Ne olursa olsun senden nefret edemediğimi fark ettim, dehşet içinde. Eskisi kadar sevmiyordum, kırgındım, dönsen affetmezdim; ama bir zamanlar kendisine hayatımın merkezine alacak kadar değer verdiğim adamdan nefret edemiyordum işte.
🌙
Nasıl olduğunu anlamadım, fakat aradan iki yıl geçti. Artık o "susturamadığım çevremin" baskıları yeniden meydana çıkmıştı.
Bu defa, "evlen" diyorlardı.
Sanki sen artık yaşamıyormuşsun gibi: "Böyle yas tutarak zaman mı geçer, ömür bitmeden bul birini" diyorlardı.
Hatta bazıları acımasızca: "ya günün birinde ailene bir şey olursa!.. Bak, ortada kalıverirsin valla, çok geç olmadan evlen biriyle" diyorlardı.
Bu süreç içerisinde bir-iki teklif de aldım, ama ben senin kadar kolay vazgeçemedim geçmişimden.
Bu düşüncelerimden iki hafta sonra telefon ekranımda bir fotoğraf belirdi; yakın arkadaşım atmış, altına da şunları yazmıştı:
"Gelinlik giymiş alımlı bir kız, yanında da senin ki var, el eleler."
Yalan söylüyordu. Evet, kesinlikle yalan söylüyor ve benimle eğleniyordu. Varsın eğlensindi, senin başka biriyle evlenmemiş olduğunu söylesindi yeter ki!
Öyle bir şey söylemedi. Teyit ettirmek için başkalarına da sordum, ancak o korkunç sonuç değişmedi.
Artık başkası vardı hayatında. Ellerini tutacağın, "hatunum" diye sesleneceğin, kokusunu içine çekerek öpeceğin, sımsıkı sarılacağın, yatağını paylaşacağın bir başkası...
En önemlisi ise, yeni karının benim gibi kusurları yoktu.
Bu gelişmeden sonra, uçurumun kenarında asılı duran son umutlarım da beni terk ederek birer birer aşağı atladılar. Acı da olsa kabullendim: Artık yanımda değildin ve bundan sonra da asla dönmeyecektin!
🌙
Bu olayın üstünden çok geçmeden, senin evliliğin bahane edilerek, ben de evlendirildim; hem de alkol bağımlısı bir adamla. Gerçi, bana bugüne değin hiçbir zararı dokunmadı, ama bana her yakınlaşmasında kendimi önlenemez bir tedirginlik içinde buluyordum.
Oysa ben söz vermiştim, Orhan. Senin haberin olmasa da kendime büyük bir söz vermiştim: Ömrüm boyunca senden başka kimse dokunmayacaktı bana, izin vermeyecektim.
Peki, ben kendimle böylesine zor bir savaş içerisindeyken senin yaptığın neydi?
Evlendiğim adam doktordu, bu yüzden beni ameliyatım için en uygun yer olarak gördüğü İstanbul'a götürdü. Gözlerimi ilk açtığım hafta içinde ne gördüğümü artık tahmin ediyor olman lazım.
Karının paylaşımıydı gördüğüm. Fotoğrafın altında, "Hayatımıza hoş geldin meleğim" yazıyordu. Çok güzeldi, "kızınız." Ama sanırım karını uyarmalısın, çünkü bebeğin yüzünü gizlememiş; söyle ona, nazar değebilir.
🌙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Aynası
Short StoryMektup tarzında bir hikayedir. * "Seni bırakmayacağım" demiştin. Öyleyse, sabahları neden yalnız uyanıyorum?