Y/N: Dayanamadım yeni bölüm attım genşler, buyurun=))
Kai aniden Luhan'ın dudaklarına yapıştığı anları gözünün önünden siliverdi. Böyle bir hayali neden kurmuştu ki?! Kendini Hollywood filmlerinde falan mı sanıyordu? Eğer böyle bir başlangıç yapsaydı çoktan suratına tokadı yemiş ve zaten yüzde otuzlarda olan şansını daha da aşağılara indirmiş olurdu. O yüzden yavaş yavaş ilerlemeye karar verdi. Ama şu an Luhan'ın ona bir yabancıymış gibi bakması sandığından daha çok acıtmıştı onarılması gereken duygularını.
Luhan'ın gözlerindeki parlaklık bir an titrediğinde kalbinin teklediğini hissetti Kai. Luhan ağır adımlarla yaklaştı ve elini Kai'nin yüzüne doğru götürmeye başladı. Aradaki mesafeyi kapatırken ona yaklaştığı her milimde daha da heyecanlanıyordu Kai. Saniyeler saatlere dönüşmüştü ve kendi gergin nefesini duyuyordu. Luhan'ın elini tutmak istiyordu. Yüzüne uzanan elini elleri arasına alıp öpüp koklamak istiyordu. Luhan ona dikkatle bakmaya başlarken Kai'nin siyah perçemlerini alnından çekti. Parmakları tüy gibi okşadı Kai'nin alnını. Kai onun ağzından çıkacak tek bir harfe bakıyordu. 'Hatırlıyorum Kai' demesini istiyordu. 'Seni hatırlıyorum.'
"Yüzünü göremiyordum. Böyle daha iyi... Saçlarını hep bu şekilde mi kestiriyorsun?"
"Ne?!"
"Sen ev arkadaşımsın değil mi? Şu, Amerika'ya gitmiş olan. Sehun bahsetmişti. Tanrım, nasıl da unuttum. Gerçi şu sıralar neyi hatırlıyorum ki zaten. Sana kaba davrandığım için üzgünüm ama bu kapı ziline kurbağa gibi yapıştığın gerçeğini değiştirmiyor tabii. Her neyse! İzin ver yardım edeyim."
Kai çok kısa bir an umutlanmıştı. Luhan'ın ona dokunduğu ve bakışlarının değiştiği o kısacık anda hatırlamış olması ihtimaline neredeyse inanmıştı ama Luhan şimdi hiçbir şey yokmuş gibi karşısında pervasızca konuşmaya devam ediyordu. Kai kendi düşüncelerinde havasız kalırken omuzlarını aşağı düşürdü. Yaşadığı hayal kırıklığını saklayamıyordu.
Luhan birden onu kolundan tutup çektiğinde Kai, Luhan'ın kolunu kavrayan ufacık ellerine baktı. Sonra da Luhan'ın gözlerine. Hissettiği şeyleri onda da görmeyi umarak... Ama gördüğü sadece gülerek bakan bir çift ifadesiz gözlerdi. Sıradan birine bakar gibi... Sanki ilk defa tanışıyorlarmış gibi. Luhan...gerçekten hiçbir şey hissetmiyormuş gibi görünüyordu.
"Aslında, sana sormak istediğim çok şey var. Ev arkadaşım olduğuna göre beni baya iyi tanıyor olmalısın değil mi?"
'Seni çok iyi tanıyorum Luhan.'
"Ah, neden bana öyle bakıyorsun?" ellerini saçlarında gezdirerek gülümsemeye devam etti Luhan. Karşısındaki ona böyle bakarken elini kolunu nereye koyacağını bilemiyordu. Belki de kendi ev arkadaşı günün birinde çıkıp 'Hey merhaba, sen yokken hafızamı kaybettim de. Hadi her şeye yeniden başlayalım. Anlatsana biraz, ben kimim?' dese muhtemelen o da Kai gibi bakardı.
Evet, ona her şeyi sormak istiyordu çünkü bir insan geçmişiyle vardı. Luhan'ı Luhan yapan şey bilinci ve geçmişe dair anılarıydı. Luhan benliğini kaybetmiş gibi hissediyordu. Hayattaki en değerli varlığını yitirmiş gibiydi. Bu şekilde kendine nasıl yeni bir gelecek inşa edebilirdi ki. Siz havada süzülen bir apartman görmüş müydünüz hiç? Luhan kendini işte böyle hissediyordu. Belli bir kattaydı ama altı ya boşluktu ya da kırık ve çatlaklarla doluydu. Ayakta kalması için o boşlukların dolmasına ihtiyacı vardı. Boşluklarında belki kötü misafirleri olmuştu, borcunu ödemeyen kiracıları da... Ama yine de onlarla vücut bulmuştu.
Onu 'o' yapan şeyi tekrar kazanmak istiyordu. Yarım yamalak hatırlıyordu kimi şeyleri. Kimi şeyleri de hiç... En sevdiği film neydi, en korktuğu şey ne...ya da atmaya bir türlü kıyamadığı basit ama kıymetli bir tshirtü var mıydı bilmiyordu. Peki ya kalbini çalan biri? Olmuş muydu?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Poles Apart *
FanfictionTANITIM Üniversiteyi yeni kazanan Luhan okuluna yakın bir ev aramaktadır. Babası patronuyla bir anlaşma yaparak bu sorunu ortadan kaldırmıştır. Luhan artık babasının patronunun oğluyla aynı evde kalacaktır. Luhan çalışkan, neşeli ve arkadaş canlısı...