'fear'

690 66 21
                                    


Natasha, Yelena'ya sarılırken Emma, yerden kalkmak için harekete geçecekken kendisine uzatılan eli hiç düşünmeden tuttu. Kim olduğunu görmedi ya da umursamadı. Tek istediği toz ve toprakla dolu olan yerden bir an önce kalkmaktı.

Eliyle kalçalarına bulaşan toprağı silkeledikten sonra hâlâ avuçlarını tutan elin sahibine bakmak için kafasını kaldırdı.

Gördüğü yüz çığlık atarak geriye çekilmesine sebep olmuştu. Geriye çekilirken elinde kalan omuzdan aşağıya olan yarı parçalanmış kol hafifçe sallanıyordu.

Tony... Ölmüş, hatta çürümüş Tony hafifçe gülümsedi ve yüzünde kaybolan et parçalarından geriye kalanlar yere döküldü. Emma büyük bir çığlık kopardı. Hatta öyle bir çığlık attı ki elindeki çürümüş et parçasını uzağa fırlattı.

Yerinde yavaşça sallanan Tony gülüşünü genişlettikçe Emma ürperdiğini, kusma hissinin hat safhaya çıktığını hissetti.

Kafasını hızlıca sağa sola çevirdi. Az önce birbirine sarılarak gülen Natasha ve Yelena kanlar içinde harabe evin kırık dökük duvarına asılıydı. Ellerinin içinden çivi sokularak duvara sabitlenmişlerdi. Yelena'nın gözleri açıktı. Natasha'nın aksine hâlâ yaşıyor gibi görünüyordu.

Emma koştu. Önüne çıkan ceset Tony'yi iterek Yelena'ya doğru koştu. Havada asılı olan sarışın kadının ayaklarının dibine kadar geldi.

"Yelena... Neler oluyor? Az önce her şey normaldi. Aklım almıyor... İyi misin?!"

Yelena'nın bembeyaz olmuş göz bebekleri hafifçe hareket etti ve kafası hızlı bir şekilde öne düştü. Emma duyduğu boyun kırılma sesi yüzünden elini ağzına koydu. Elleri titriyor, gözlerinden yaş eksik olmuyordu.

Yelena'nın boşlukta sallanan kafası aniden sallanmayı bıraktı. Gözlerine gelen yeşil renk artık onu canlı gösteriyordu.

"Senin yüzünden. Gördüğün her şey senin yüzünden Emma. Ölmeyi hak ediyorsun. Kız kardeşim senin yüzünden öldü. Baban senin yüzünden öldü. Ben senin yüzünden öldüm." Yelena'nın ağzından hiç durmadan akmaya başlayan kanlar Emma'nın yüzüne damladı.

Emma geri çekildi ve arkasına bakmadan koşmaya başladı. Bilinçsizce koşarken çarptığı beden yere düşmesine sebep oldu.

"Bunun geldiğini görmedin mi?" Karşısında sapasağlam duran Pietro'yu görünce içini büyük bir rahatlık kapladı. Karşısındaki bedeni kontrol etti. Ne bir çizik vardı ne de bir kan lekesi.

"Şükürler olsun. Tanrım! Olanları gördün mü? Çok kötü deyler olmuş. İnanamıyorum." Emma gözlerinden dökülen yaşlarla Pietro'nun geniş bedenine sarıldı. Bedenini sımsıkı sararken gözyaşları genç adamın omzunu ıslatıyordu.

"İyisin. Tanrıya şükürler olsun ki sen iyisin. Pietro... Babam. Babama bir şey olmuş. Benimle gel, onu kurtarmamız lazım." Emma bağırarak geri çekildi ve Pietro'nun elini tutarak onu sürüklemeye çalıştı. Pietro hareket bile etmiyordu. Kaşlarını çatarak Emma'ya bakıyordu.

"Hadi. Gelsene Pietro. Babamın yardıma ihtiyacı var." Kendini açıklamak için yerinde çırpınıyor, Pietro'yu sürüklemeye çalışıyordu.

"Hissetmiyor musun?" Pietro çenesini kaldırarak Emma'nın arkasını işaret etti. Emma kaşlarını çatarak arkasını döndü ve sırtına girmiş olan yedi bıçağı gördü.

Hepsi farklı yerlere saplanmıştı ancak biri tam kalbinin içinden geçecek şekilde içine girmişti.

"Bunlar da ne?" Eliyle sırtına dokunduğu anda öyle büyük bir acı hissetti ki acıyla yere düştü. Kendisini taşıyamayan bacakları durduğu yerde titriyordu.

Apple Pie | Pietro MaximoffHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin