3. Bölüm *Kimsiniz siz?*

504 56 4
                                    

Luhan beklerken en sevimli haliyle kendini tanışmaya hazırlamıştı. Kapı çalındığında sırıtarak elini kaldırdı ve “Hi-!”

Kapının suratına aniden geri kapanmasıyla olduğu yerde kalakaldı. Şiddetli kapanmanın yarattığı rüzgarın etkisiyle saçlarının bir kısmı havalanmıştı. Başını yana eğerek gözlerini şaşkınlıkla kırpıştırdı. Bu şekilde tıpkı bir çizgi film karakterine benziyordu.

Ayrıca gördüğü manzara karşısında çocuğun yüzüne bakmaya bile fırsatı olmamıştı. O neden çıplaktı ki?!

Kai kapının diğer tarafına yaslanmış halde ne yapması gerektiğine karar vermeye çalışıyordu. O suratı aşırı derecede sevimli olan lanetli çocuk buraya neden gelmişti? Hala o ayakkabıyı mı istiyordu? ‘Ne kadar da inatçı!’ diye düşündü Kai. Üstelik onu evine kadar takip etmiş olmalıydı.

Sehun birazdan gelip onu burada görürse her şeyi anlayacaktı. Soo’ya hediye aldığını öğrenmesini istemiyordu. Kendinin olduğuna inandıramazdı çünkü Kai’nin asla o tip bir ayakkabı giymeyeceğini bilirdi.

Kapı deli gibi çalmaya devam ederken “Tamam.” dedi kendi kendine. Onu başından savabilirdi. Sadece biraz para vermeliydi. Şu ana kadar paranın çözemediği bir şey görmemişti Kai. Bu beladan da böylece kurtulabilirdi.

Çabucak odadan cüzdanını getirip kapıyı sakince açmadan önce soğuk ve havalı bir tavra büründü. Kai’yi gördüğünde karşısındaki çocuğun az önceki gülümsemesi yüzünden silinmişti. Aksine donmuş bir vaziyette ona bakıyordu. Gözleri de hafif dolmuş gibiydi. Bu şekilde parlak olan gözleri şimdi daha da parlıyorlardı.

“Bak, ne tür bir sapıksın bilmiyorum ama bu tür şeylerle uğraşacak vaktim yok tamam mı? Ve ayakkabıyı geri veremem. Bu parayı alıp kendine daha güzel bir ayakkabı seçebilirsin. Şimdi kaybol.” Kaşlarını kaldırarak çabucak konuşmuştu Kai. Bir elini kapının eşiğine dayadı ve çocuğun parayı almasını bekledi.

Karşısındaki çocuk gözlerinde Kai’nin anlam veremediği bir delilikle ona bakmaya devam etti. Hafifçe yutkundu Kai. “Ihm..” boğazını temizleme ihtiyacı hissetmişti.

“Yahh…!” Luhan işaret parmağını ona doğru uzattığında bağırmaya başladı.

“Seni gerizekalı! Ayakkabı mı? Ayakkabı ha?! Senin yüzünden başıma neler geldiğini biliyor musun?! Sırtımda morluklar var, telefonumla çantamı çaldırdım ve tanımadığım birine üç aylık harçlığımın bile yetmeyeceği bir gömlek borçluyum. Az önce bana sapık mı dedin? Senin gibi bir psikopattansa sapık olmayı tercih ederim. Lanet paranı da istemiyorum tamam mı? Tanrım nasıl bir şansım vardı ki seninle aynı evde yaşamak zorunda kaldım!?”

Luhan son cümlesini söylerken ayaklarını yere vuruyordu ve yumruklarını sıkmıştı. Birikmiş siniri sonunda patlamıştı ve bu yüzden cümlelerini ardı ardına sıralamıştı. Biraz da olsa rahatlamış hissediyordu. Çok azcık.

 Kai onu dinlerken cırlayan sesinden dolayı rahatsız olmuş gibi kafasını omuzlarına gömerek iyice sinmişti ve elleriyle kulaklarını kapatmıştı. Sanki yüksek ses dalgalarını engelleyebilecekmiş gibi elleriyle havayı itiyordu.

“Ah Tanrım sorunun ne, içine saksafon falan mı kaçtı senin?!”

Luhan hayatında hiç kimseden bu kadar hakaret yediğini hatırlamıyordu. Bu çocuk tam bir hayal kırıklığıydı.

“Neden konuşuyorum ki? Buna daha fazla katlanmayacağım.” Luhan arkasını dönüp bavullarının kolunu kavradı ve onları kendiyle birlikte sürüklemeye başladı.

*Poles Apart *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin