Atakan sonunda sürgünden dönmüştü ve öncesine göre daha güçlü, daha hırslıydı. Adada sadece Adem ve Merve ile muhabbet ediyordu. Adem'in yardımıyla yaptığı Aslan Yuvası'na bu üçlü dışında kimse gelmiyordu. Yine bir sabah erkenden uyanıp Aslan Yuvasına çekildiklerinde Merve buruk bir şekilde elindeki tahta parçasıyla oynarken "Bugün iletişim oyunu var..." dedi. Geldiğinden beri oğlunun adını sayıklayan, dilinden düşüremeyen Atakan "Kazanmamız lazım bunu, Aslan'ı çok özledim." derken gözleri yine dolmuştu. Adem elini arkadaşının omzuna attı. "Bugün Aslan için yarışalım, kazanalım. Çok ihtiyacımız var iletişime."
Atakan, konudan kopup Adem'e doğru döndüğünde kameraları fark edince söyleyeceği şeyden vazgeçip gözüyle kamerayı göstererek kısık sesle "Sonra" dedi. Adem hafifçe başını sallayıp onu onaylasa da ne diyeceğini çok merak etmişti. Takımın seslenmesiyle arabanın geldiğini anlayıp oyuna gitmek üzere Aslan Yuvası'ndan ayrıldılar.
×××
Gönüllüler takımında ise Sena sürekli Berkan, Anıl, Ogeday ve Nisa ile takılıyordu ama Gökhan da Sena'yı yalnız görünce geliyordu yanına. Sena da bir bahane bulup uzaklaşıyordu ondan çünkü Berkan, Anıl, Ogeday ve Nisa dışında kimseyle konuşmak, muhabbet etmek istemiyordu.
Arabada Berkan ile Anıl, Nisa ile de Ogeday oturuyordu. Sena da en arkada tek başına oturmuş, ağaçları seyrediyordu. Tüm takım bindiğinde araba harekete geçmişti ve Sena yanına birinin oturduğunu hissetmişti. Tabii ki de bu kişi Gökhan'dı. "İyi misin? Dünden beri yüzünden düşen bin parça." dedi Gökhan Sena'nın yüzüne eğilerek. Sena ise rahatsız olduğunu belli ederek yüzünü diğer tarafa çevirdi ve "Konuşmak istemiyorum." dedi net bir şekilde.
Oyun alanına geldiklerinde yine arabadan en son inen Sena olmuştu fakat Gökhan arabanın yanında bekliyordu onun inmesini. Sena onu görmezden gelerek yürümeye devam ederken Gökhan da adımlarını hızlandırıp yanında yürümeye başladı. Biraz ilerledikten sonra Sena önüne birinin çıktığını fark edip durakladı. Başını kaldırıp kim olduğuna baktığında Adem'i görmeyi beklemiyordu. Adem ilk önce Gökhan'a bakarak "Takımın seni bekliyor Gökhan, bir bak istersen." dedi. Sebepsizce gıcık oluyordu Gökhan'a. Gökhan, Adem'i dinlemeyip öylece dikilmeye devam ederken Sena duruma el atması gerektiğini düşündü ve "İzin verir misin Gökhan?" dedi. Gökhan istemeye istemeye onlardan uzaklaşırken Sena Adem'in gözlerine bakarak "Efendim?" dedi. Adem heyecan yapmıştı bir anda ama soğukkanlılıkla cevapladı Sena'yı "Ne bu hal? diye soracaktım ben. Düşmana bakar gibi bakıyordun dün, gerçi hala öyle ama..."
Sena buna ne diyeceğini bilmiyordu ve açıklama yapmak da istemiyordu. Bu yüzden kısa kesmek adına "Rakip değil miyiz zaten?" dedi. Adem'in buna bozulduğunu biliyordu ama içindeki tedirginlik bunu yapması gerektiğini söylüyordu. "Öyle mi?" dedi Adem kırgınlıkla. "Peki o zaman, rakip oluruz."×××
İletişim oyunu başlamış, kadınlarda ünlüler takımı 8-7 kazanmıştı. Kadınlar mücadelesinin bitmesine yakın başlayan yağmur gittikçe şiddetleniyordu ve getirdiği soğuk hava yarışmacıları tir tir titretiyordu. Sena gelirken bugün havanın çok güzel olduğunu ve asla yağmur yağmayacağını düşündüğü için montunu adada bırakmıştı. Kollarını kendine dolayıp yağmurun altında otururken yaklaşık bir, bir buçuk saat önce posta koyduğu Adem yanında bitmişti yine. Elindeki montu Sena'ya uzatırken "Rakip olsak da fair play'e düşkünüzdür." dedi. Kız bir monta bir de Adem'e baktıktan sonra "Kendi montunu kendin giy, üşümüyorum ben." dedi. Her kurduğu cümleden sonra kendine kızıyordu, kötü davranmak istemese de ağzından çıkan kelimelerin karşısındakini üzdüğünün farkındaydı. Adem ise ona karşı sabrını koruyarak "Ben oyuna çıkacağım zaten, al işte." dedi daha da uzatarak.
Sena montu alıp giymeye çalışırken vicdan azabına yenik düşerek "Özür dilerim" dedi. "Biraz sert çıktım galiba. Sinirlerim bozuk seninle alakası yok."
Adem ise bir yandan montun içinde kaybolan Sena'nın kolunu geçirmesine yardım ediyordu. Sırıtarak "En azından fark etmen güzel" dedikten sonra alacağı tepkiyi beklemeden hızla takımının yanına döndü.×××
İletişim oyununda erkekler mücadelesini de ünlüler kazanmıştı ve gönüllüler yine bir yenilgiyle karşı karşıyaydı. Ama bu seferki çok farklıydı, iletişim oyunuydu. Sena gölün kenarına gidip üzüntüyle olduğu yere çöktü. Üzerindeki siyah yağmurluğun kapşonunu kafasına çekip ağlamaya başladı. Geldiklerinden beri çok fazla iletişimsiz kalmışlardı ve dışarıdaki sevdiklerini fazlasıyla merak ediyorlardı.
Adem, Sena'yı biraz uzaktan izledikten sonra ürkek adımlarla yaklaşıp yanına oturdu. Ne söylese fayda sağlamayacağını biliyordu ama yanında olmak istemişti. Sena ıslak gözleriyle yanındakine bakıp ağlamaklı sesini saklamaya uğraşmadan "Tebrik ederim" dedi. "Senin için sevindim. Beni teselli etmene gerek yok, sarıl yeter"
Adem kızın ne kadar üzgün olduğunu anlayabiliyordu ama şu anda ağlamasının tek sebebinin iletişim oyununu kaybetmek olmadığının da farkındaydı. Kolunu Sena'ya sarıp onu kendine çektiğinde Sena da başını adamın göğsüne yasladı. Onların bu halini görenler sevinç ve üzüntüyü bir kenara bırakıp kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı bile.
Sude: Yuh, şunu Mert'le ben yapsak taşlarlar.
Evrim: Sevgili yapmaya gelmiş buraya, Adem'in dikkatini çekmek için kırk takla attı.
Nagihan: Adem'in Sena'yı neden vatanını savunur gibi savunduğu belli oldu.
Mert: Sudecim, örnek al biraz Sena'yı. Yüzünü gören cennetlik ya.
Ogeday: Arkadaşlar herkes kendisiyle mi ilgilense? Ne meraklıymışsınız her şeye burnunuzu sokmaya.
Anıl: Hadi hadi, herkes işine.
Evrim: Siz de savunmayın şu kızı bu kadar.
Anıl: Kimi savunalım Evrim seni mi?
Evrim: Ben buraya savaşmaya geldim, onun gibi fingirdeşmeye değil. Kendin karar ver.
Berkan: Aynen Evrim. Haklısın. Dedikodu, entrika, iftira gibi konularda büyük savaş veriyorsun. Helal sana Evrim Keklik!
Onlar tartışırlarken Adem ve Sena kalkıp yanlarına doğru geliyordu. O sırada Ardahan'ın Gökhan'a kurduğu bir cümle Adem'in kulağına gitti.
"Tamam babuş, Sena Adem'i sevmiyor zaten. Gökhan'la daha samimi."
Adem'in beyni şimdi zınk etmişti işte. Sena'nın Gökhan'dan haz etmediğini biliyordu ama Gökhan'ın Sena'dan bu kadar haz ettiğini bilmiyordu. Sena, Nisa ve Ogeday'ın yanına geçtikten sonra Adem; Ardahan, Gökhan ve Yasin'in olduğu tarafa döndü. İşaret parmağını Ardahan'a doğrulturken "Yanlış yapıyorsun Ardahan" dedi "Dikkat et."
×××
SELAAAAAAAM!!! NAPIYORSUNUZ BAKALIM
GÖKHAN'A OLAN ANTİPATİMİ BURAYA YANSITMASAM OLMAZDI. SENA'DAN UZAK DUR PİS İNSAN
SATIR ARASI YORUM YAPANLARI ÇOK SEVİYORMUŞUM BİR DE OY ATANLARI
SİZ YORUM YAPTIKÇA BENİM YAZASIM GELİYOR MOTİVASYON KAYNAĞIMSINIZ ❤️❤️❤️
![](https://img.wattpad.com/cover/302330987-288-k346038.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADA «Adem Kılıççı»
Teen FictionHayallerine giden yolda hayallerinden daha güzel bir şey bulmak