ꕤ S E K İ Z ꕤ

678 40 41
                                    

Sevgiyle kalın.

|oy vermeyi unutmayın|

İnsan bazen evine kilometrelerce uzaktayken bile evinde hissedermiş. Ömür gözlerini yeni güne araladığından beri öyle hissediyordu. Kendine melodi bildiği kalp ritmi kulağında yankılanırken, İlyasın kokusunu ciğerlerine dolduruyordu.

Ellerini İlyasın yeni yeni çıkan sakallarında gezdirdi. Ne yorgun bir yüzü var diye geçirdi içinden. Hayat bütün zorluklarını kırışıklık olarak yüzüne bırakmıştı sanki.

Üzerindeki beyaz tişörte kayan bakışları şokla aralandı. Makyajla mı uyumuştu? Beyaz tişörtü üzerindeki renkler ömürü gülümsetti.

İlyası rahatsız etmeden kolları arasından çıkıp tuvaleti buldu. Yüzünü temizleyecek bir şey arasada bulamamıştı. El mecbur bulduğu sıvı sabunla yüzünü yıkadı. Kenardan havluyla yüzünü kurulduktan sonra çalan kapıyla tuvaletten ayrıldı.

Kapıyı açınca karşısında dünkü çocuklardan birini gördü. Altı ya da yedi yaşlarındaki çocuk Mavi gözlerle Ömüre bakıyordu. "Günaydın. İlyas abim uyandı mı?"

"Uyuyor hala. Bir sorun mu var?"

"Yok. Burada kaldığında sabahları bize menemen yapardı hep." Çocuğun asılan suratıyla Ömür'ün de yüzü düştü. "Ben ekmek getiridm. Fırından aldım, sıcak." Uzanarak elindeki poşeti aldı.

"Teşekkürler yakışıklı. Kendinize de aldınız değil mi?" Dedi sorgularcasına.

"Aldık aldık."

"Madem İlyas uyuyor o zaman ben yapayım olmaz mı?" Dedi gülerek.

"Sahi mi?" Çocuğun parlayan gözleriyle gülümsedi.

"Sahi tabi. Ama önce şu üstümdekinden kurtulmam lazım ve seninde gelip bana yardım etmen lazım. Geç bakalım içeri."

Çocuk ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. "Şu odada kıyafetleri var."

"Ben gelene kadar domatesleri yıkar misin?" Ömür Çocuğu geride bırakıp odaya girdi. Tahta dolabı açıp içine bakındı. Bulduğu yün kazağı üzerine geçirip altında bulduğu uzun bir eteği geçirdi. Güzel görünmek değil sadece şu yorgunluğundan kurtulmak istiyordu. Elbisesini katlamadan bir kenara bırakıp tekrar mutfağa döndü.

"Naptın bakalım?"  Bulduğu tabureye çıkıp musluktan domates ve biberleri yıkayan çocuk Ömürü gülümsetti.

"Çok güzel olmuşsun." Çocuk büyülenmiş gibi Ömürü süzdü. "Ama bir şey eksik. Dur." Tabureden inip koşarak koşa odaya giden çocuğun arkasından baktı Ömür. Bir kaç saniye sonunda siyah bir tülbentle içeri giren çocuk Ömüre uzattı.

Ömür hevesini kırmamak için tülbenti alıp çapraz köşelerini birleştirdi. Başının üstüne koyup uçlarını saç diplerinden geçirip omzuna bıraktı. "Oldu mu?"

Cevap vermek yerine başını sallayan çocuğu kucağına alıp tezgaha oturtturdu.

"Adı ne bu yakışıklının?"

"Barış."

"Memnun oldum Barış." Doğrama tahtasının alıp bütün malzemeleri doğrarken çocuğa döndü. "Nereden tanımıyorsunuz İlyas abinizle?" Dedi elindeki domates dilimini ona uzatırken.

"Numan komutan vardı. O tanıştırdı bizi. Sonra şehit olunca hiç bırakmadı. Hep gelir gider." Sanki kırk yaşındaki bir adam gibi konuşmuştu. Bazı çocuklar çabuk büyüyordu. "Biz sokakta büyüyen çocuklarız ama bize öyle davranmayan bir Numan komutan birde İlyas abi var." Çocuğun dolan gözleriyle Ömürde iç çekti. "Neyse. Siz nasıl tanıştınız?" Dedi aniden.nÖmür soğanları ve biberleri yağa bıraktı.

SOKAĞIMIN YABANCISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin