna çoktan ayarladığı I Wanna Be Yours isimli şarkıyı açtı ve başını Jay'in omzuna yaslayarak gözlerini kapatırken Jay, Mai'in bu ani haraketiyle kalp krizi geçireceğini düşünmüştü. Mai'in hiç düşünmeden yaptığı hareketleri yüzünden ikisinin de kalp atışları hızlanırken Jay bir süre heyecandan donup kaldı. Mai ise ilk an yaptığı şey yüzünden utanmış yüzüne bir sıcak bastığını hissetmişti. Ama daha önce hiç bu kadar da huzurlu hissettiğini hatırlamıyordu.
Bir süre öylece durduktan sonra Jay omzunu biraz düşürerek Mai'in daha rahat uyuyabilmesi için duruşunu düzeltti. Ardından kalbini sakinleştirebilmek adına derin bir nefes alıp verdi. Umarım kalp atışlarım dışarıdan duyulmuyordur diye aklından geçirirken bakışları dışarıdaki manzarayı tekrardan bulmuştu ve zihnini asla terk etmeyen düşünceler ve isteklere yenileri eklenmişti.
O an içinden sadece; Umarım bunları beni arkadaşı olarak gördüğü için yapmıyordur, diye diledi. Yalnızca bunu istiyordu, bir an önce bu vazgeçemediği aptal hislerinin minik bir karşılık bulmasını..