Bölüm 13

21 1 0
                                    


*02.03.2022

Kendime gelip gözlerimi açmaya çalıştığımda etrafımda toplanmış birileri olduğunu fark ettim. Başımdaki ağrı gözlerimi açmama engel olsa da ağrıya direnerek gözlerimi kırpıştırarak araladım. Cemal, amcam ve beyaz önlük giyinmiş bir erkek ve kadın başımda dikiliyordu. Sanırım hastanedeydim ve başımdakiler de doktordu. En son hatırladığım Harun'la birbirimizi ölümüne olan kavgamızdı. Elimde bir bıçak vardı ve ona saplamıştım. Üzerimdeki ağırlığı hala hissediyordum. Aklıma gelen anları bir kenara bırakarak odadakilere odaklanmaya çalıştım. Amcamla Cemal endişeli gözlerle durumumu merak ediyorlardı. Cemal'in sakalları mı uzamıştı? Cemal çalışırken sakallarını uzatmazdı; sakalın kendisine yakışmadığını, bebeksi yüzüne (!) yakışmadığını düşünürdü.

"Yeliz Hanım beni duyabiliyor musunuz? Ben Doktor Emrah Gündüz, şu anda hastanedesiniz."

"Ne oldu bana?" Yerimden doğrulup kalkmaya çalışınca erkek olan doktor kalkmama engel oldu.

"Daha yeni uyandınız, bu kadar hızlı hareket etmemelisiniz. Hastahanemize geldiğinizde vücudunuzda ağır darp izleri mevcuttu ve kaburgalarınızda ezilme vardı. İlk müdahaleyi yaptık, birkaç gün ağrı devam edebilir. Vereceğimiz ilaçları düzenli kullanın ve bir süre evde dinlenirseniz bir şeyiniz kalmayacaktır. Geçmiş olsun." Dedikten sonra doktorların ikisi de gitti. Tekrar doğrulmaya çalışınca Cemal yanıma gelerek söylene söylene yardımcı oldu.

"Neden bir kere de söz dinleyip yerinde durmuyorsun? Çok korkuttun bizi, seni orada o halde görünce aklım gitti. Nasıl hissediyorsun kendini?"

"Ağrılarım olmasa daha iyi olacağım. Onu bunu bırakın da Harun'a ne oldu? Nerede şimdi?"

"Merak etme dersini verdik, en acilinden mahkemeye çıktı ve tutuklandı. Detaylarını sen biraz daha iyileştikten sonra öğrenirsin. Şimdi bunları düşünme, biraz uyuyup dinlen. Melek seni çok merak etti, akşama doğru daha iyi olursan kısa süreliğine yanına getireceğim. Dünden beri başımın etini yedi." Bir dakika dünden beri mi dedi? Ben bir gündür baygın mıydım? Darbelere alışkındım fakat hiç bu kadar uzun süreli baygın kaldığım olmamıştı. Sürekli belaya bulaştığımdan omuzlarımda, kollarımda ve sırtımda çeşitli bıçak izleri ve kurşun yaraları bolca mevcuttu. Aldığım her darbe beni daha da güçlendirdi, daha iyisini yapmam için hırslandırdı. Kalbim yeterince acıyla dolduğu için fiziksel acıları acı olarak kabul edemiyorum. Belki çok klişe bir söz olacak ama acı benim için bir tür yaşayış biçimi haline gelmişti. Çocukluğumdan beri çektiğim anne özlemi, babama olan nefretim, hayatın bana sunmuş olduğu zorlu koşullar acılara karşı bağışıklık kazanıp onlarla bir bütün olmamı sağladı. Bir süre sonra alışkanlık oluyor, bir günüm boş geçse gözlerim yaşanacak bir acıyı arar oluyordu. Düşüncelerim arasında boğuşurken Cemal'e tepki vermeyi geciktirmiştim. Cemal ona tepki vermediğimi fark edince parmağını şaklatarak dikkatimi çekmeye çalıştı. Sesi duyunca o dipsiz kuyudan kendimi çıkardım ve Cemal'in beklediği o tepkiyi verdim.

"Ne demek bir gün? Şimdi ben dünden beri baygın mıyım? Keşke Harun'u hemen sevk etmeseydiniz, ona söyleyeceğim iki çift lafım vardı." Laftan kastımın ne olduğunu Cemal şıp diye anladı tabi, Harun'u sorgu odasına kapatıp bana yaptıklarının karşılığını vermek istiyordum. Karnına o tekmeleri atıp acıdan kıvrandığını görmek isterdim. Bütün o öldürdüğü, umutlarını, hayallerini, geleceklerini çaldığı kadınların hırsını çıkarmak istiyordum. İçim bir anda öfkeyle dolsa da bedenimdeki ağrı şimdilik bu öfkeyi usulca bir kenarda tutmamı ve vakti geldiğinde birikmiş öfkeyle kendimi tamamen Harun'a odaklamamı söylüyordu.

"Sen bunları düşünme, dinlenip iyileşmeye bak. Hepimiz senin için endişelendik, o an farkında değildin tabi ama kötü darbeler almıştın. Seni yerde öyle kanlar içinde görünce hepimiz çok korktuk. Kötüye bir şey olmaz biliyoruz fakat bunu Melek'e anlatamıyoruz." Cemal'in son dediklerine kötü bir kahkaha atmak istesem de kaburgalarımdaki ağrı engel oldu. Onun yerine öldürücü bir bakış atıp susarak anlaşmayı tercih ettim. Amcam yanıma gelip alnıma küçük bir buse kondurdu. Bu onun seni seviyorum demenin sadece bir yoluydu. Çoğu zaman bana kızıyormuş gibi görünse de – ki bazen kızmakta haklıydı- canımın yanmasından ölesiye korkardı. Onun gözünde narin bir kelebektim, kozasından yeni çıkmış hayata atılmayı bekleyen küçücük bir kelebek...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 02, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Can KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin