Bölüm 4

108 31 91
                                    


*31.03.2020


İyi akşamlar, bazı sorunlar nedeni ile yazmaya bir süre ara vermiştim. Kendimde tekrardan yazma gücünü buldum ve bölümü tamamladım. Umarım beğenilir. Yorumlarınızı eksik etmeyin. :) 

*Multi - Yeliz Temsilidir. 

"Kızım acele etsene biraz, ikimiz de geç kalacağız." Bu kız hiç bana çekmemiş, ben onun yaşlarındayken hiç böyle süsüme püsüme düşkün bir kız değildim. Oğlan çocukları gibi sokaklarda koşturmayı, ağaçlara dalıp meyve yemeyi hatta futbol oynamayı severdim. Kendimize sapanlar yapıp atış talimleri yapardık. Amcam sayesinde mahallede müthiş bir havam vardı ve operasyon maceralarım da işin tuzu biberi olmuştu. Birçoğuna nişan almayı öğretmiştim. Çocuk aklımla kötü adamlar nasıl etkisiz hale getirilir, nasıl kaçılır bir bir anlatıyordum. Uzun bir süre bu böyle gitti; ta ki polis akademisine katılana kadar. Eğitimler aldıkça zaten olmayan çocukluğumu üzerimden atıp yetişkin olma yolunda adımlar attım.

"Alt tarafı on dakika bekledin anne, her zaman ben seni bekliyorum." Resmen trip yedim.

"Sen annene trip mi atıyorsun bakayım? Ben sana gösteririm trip atmayı şimdi." Yalandan ona doğru koşup benden kaçmasını sağladım. Gülüşerek arabanın etrafında bir süre koşturduktan sonra durup artık gitme vaktimizin geldiği belirterek araca bindik. Yol boyunca neşemiz bir an olsun eksilmedi. Okula vardığımızda araçtan indik, gözlüğümü de havalı dursun diye saçlarımın üzerine taktım. Adımlarımı okula doğru yöneltince Melek beni durdurdu.

"Sen de mi geliyorsun okula?" Şaşkınca beni izliyordu. Uzun zamandır kızımı ihmal ettiğimi, okuluna hiç gelmediğimi fark ettim. Bu halimden utandım, kızımla daha fazla ilgileneceğime kendi kendime söz verdim.

"Evet, bir sorun mu var küçük hanım?"

"Ne sorunu olacak anneciğim, şaşırdım sadece." Dönüp kızıma sıkıca sarıldım, saçlarını okşayıp kokusunu içime çektim. Annelik duygularım yine yükselmişti, hislerimin tarifi yoktu. İki yanağına da öpücük kondurarak gülümsedim.

"Tamam, biraz seni ihmal etmiş olabilirim fakat kızımın okuluna gelmek için de illaki bir şey olması gerekmiyor öyle değil mi?" Kızım evet anlamında başını salladı, gülüşerek okula girdik. Melek, giriş katta bulunan sınıfına doğru ilerlerken ben de üst katta bulunan öğretmenler odasına yöneldim. Koridorun sağına yöneldiğimde ardımdan biri adımı seslendi. Sesin geldiği yöne döndüğümde bana doğru gelen Murat hocayı gördüm. Kızımın hem Beden Eğitimi öğretmeni hem de sınıf öğretmeni olan Murat Hoca üzerine giyindiği spor kıyafetiyle son derece şık görünüyordu. Uzun boyu, simsiyah saçlarına rağmen hafif kırlaşmış kirli sakalı ve içten gülümsemesi ile birçok kadının aklını başından alacak yakışıklı bir adamdı. Gülümseyerek elini uzattı.

"Hoş geldiniz Yeliz Hanım, nasılsınız?" Uzattığı ele karşılık vererek elimi uzattım.

"Hoş buldum Murat Hocam, iyiyim siz nasılsınız?"

"Ben de iyiyim sağ olun."

"Murat Hocam aslında sizinle Melek hakkında konuşmak için gelmiştim. Sanırım sınıf arkadaşları ile problem yaşıyor ve bunu da bize belli etmemeye çalışıyor."

"Odam üst katta, oraya geçelim isterseniz. Daha rahat konuşuruz." Baş işareti ile Murat hocayı onaylayıp üst kata yöneldik.

"Çay içer misiniz?"

"Olur, içeriz." Odaya girdiğimizde Murat hoca hemen telefonla bize çay söyledi.

"Murat Hocam çok fazla vaktim yok, o yüzden direkt konuya gireceğim. Melek'in sınıfından birkaç çocuk kızıma senin baban yok, annen de seninle ilgilenmiyor, terk ettiler seni vb. şeyler söyleyip üzüyorlarmış. Hocam bu dördüncü sınıf bir öğrenci için öyle basit sözler değil bu söylenenler. Ben bu çocuğa babasının yokluğunu hissettirmemeye çalışırken iki üç çocuğun farkında olmadan söylediği sözler kızıma zarar veriyor. Diğerleri de çocuk, onlara da pek bir şey diyemem ama buna bir çözüm bulmamız lazım." Sözümün bittiği sırada kapı tıklatıldı ve içeriye orta yaşlarda olduğunu düşündüğüm bir adam içeri girdi. Adam çaylarımızı masaya bıraktı ve geldiği gibi sessizce odadan ayrıldı. Murat Hoca adam odadan çıkarken teşekkür etmeyi ihmal etmedi. Murat Hoca çayını yudumlarken düşünceli bir hali vardı. İkinci yudumunu aldıktan sonra bardağı masaya bıraktı ve konuşmasına başladı.

Can KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin