MEDYA:Ecem
Sabah heyecan ve mutlulukla uyandım. Acaba bugün beni arayacak mıydı? Umarım arar ya. Benimle dalga geçmemiştir herhalde. Yani gerçekten buluşmak istemiştir. Değil mi? Of anamdan gelen evham genlerim tavan yaptı şuan. Öfleye pöfleye üstüme birşeyler geçirdim.
"Günaydın." "Oo günaydın abla can nasılsın." "İyi olacaz inşallah be Bulut kardeş." gülümseyip kahvaltıya geçtik. Aklım hâla ondaydı. Kahvaltımı hızlıca edip salonda Müge Anlı izlemeye başladım. Bugün çok keyfim yoktu. Bu yüzden biraz geç açıcağım kliniği. Bunları düşünürken telefonuma bir mesaj geldi.Cano:Napün kız.
Siz:İyiyimm. Sen napün.
Cano:Bende iyiyim. Buluşalım mı?
Siz:Ne zaman?
Cano:Meselaa bugün yada ne zaman istersen.
Siz:Hımm. Bugün değil de başka bir gün olsa olur mu?
Cano:Tamam aşkım öptüm.
Siz:Bende öptüm muah
Cano:Muah
Ali ile aramızda geçen tatlı konuşmayla morelim düzeldiği için kliniğe gitmeye karar verdim. Bulut taksiye atlayıp gittiği için tek başıma İbrahim Tatlıses'in "Aramam" şarkısını dinleyerek gitmeye başladım. Vetime geldiğimde çok geçmeden ilk hastam geldi. Küçük King Charles türü tatlı bir köpekçik anaplazmoz hastalığına yakalanmıştı. "Evinizde baktığınız başka bir köpek var mı?" "Hayır yok sadece Bono var." "Güzel. Bu bulaşıcı bir hastalık anaplazmoz yani kan parazitleri virüsü bulaşmış. Cinsinden dolayı çok büyüyememiş ona uygun bir antibiyotikle iyileşme sürecini başlatabiliriz. Bu dönemde köpek arkadaşlarından biraz uzak dursun." "Çok teşekkür ederim." dedi ve ücretini ödeyip gitti hasta ve anası. Diğer hastalarımı beklemek için otururken birden içeri Ali geldi."Madem bu kadar meşgulsün, buluşamıyoruz ben geleyim dedim." "Çok iyi yapmışsınnn." deyip sarıldık. O sırada gözlerimin önünde Mert belirdi. "-E - Ecem." "Mert. Hoşgeldin." "Ben yani şey neyse ben gideyim. Siz takılın liseliler. Özlemişsinizdir birbirinizi." "Mert. Dur Mert. Sana ihtiyacım var." bunu dememle duraksadı. "Lütfen gitme." Yüzünü bana döndü. Kızgın koyu yeşil gözleriyle bana bakıyordu. Ali oradan atıldı. "Ecem en iyisi ben gideyim zaten anladığıma göre planınız varmış. Ben planı bozmak istemem." dedi ve yanağıma bir buse kondurup gitti. Kendimi iğrenç hissediyordum. Ben onların arasında kalmak istemiyorum. Biz sadece arkadaşız Ali ile. Ama Mert bunu anlamayacak kadar kıskanç ve öfkeli. "Ecem ben çok özür dilerim. Yani siz öyle sarmaş dolaş görünc-" "Ne demek istiyorsun Mert. Dün sana söyledim arkadaşım dedim. Konuştukça batıyorsun. Hem biz neyiz? Daha biz bile birlikte bir cümle oluşturamıyorken başka birini hele ki Ali gibi birini sevebileceğimi nasıl düşündün. Yazık çok yazık." "Ecem lütfen bak biliyorum hata bende ama vursanda kızsanda burada kal, lütfen..." ellerimi omuzlarına götürdü. Sımsıkı sarıldı bana, başıma bir öpücük kondurdu. Ama hayır bu kadar basit olmamalıydı. Kırılan bir şey bu kadar çabuk tamir edilmemeli. "Mert." "Efendim güzelim." Onu gördüğümden beri akan gözyaşlarım daha da şiddetlendi. "Yapma. Lütfen. Kafam gerçekten çok karışık çok iğrenç hissediyorum." "Peki. Seni bekliyeceğim." O gittikten kısa bir süre sonra bende çıktım. Ama eve gidecek halim yoktu. Yakınlarda bir bankta oturuyorken telefonum çaldı. Arayan Melek'ti. "Ecem gruptaki mesajı okudum, benim var öyle bir tanıdığım dur bak numarasını attım ara onu iş arıyordu zaten." deyip kapattı suratıma. Muhtemelen çalışan olayından bahsettiğini düşündüğüm için aradım. "Merhaba ben Ecem Savaş. Melek'ten aldım numaranızı sanırım iş arıyormuşsunuz." "Evet ben daha önce hayvanat bahçesinde bakıcılık yapmıştım. Pek veterinerlikten anlamam ama... "Yok önemli değil bana yardım etmeniz yeterli. Hayvanat bahçesinde çalışmanız da gayet yeterli bir tecrübe." "Ama benim bir oğlum var. Deniz. Yaklaşık 1 yaşlarında ve ona bakabilecek biri de yok onu yanımda getirsem olur mu?" "Peki. Yani yapacak bir şey yoksa mecbur artık. Dilerseniz yarın başlayalım. Ben size avukatımın numarasını atayım. Onunla maaş işlerini konuşursunuz." "Tamamdır efendim. Ben yarın oradayım. İyi günler." "İyi günler." Telefonu kapattıp babamın numarasını attım. Ama önce babama alt metin gönderdim haberi olması için. Ay bu işin hallolması çok iyi oldu. Biraz keyfim yerine geldiği için eve geçtim. Odamda yatağa uzanıp tavanı seyrettim, düşündüm. Üzülüp durmanın bir anlamı yoktu. En iyisi kızlara yazmak diye düşündüm.