Bundan sonra aramız gitgide düzeldi. Hele de evliliğimizin ilk ayları,bugüne kadar yapıp da karşılık bulamadığım tüm iyiliklerin toplam ödülüydü sanki.
Ama bir söz var, bilmem duydun mu? "İçinde bulunduğumuz her mutluluktan sonra bir mutsuzluk geleceğine öylesine inandık ki,sevinçlerimizi bile yarım yamalak yaşar olduk."
Benim de yüreğimde o kaçınılmaz korku taht kurmuştu. Her güzel anımızda şimdinin mükemmelliğine değil,geleceğin hayal kırıklıklarına odaklanırdım. Bir gün elbet biteceğini düşünerek yaşardım onca mutluluğu.
Ve nihayet, bir yıl sonra korktuğum başıma geldi. Eve geç gelmeye, akşamları arkadaşlarınla olacağını bahane ederek çıkmaya başladın,gün içinde beni aramaz oldun ve dahası,benden oldukça uzaklaştın.
Beni aldatma ihtimalin aklıma düşmedi bile; çünkü sen yapmazdın. Ama bir şeyler gizlediğin belliydi.
Defalarca seninle konuşmak,derdin her neyse benimle paylaşman için çabaladım;nafileydi. Bir şeyin olmadığını söyleyip duruyordun. Ben tekrar eskisi gibi olmamız için bir çok uğraş verirken,sen beni artık istemiyormuş gibi davranmaktan bir türlü vazgeçmiyordun.
Düzeltebilirdik. Sen en ufak bir çaba sarf etmiş olsan,yemin ederim düzeltebilirdik. Fakat olmadı,ben tek başıma bunların üstesinden gelemedim ve hayata karşı yenildim.
🌙
Bir haftadır süren müthiş yorgunluğuma,bir de dayanılmaz bir mide bulantısı eklenince biraz ümit,birazda tedirginlikle hastaneye gittim.
Test yaptırmalarının ardından,hamile olduğumu söylediler. Öğrenir öğrenmez büyük bir sevinç içerisinde eve geldim; akşam yemeği için hazırlık yaptım, özenle süslendim ve seni bekledim.
Evinden ve karından bu derece uzak olmasaydın eğer,bende ki belirtileri belki sende fark ederdin. Ama olsun,bu bebek haberi ikimize de çok iyi gelecekti ya,bu bana fazlasıyla yeterdi.
Ayrıca her gece yarısı uyandığım zaman yanımı boş buluyordum. Umarım içeride yattığını,sabaha doğru da yeniden yatağa döndüğünü bilmediğimi sanmıyorsundur, Orhan.
O gece eve gelmedin. Bir sonraki gece de, ondan sonraki gecelerde de...
Ve iki cümlelik bir mesaj attın bana:
"Beni artık bekleme. Allah'a emanet ol."
Nasıl yaptın? Oysa ben sana baba olacağını söyleyecektim, sorunlarımız hallolacaktı. Neden Orhan, Allah aşkına söyle neden?
Bu muydu yani, hak ettiğim bu muydu? Ne yapmıştım ki ben?
🌙
Bunun ardından her günüm, gözyaşları içerisinde sayıkladığım umutsuz belkilerle geçip gitti. "Belki pişman olur, belki geri döner, belki af diler; belki de en azından, bana bir elvedayı layık görür!"
Sık sık, "seni bırakmayacağım" derdin bana, gözlerimden akan her damlayı daha çeneme değmeden silerdin. Gerçekten, bana böylesine değer veren o adamla, beni yüzüstü bırakan acımasız adam aynı kişi miydi? Bu bir tiyatro olmalıydı; oyun bir an önce sonlanmalı, son perde çabucak kapanmalı ve bu dayanılmaz sahne bitip "gerçekler" acilen meydana çıkmalıydı!
Çevremdekiler durmadan konuşuyorlardı. Susturamıyordum, Orhan.
"Artık gelmez O" diyorlardı.
"Boşuna yol gözleme kızım, giden dönmez" diyorlardı.
"Sen o adamdan ümidini kes" diyorlardı.
Başlarda burukça gülümseyerek yanıtlıyordum onları, ama biliyor musun?
Seninle ilgili ne söyledilerse haklı çıktılar. O öyle biri değil, dediğimle kaldım!
(Söz alıntıdır)Ben kaybettim. Senin yüzünden, daha hiç sahip olamadan, kokusunu alamadan onu kaybettim!
Evet, onca yüke O da dayanamadı ve senin varlığından bile haberinin olmadığı "bebeğimiz" ellerimden kayıp gitti. Mutlu musun?
🌙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Aynası
Short StoryMektup tarzında bir hikayedir. * "Seni bırakmayacağım" demiştin. Öyleyse, sabahları neden yalnız uyanıyorum?