bölüm: ily

366 34 108
                                    

Jay koşuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jay koşuyordu. Hem de hayatı boyu asla erişmediği bir hızla koşuyordu. Bu hızla olimpiyatlara katılsa birinci olurdu. Üstüne bir ceket almayı bırak ayakkabılarının içine bir çorap dahi giymek aklına gelmemişti. Şu an aklında olan tek bir şey vardı. O da her şeyden çok sevdiği ve artık kendisini seviyor olma ihtimali olan kız, Mai'di.

Jay nefes almayı dahi düşünmeden alabildiğince koştu. Genç kızın evi yalnızca iki sokak aşağıdaydı fakat evinin oraya varmak asırlar sürüyormuş gibi gelmişti o an. Zaten Mai'in mesajlarından sonra zaman durmuş gibiydi Jay için. Düşünme yetisini kaybetmişti. O an yalnızca aklında kızın yanına gitmesi gerektiği dönüp durduğu için üzerinde ne olduğuna bile dikkat edemeden evden çıkıvermişti. Şu an ise hiçbir şey düşünmeden koşuyordu. Artık burnundan aldığı nefesler ciğerlerini ve boğazını yakmaya başlamıştı. Kalbi koştuğu için mi bu kadar hızlı atıyordu yoksa aklında dönüp duran kelimeler yüzünden mi anlayamıyordu. Yalnızca koşmaya devam etti. En sonunda kızın evin önüne geldiğinde tüm hızını anında kestiği için birkaç kez tökezlemiş ama yere düşmemişti. Yere düşseydi belki transa girmiş olan beyni düzelirdi fakat bu olmamıştı.

Jay Park hayatında hiç olmadığı kadar heyecanlı ve umutlu hissediyordu. Kalp atışları kulaklarında yankılanıyor, karnındaki kelebekler uçuşup duruyordu. Elleri dahil tüm vücudu deli gibi titrerken olduğu yerde öylece durdu bir iki saniye. Nefeslerini düzenlemeye çalıştı fakat bu pek mümkün değildi. Mai'i düşündükçe adeta nefesi kesiliyordu.

Bir iki saniye kafasını toparlayabilmek adına durdu ve alnını terleten saçlarını elliyle geriye doğru şekillendirdi. Genç kızın perdesi kapalı olan penceresine baktığında yutkunmadan edememişti. Ne diyeceğini bilmiyordu. Ne yapması gerektiğinden hiç emin değildi. Belki de gelmek hataydı fakat kendini durduramamıştı. Bugün tamamıyla kalbinin sözünü dinliyordu. Bu yüzden bir yerlerde ağaca toslarsa hiç şaşırmazdı.

Derin bir nefes aldı ve heyecandan cevap dahi veremediği mesajlara bakmak için telefonunu açtı.

Eğer bu işi çözmek istiyorlarsa bugün, burada çözmelilerdi. Artık birbirlerinden bir şeyler saklayıp kaçacak vakit kalmamıştı. Ne hissediyorlarsa açık açık konuşmalı ve bir şeyleri tam anlamıyla belirgin hale getirmelilerdi.

Jay heyecandan ağrılar giren karnını umursamadan telefondaki mesajlarla bakıştı bir süre. Mai kesinlikle ona karşı boş değildi. Bu düşünceler üzerindeki gerginliği hafifletirken kızın üzerindeki suçluluk duygusunu hızlıca dindirmek istedi. Boş yere göz yaşlarını harcamasını istemiyordu. Hızlıca aklına gelen ilk mesajı yazdı. Durumu mesajlarla açıklayarak konuşamazlardı. Mai'i aşağı çağırması gerekiyordu.

jay:
mai aşağı gel evinin önündeyim
(iletildi, 00.36)
(görüldü, 00.36)

mai:
ne
(görüldü, 00.36)

i wanna ruin our friendshipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin