Adem'e konsey sonrası gelen doğum günü hediyesinden sonra ertesi günkü oyuna kadar geçen süre bir ömür gibi gelmişti. Nihayet safari geldiğinde oyun alanına doğru yola çıktılar. Adem'in her zamankine nazaran daha sessiz oluşu Atakan'ın dikkatini çekmiş olacak ki Adem'in sinir olacağını bildiği halde safarinin öbür ucundan Adem'e doğru küçük bir taş fırlattı. Adem taşın geldiği yöne kısa bir bakış atıp sakince kafasını çevirdiğinde Atakan'ın sinir etme isteği ters tepmişti.
Birkaç dakika sonra Atakan en arkada oturan Adem'in yanına gelerek önce yanağından bir makas aldı. "Hayırdır paşa" dedi her zamanki rahatlığıyla. Adem, Atakan'ın oturması için yanında duran çantasını çekerken "Hayır hayır" diye cevapladı onu. Atakan devam etmesi için oturup başını salladı. Adem bu konudan çok bahsetmek istemediği için "Mutluyum kardeşim, olmayalım mı?" dedi hafifçe gülerek. Atakan neyden bahsettiğini anlamasa da ısrarcı olmanın bir faydası olmayacağını biliyordu. "Olalım tabii ya, biz olmayacaksak kim olacak" derken ayaklarını önündeki koltuğa uzattı, oyun alanına gidene kadar sustular.
×××
Kadınlar mücadelesi sonrasında erkekler kendi aralarında kimi seçeceklerini konuşurlarken Adem bu atışı iyi yaptığını, herkes kabul ederse ilk turda oynamak istediğini söylemişti. Bu teklifi takımın çoğunluğunun kabul etmesinin yanında sessiz kalan birkaç kişi olmuştu. Sercan, Mert ve Bora.
Adem'in aldığı sayıyla durum 3-1 olmuştu. Nefes nefese benchin kenarına gelip oturduğunda takım arkadaşlarının konuşmaları ister istemez kulağına geliyordu.
Merve: Adem iyi geldi, atışları da güzeldi. İkinci turda ilk seçmeyi o yapsın.
Bora: İkinci turda Adem çıkarsa bizden birileri dışarıda kalacak, ben çıkmak istiyorum. Sercan ve Mert de çıkmak istiyor.
Merve: Sayı alan çıksın Bora, biraz önce atışlara bile gelemedin.
Adem: Merve bırak kim seçecekse seçsin.
Sercan: Adem Bey müsaade ederseniz arada sırada biz de oyuna çıkalım diyoruz (!)
Adem: Çıkın birader engel olan mı var?
Mert: Sırayı salarsan çıkacağız zaten. Her oyunda Adem de Adem, biz de buradayız ya.
Adem: Ben geçen hafta arka arkaya üç gün oynamadım sesim çıkmadı, bu şekilde gelemezsin bana.
Bora: Yenileceğini bildiğin için oynamadın geçen hafta, istatistiğin düşecek diye kaybedeceğin oyunlardan kaçıyorsun sadece. Kaybettiğin zaman bambaşka biri oluyorsun.
Adem: Arkadaşlar siz manyak mısınız? Kaybedeceğim oyuna niye çıkayım zaten kazanmak için çıkıyoruz hepimiz. Kaybetmeyi de çok iyi bilirim ben, kazandıklarım kaybettiklerim sayesinde var. Oyunu kaybetmeyi hep beraber göze alacaksak buyrun çıkın oynayın. Parkurda da yoksunuz, atışta da yoksunuz... Şovunuzu bireyselde yaparsınız, ama şu an takım oyunundayız. Kimse sizin yüzünüzden oyun kaybetmek zorunda değil.
Bora: Merve'yi de almışsın yanına kadın kolları gibi savunuyor seni. Yok Adem şunu çok iyi yapar Adem bunu çok iyi yapar. Ee, izin verin biz de yapalım. Takımız diyorsun ya takımsak eğer tek başına yarışamazsın burada, hepimiz yarışırız. Bir Atakan çıkıyor bir Adem çıkıyor, biz buraya benchte alkış tutmaya gelmedik. Sırf istatistik için düzenbazlık yapıyorsun.
Adem, son cümleye kadar sakin kalmayı başarsa da o 'düzenbaz' kelimesi ipi koparan şey olmuştu. Bir hışımla yerinden kalkıp Bora'ya doğru yaklaşırken araya giren takım arkadaşları Adem'i zar zor tutuyordu.
Adem: Oğlum sen ne biçim konuşuyorsun! Bunu neden gelip benim yüzüme karşı söylemiyorsun. Gelip benimle konuşsana bir derdin varsa.
Tartışma gittikçe ciddi bir hal almaya devam ederken gönüllü takımı da araya girmişti. Bir tarafta Bora'yı tutanlar varken öbür tarafta bir grup Adem'i zapt etmeye çalışıyordu. Adem kendisini tutanlardan kurtulmaya çalışırken bir yandan da Bora'ya laflar sayarken kulağına gelen tek bir sesle duraksayıp kendisini göğsünden iten Sena'ya baktı.
Sena: Sakin ol lütfen, seni kışkırtmaya çalışıyorlar. İstediklerini verme.
Adem, Sena'yı kolundan tutarak önünden çekilmesini sağladı. Önünün açılmasıyla Bora'ya doğru hızla adımlarken Bora hala konuşuyordu.
Bora: Benim seninle bir derdim olamaz Adem! Kendi hırsların için oyun çevirmekten vazgeç.
Adem: Geldin buraya mikser gibi karıştırıyorsun ortalığı başından beri, ben senin kumanda edebileceğin bir adam değilim.
Bora: Mümkünse bundan sonra ne selam ne sabah muhatap olma benimle.
Adem: Benim seninle hukukum yok ki selamım olsun, işine bak hadi. Beni kaybettiğine üzülüyorum.
Bora: Ben hiçbir şey kaybetmedim merak etme.
Adem: Neden merak ediyim seninle alakalı bir şeyi?
Sena: Adem, yeter.
Sena'nın sesiyle ortalık bir anda buz kesti. Tüm gözler üzerine çevrildiğinde Adem tam bir şey söyleyecekken Sena buna izin vermedi.
Sena: Boşuna yorma kendini, değmeyecek insanlar için.
Mert: Bu konu seni ilgilendirmez Sena, karışma.
Sena: Burada herkes kendini ilgilenirmeyen konulara karışıyor, alakası bile yokken. Ben, beni ilgilendirmeyen bir konuya karışıyorum çünkü sevdiğim birini ilgilendiriyor.
Sena, Mert'ten cevap beklemeden hızlıca Adem'in elinden tutup onu benchlerin uzağına sürükledi. Adem'in hala çok sinirli olduğu alev fışkıran gözlerinden fazlasıyla belli oluyordu. Adem sinirden volta atmaya devam ederken Sena kolları bağlı bir şekilde sakinleşmesini bekliyordu. Dakikalarca beklemesine rağmen durmayınca bir anlık boşlukla "Ay yeter" dedi "Başım döndü otur şöyle" dedi parkurun kenarını göstererek.
Adem çatık kaşlarını düzeltme zahmetinde bulunmadan gösterdiği yere oturup dizini sallamaya başladı. Sena, ona inat salladığı dizini tutup onu engellemeye çalıştı. Elindeki mataradan avucuna biraz su döküp Adem'in alnına ve boynuna sürdü. Merve ve Sema, yanlarına doğru gelirken Adem elini kaldırarak gelmemelerini işaret ettiğinde başlarını sallayıp geri döndüler.
Sena, avucuna döktüğü suyu yüzüne doğru tekrar uzattığında Adem buna izin vermeyerek elindeki matarayı da alıp kenara koydu. Gözlerini ondan ayırmayan Sena'yı kendine çekip başını göğsüne yaslamasını sağladı. "Bu seferlik bir şey demiyorum" dedi sakinleşen ses tonuyla. "Ama bir daha lütfen engel olma bana."
Bu sözler Sena'yı germişti. Başını Adem'in göğsünden kaldırıp kollarından kurtuldu. "O ne demek öyle ya? Kötü bir şey yapmadım aksine senin iyiliğin için bir şey yaptım." dedi sesini hafif yükselterek. Adem'in nabzı hala düşmemiş olsa da ses tonu sakinleşmişti. "Biliyorum, ama yapma. Lütfen."
Sena, "Tamam" dedi sessizce nehre doğru dönerek. Adem, biraz önce kollarından kurtulan Sena'yı belinden tutarak kendine çekti. "Gel biraz yaklaş" dedi sinirinden tamamen arınmış bir şekilde. Sena asık suratıyla ona bakarken dün gece yaptığı şey aklına gelmişti. Utançla başını çevirip "Sakinleştiysen gidelim" diyerek Adem'i itmesiyle benchlere yürümeye başladı. Arkasından onunla birlikte gelen Adem biraz önceki sert mizacının aksine pamuk gibiydi. "Kaç kaç" dedi sadece Sena'nın duyabileceği şekilde "Nereye kadar kaçabileceksen..."
×××
AY MAHVETTİNİZ BENİ HER GÜN BÖLÜM ATIYORUM İNANILIR GİBİ DEĞİL
DÜNKÜ KAVGADAN SONRA KAVGALI BÖLÜM YAZMAZSAM OLMAZDI KAVGANIN AYNISINI YAZMADIM BİRAZ KAFAMA GÖRE TAKILDIM AYNISINI NAPACAKSINIZ ZATEN İZLEDİNİZ????
SATIR ARASI YORUM DİYORUM ARTIK SADECE GERİSİNİ SİZ ANLARSINIZ
AYRICA İLGİNİZ AŞIRI HOŞ ÇOK SEVİYORUM KOCAMAN ÖPÜYORUM ❤️❤️❤️
![](https://img.wattpad.com/cover/302330987-288-k346038.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADA «Adem Kılıççı»
Teen FictionHayallerine giden yolda hayallerinden daha güzel bir şey bulmak