*13.07.2020
Selaam :) Uzun zaman olsa da bölümü tamamlayabildim. Duygusal bir bölüme hazır olun. Keyifli okumalar. :)
Büyük bir baş ağrısı ile gözlerimi açtım. Neredeydim ben? Gözlerime hücum eden ışığa rağmen kendimi zorlayarak gözlerimi açmaya çalıştım. Başımda birkaç kişi vardı, bunlardan bir tanesi de Bars'tı.
"Başkomiserim iyi misiniz?"
"Bilmiyorum, ne oldu bana?"
"Sizi bir adamın yanında gördüm, adamla bir şeyler konuşurken bir anda bayıldınız." Bars konuştukça bayılmadan önceki anlar zihnimde beliriyordu. Birden hızlıca yerimden kalktım, etrafıma bakınarak onu aradım. Bars peşimden gelip olanları anlamaya çalışıyordu.
"Başkomiserim iyi değilsiniz, gelin biraz oturun. Zaten birazdan Cemal komiserim de gelir. Sizi bir anda öyle görünce ne yapacağımı bilemedim ve hemen kendisini aradım." Onu bulmak dışında hiçbir şeyi duymuyor gibiydim. Gözlerim etrafı tararken bakışlarım onu gördüğüm yere takıldı.
"Nereye gitti o? Ben bayıldıktan sonra görmedin mi onu?"
"Hayır görmedim başkomiserim, ben yanınıza geldikten sonra birden ortadan kayboldu. Kim olduğunu bile soramadım." Gördüğüm kişinin Akın olduğuna o kadar emindim ki kalbim hala az da olsa hızlıydı. Fakat anlamıyorum, ölmüştü. Öyle denilmişti, mezarı bile vardı. Bir açıklaması olmalıydı. Görüntüleri izleyince anlayacaktım.
"Kamera kaydından belli olur. Ofise gidip şu kamera kayıtlarına bakacağım." Ben önde Bars arkamda yönetimin olduğu kısma girdik. Kameraların olduğu odaya girdiğimde içerideki üç erkek görevli beni görünce hemen ayağa kalkıp bir isteğimin olup olmadığı sordu. Onlardan ben bara giriş yaptığım saatten itibaren olan görüntüleri açmalarını istedim. İçlerinden bir tanesi bilgisayarların başına geçip birkaç dakika içinde görüntüleri hazırladı.
"Başkomiserim görüntüler hazır."
"Sonrasını ben hallederim, bize biraz izin verir misiniz?" Görevliler ikiletmeden odadan çıktılar. Bilgisayar başına geçerek görüntüleri izlemeye başladım. Devran ile sohbet ettiğim sıralarda kadraja biri girdi. Yüzü net değildi, barın en karanlıkta kalan köşesinde duruyordu ve beni izlediği çok belliydi. Üzerindeki kıyafetler karanlıkta kalsa bile simsiyah olduğu çok belliydi. Sahneye çıktığım sırada kafasına kapüşonunu takarak olduğu yerden çıktı. Benim onu gördüğüm an kamerayı ardına alarak kapüşonunu çıkardı. İşte, ona doğru gidiyorum ve bir şeyler söylüyorum. Hemen ardından ise bayıldığım an geliyor. Bunu beklemediği için anlık refleks ile düşmemem için beni tutuyor. O kısacık anda yüzü yarım bir şekilde belli oluyor. Videoyu durdurup görüntüyü yakınlaştırdım. Saçları kısacıktı, sol kaşında bir yarık vardı ve endişeli bir ifadesi vardı. Saniyeler geçince kadraja Bars girdi ve beni tutan kişi beni bırakarak görüntüden kayboluyor. Diğer kamera açılarından onu bulmaya çalışsam da çabalarım sonuçsuz kaldı. Adam kuş olup uçmuştu sanki. Saniyeler içinde nasıl kaybolabilirdi? Tabi eğer burayı avucunun içi gibi biliyorsa kaybolması çok normaldi. Ayağa kalkıp kapıyı açtım, görüntüleri açan görevliden kayıtların bir kopyasını hazırlaması için rica ettim. Görevli arkadaş tekrar içeri girip bilgisayarın başına geçerek görüntüleri hazırlarken Cemal'in sesi koridorda yankılandı.
"Yeliz nerdesin?" Başımı kapıdan uzatarak sesin geldiği yöne baktım. Cemal endişe ile seslenirken beni fark etti.
"Buradayım Cemo, iyiyim merak etme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can Kırıkları
Ficción GeneralBir intikam yemini kaç insanın hayatını değiştirir? Peki ya birden fazla ölüm? Küçük bir an, belki de bir saniye içinde aldığınız nefes cehennem azabına dönüşebilir. Yeliz'in hayatı işte tam da böyle küçük bir anda cehenneme dönüştü. Henüz sekiz ya...