Kaptan Tsubasa hikayesidir.
• • •
Başarılı kaleci Genzo Wakabayashi'nin kardeşi Miva aynı abisi gibi futbolu çok seviyordur. İlk kez Nankatsu Shutetsu maçında Shutetsu takımında oynamıştır. O günden sonra yeteneklerini fark etmiştir...
Tsubasa ve Miva konuşmak için gelmelerine rağmen 2 dakikadır sadece sessizce duruyorlardı. Daha doğrusu konuşmaya nasıl başlamaları gerektiğini bilmiyorlardı. En sonunda bu sessizliği Miva bozdu.
"Normalde arkadaşlarımın başarılarını kıskanma gibi huyum yoktur. Daha iyi çalışıp onlar kadar başarılı olmak isterim. Aynı şekilde senin kadar iyi bir futbolcu olmaya çalışıyorum sanırım sadece abartılmanı kıskandım."
Tsubasa o an ne demesi gerektiğini bilemiyordu. Bu güne kadar hiç bir takım arkadaşından böyle şeyler duymamıştı. Miva kendisi söylemese kıskandığına inanmazdı bile.
"İyi bir takım arkadaşı değilim biliyorum." Alaycı ifadeyle gülümsedi kız.
"Hayır hayır. Ben öyle bir şey düşünmüyorum...ama bir şey sormam gerek. Sen hâlâ aynı mı düşünüyorsun?" Bu kıskanma mevzusunun bir an önce bitmesini istiyordu Tsubasa.
"Artık kıskanmıyorum zaten. Haklılar sonuçta takımın en önemli oyuncusu sensin." Miva
"Bu konuyu kapatsak olur mu?" Tsubasa sordu.
"Tamam." Tsubasa gülümseyerek kollarını açtığında Miva arkadaşına sarıldı. Onlar iki yakın dosttu...
Onlara doğru gelen Musashi ve Nankatsu takımı oyuncularıyla "ne oluyor?" Diye sordu. İshizaki "haberler kötü. Misugi hastaneden kaçmış!" Dedi. Hastaneden kaçmış mı?
"Babası bizi arayıp Misugi'nin yanımızda olup olmadığını sordu." Musashi koçu konuştu.
"Bir daha futbol oynamayacak olmak onu çok üzmüş olmalı. Umarım kendine kötü bir şey yapmamıştır." İshizaki
"Aman Allahım!" Yayoi bunun düşüncesinden bile korkmuştu.
"Saçmalamayı kes artık İshizaki!" Genzo İshizaki'ye öfkeyle bağırdı.
"Tartışmak yerine dağılıp arayalım fazla uzaklaşmış olamaz." Tsubasa'nın dediği şeyle hepsi dağılıp qruplar hâlinde Misugi'yi aramaya başladılar. Miva aradığı yerlerde oğlanı bulamayınca aklına en son futbol sahası geldiği için bir ihtimal oraya da bakmaya karar verdi. Tabii onunla birlikte Misugi'yi arayan Tsubasa ve Misaki'ye haber vermeden gitti futbol sahasına.
Sahaya vardığında kale direğine yaslanmış Misugi'yi gördüğünde rahatladı kız. Misugi kendisine doğru gelen kızı gördüğünde gülümseyerek "nasılsın Miva?" Diye sordu.
"Nasıl mıyım? Dostum herkesi ne kadar endişelendirdiğinin farkında mısın?"
"Özür dilerim. Sizi endişelendirmek istememiştim. Ama bu sahayı bir kez daha görmek istedim çimlere basmak kaleye dokunmak bunlar benim için önemli. Bu maçı ölenedek hatırlamak istiyorum."
"Anladım..."
Ertesi gün Wakabayashi Tsubasa ve Miva sahada penaltı çalışması yaparken Misaki koşarak yanlarına geldi.
"Misaki? Ne oldu?" Tsubasa sordu.
"Ben Kojiro hakkında bir şeyler duydum."
"Ne duydun?"
"Furano maçından sonra bayılmış."
"Bayılmış mı?!" Wakabayashi şaşkınlığını belli eden ses tonuyla konuştu.
"Maç sonrasında ateşlenmiş."
"Peki yarınki final maçı ne olucak?" Tsubasa
"Emin değilim ama oynayamama ihtimali varmış." Hyuga ile karşılaşmak isterken sakatlanıp maça gelemez tekrar karşılaşma fırsatı varken de Hyuga ateşlenir. Nedir bu Genzo'nun şanssızlığı?
Wakabahashi içeri girmeden önce takım arkadaşlarının Meiwa takımını Kojiro olmadan kolay yeneceklerinden bahsettiklerini ve yorulmadan kazanacak oldukları için mutlu olduklarını duydu. Sinirlenip içeri girdi.
"Yoksa yorulmadan mı kazanmak istiyorsunuz?" Bir anda içeri girip konuşmasıyla odada sessizlik oluştu.
"Duyduklarıma inanamıyorum. Hyuga'nın olmadığımı bir takım mı istiyorsunuz yani? Hyuga'nın olduğunu Meiwa takımının bizi nasıl yendiğini unuttunuz mu? Biz de Hyuga'nın olduğu Meiwa takımını yenip intikamımızı almalıyız."
İçeri giren Tsubasa Misaki bir sinirli Wakabayashi'ye bir de sessizce yere bakan takım arkadaşlarına baktılar.
"Wakabayasbi burada ne oluyor?" Tsubasa sorduğunda Wakabahashi "bir şey yok. Sadece bu korkaklar canımı sıktı o kadar. Buna dayanamıyorum." Diyerek dışarı çıktı.
° ° °
Miva sabah kahvaltıdan önce Matsuyama'nın çağırmasıyla yanına geldi. "Matsuyama günaydın."
"Günaydın Miva- Saçların açıkken ne kadar güzel oluyor." Her zaman tek örgü modelinde olan saçlarını daha örmemişti. Matsuyama da bunu fark edince güzel olduğunu dile getirdi.
"Teşekkür ederim." Kısa bir sessizlik oluştuğunda Matsuyama elindeki minik kutuyu kıza uzattı. "Umarım hoşuna gider."
Kıza çok güzel bir bileklik hediye etmişti. Bileklik Miva'nın çok hoşuna gittiğinde teşekkür etti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Bu gün şanpiyon olacağınız gün. Ben maçın sonuna kadar sana tezahurat yapacağım Miva."
"Çok tatlısın." Miva
En sonunda büyük karşılaşmanın başlayacığı an gelmişti. En başından beri şanpiyonluk adayı olarak gösterilen iki takım Meiwa ve Nankatsu'dan biri bu gün şanpiyon olacaktı. Tiribünler seyirciler maçı izlemeye gelen takımlar ve taraftarlarla doluydu.
Sahaya ilk önce Nankatsu takımı çıktı. Oyuncular onları izlemeye gelen aileleri ile kısaca konuştuktan sonra şut çalışmalarına başladılar. Meiwa takımı hâlâ ortada yoktu.
Wakabayashi ileri çıkıp "Hyuga'nın bu maçta oynayacağından emin misiniz?" Koça sordu. "Koçları oynayacağını söyledi."
"Oynayacaksa neden hâlâ gelmediler?" İshizaki söylediğinde bir top hızla aralarından geçip kaleye girdi. Bizim öfkeli kaplan gelmiş bile.
"Beklettiğim için bağışlayın." Kojiro dedi. Bu maçı Nankatsu kazanıcak.
Maç başlamadan önce her iki takımın koçu oyuncularıyla konuşuyordu.
"Bu güne kadar gerçekten çok iyi oynadınız. Bu sizin birlikte oynayacağınız son maç olucak. Misaki yine taşınıcak ve bu sizinle oynayacağı son maçı." Niye hatırlatıyorsun?
"Tsubasa sen de bu maçı kazanırsanız Brazilya'ya gideceksin öyle değil mi?"
"Evet koç."
"Bu maçta en iyi şekilde mücadele edip bunu hayatınız boyunca unutmayacağınız bir anıya dönüştüreceğine inanıyorum. Hepinize başarılar dilerim arkadaşlar." Diyerek konuşmasını tamamladı. Kazanacağız!
