Kalbimden sökülerek yazdığım bir bölümdü. Ağladım, güldüm. Öfkelendim.
Yine sana emanet ediyorum sayfalarımı.Cem Adrian - Zincir. Bu bölümümüzün ilk şarkısı. İkinci şarkıyı sana bırakacağım yerde aç. Aynı hislerle okuyalım. Keyifli okumalar...
'İnsanın en büyük düşmanı, vatanında büyüttüğü canavarlardır.'
Hayat, çoğu zaman elimizden bir şeyler alırdı. Aldığını geri vermeyen yılları ise yüzümüze bir bir çarpar, çarparken ise mutlaka bir iz bırakırdı. Bu izler ya alnımızı kırıştırır, ya da göz kenarlarımızda keskin çizikler bırakırdı.
Fakat her iz bir değildi. Hayat bana sillesini ailem yönünden vurmuş, izini canımdan, canımın en içinden bırakıp gitmişti. Karşımda duran adamın ise aldığı iz neresindeydi bilmiyordum. Ama gözlerinde, yıkıntıya uğramış bir şehrin sessiz tınısı peydah oluyordu. Tek bilmeden anladığım da buydu.
"Uyanmışsın bakıyorum."
Kurak bir arazi gibi parçalara ayrılmış dudaklarımı dilimle ıslatıp ona baktım. Neredeydim? Ne zamandır buradaydım ve kendimi kaybetmeden önce yaşadıklarım gerçek miydi?
"Kimsin sen?" dediğimde sesim çatlamış ve boğuk çıkmıştı.
"Girdap, Girdap Zorbay."
Zorbay... Züleyha Zorbay'ın nesi oluyordu? Dosyada tanık olarak adını okumuştum. Bunu sorgulamayı bir kenara bıraktım. Öncelik kendimdi.
"Nerdeyim ben?" dedim ve yattığım yerden doğruldum. Duvarlar taştandı ve turunculu ışıklandırmalar oyulmuş duvarlara yerleştirilmişti. Ortam loş ve boğucuydu. Garip, ekşi bir koku da midemi burkuyordu. Bir evden çok yer altındaymışız gibiydi.
Girdap, "mahzendesin." Deyip ayağa kalktığında yanıma gelmiş ve koluma bağlı olan serumu kontrol etmiş, kolumdan çıkarıp komidinin üzerindeki yuvarlak yara bandını kolumun içine yapıştırmıştı. Koluma dokununcaya kadar serumun bile varlığından bir haberdim. Ben gerçekten zehirlenmiş miydim?
Kolumdaki elini itip ayağa kalktım. Başım deli gibi dönmüş ve sendelemiştim ama yıkılmamıştım. Ne zamandır burada yatıyordum? Hangi cüretle bu kadar rahat olabilirdi bu adam!
"Beni zehirlediniz!" Sesim kendimin inanamayacağı türden güçlü çıkmıştı. "Hangi hakla?"
"Önce," dedi Girdap, işaret parmağını yüzüme doğru tutarak. "O sesine dikkat edeceksin. Keyiften insan zehirleyip kaçırmıyoruz."
Gözlerimi kapatıp sakinleşmek için derin birkaç nefes aldım. Tamam, sakin olacaktım. Bu beklediğim bir şeydi. Sadece daha insancıl bir iletişim kurulacağını sanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELHAME
Novela JuvenilO an bana, "dünyanın en güzel şeyi ne?" diye sordu. Birkaç cümle kuracak güzellik tadamadığımdan cevap verme gereksinimi duymadım. Aynı soruyu ona sormaya çekinsem de titrek bir sesle aynı cümleyi ona kurdum. "Sana göre dünyanın en güzel şeyi ne."...