Bölüm 3

133 44 132
                                    


Selaam :) Bölüm birazcık gecikti. Laptop'umun şarjı bozuldu ve bölüm pc de olunca girip yazamadım. Keyifli okumalar :)


*28.07.2019


"Peri sihirli değneğini sallamış. Birden şatodaki herkes Prens'in topraklarında bulmuş kendini. Orada halk coşku ve alkışlarla karşılamış Prens'i. Çok geçmeden Güzel ve Canavar evlenmişler. Dünyanın gelmiş geçmiş en mutlu Prens ve Prenses'i olmuşlar..."

Her harfini ezbere bildiğim bu masalı tekrar tekrar okurken Melek'im uykuya dalmıştı bile. Alnına küçücük bir öpücük kondurdum ve üzerindeki battaniyeyi düzelterek odasından ayrıldım. İki katlı olan evde kızımın odası üst katta merdivenin hemen sağındaki ilk odaydı.

Küçük fakat kullanışlı olan odada pembe ve  mavi tonları hâkimdi. Duvarlar mavinin açık bir tonunda boyalı, bir yatak, küçük bir çalışma masası, gardırop ve duvarlar sevdiklerinin fotoğraflarıyla doluydu. İçlerinde en çok sevdiği ise hiç görmediği babasının fotoğrafıydı. Her gece uyumadan önce fotoğrafın karşısına geçip o gün neler yaşamışsa oturur anlatırdı. Hiç tanıyamadığı babasına kendini anlatır, onunla bu şekilde yakınlık kurardı.

Kitaplığı da unutmamak lazım, okumayı söktüğü andan beri kitap okumayı çok sevmişti ve kendisine küçük bir kütüphane bile yapmıştı.

Merdivenlerden sessizce inip bahçedeki çardağa oturdum. Eğer yirmi sekiz yaşında bekâr bir anneyseniz, hele bir de baş belası bir baş komiserseniz tek başınıza çocuk büyütmeniz çok zordu. Aklım ister istemez geçmişe gitti, geçen yıllar dün gibi aklımda...

Ölmeden önce anneme bir söz vermiştim; çok çalışıp polis olacaktım ve bir gün annemi benden alanlardan hesabını soracaktım. Dediğimi yaptım, tek bir şey dışında; çok çalıştım, sınıf atladım ve üstün başarılarım sayesinde on yedi yaşımda polis akademisinden birincilik ile mezun oldum. Yaşıtlarım daha yeni sınava hazırlanırken ben çiçeği burnunda komiser yardımcısıydım.

Tabi bu arada on yedi yaşın vermiş olduğu çılgınlık da vardı. Akşamları boş olduğum zamanlarda mekân mekan gezip partilere katılmayı seviyordum. İçip deli gibi dans etmeye, şarkı söylemeye, birazcık olsun geçmişin yükünü unutmaya o kadar kaptırmıştım ki kendimi, günün birinde duvara tosladığımda hayatım geri dönülmez şekilde değişmişti.

Kafamın güzel olup ağlama krizine girdiğim bir gece O yanımda oturup hiç konuşmadan başımda beklemişti. Ağlamam durduğunda ise yine hiç konuşmadan gitmişti. Bu adam kimdi neyin nesiydi bilmiyordum fakat bunun son karşılaşmamız olmayacağını hissediyordum.

Nitekim öyle de oldu; birkaç gün sonra yine karşılaştık, sonra yine... Ta ki kör kütük sarhoş olup sabahında onun yanında uyanana kadar.

En son hatırladığım tuvalette kustuğumdu ve sonrasını hatırlamıyordum. Üzerimdeki battaniyeyi kaldırdığımda çamaşırlarımın yerinde olduğunu görsem de emin olamıyordum. Yanımda uyuyan adamı dürtükleyip uyandırmaya çalıştığımda ise karşılığını sıkıca sarılmayla almıştım. Uzaklaşmaya çalışsam da başarılı olamadım gibi onun her nefes alıp verişinde daha farklı hisseder olmuştum. Neydi bu? Hayır, âşık değildim bu adama. Bir kere tanımıyordum, kimdir necidir, hırlı mıdır hırsız mıdır bilmiyordum ve bu beni korkutuyordu.

Nihayet uyandığında ise gerçekleri öğrenmiştim. Keşke öğrenmeseydim... O anlattıkça görüntüler gözümün önüne gelmeye başlıyordu ve adamı yalanlayacak, beni sen zorladın diyebileceğim hiçbir şey yoktu. Ben kendimden geçene kadar içip dağıttığımda yine yanı başımda belirmiş, beni eve bırakmaya çalıştıysa da inatla eve gitmeyi reddetmiştim. O da sanırım çareyi beni kendi evine götürmekte bulmuştu. Fakat bu yaptığı büyük hataydı. On yedi yaşında sarhoş bir genç kızdım ve karşımdaki adam çok yakışıklıydı. Onunla tanışana kadar hiç flörtüm olmamıştı, parti kızı olsam da erkeklerden hep uzak durmuştum. Fakat bu adam beni fena halde etkilemişti, sanırım o an sarhoş oluşumdan faydalanıp onunla yakışlaşmıştım. Hepimiz erkeklerin kadınlardan faydalandığını duyup okusak da bunun tam tersinin de mümkün olabileceğini de kanıtlamış oldum.

Can KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin