İYİ OKUMALAR CANLARIM, OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.
"Ben burada kalırım, siz eve dönün. Dünden beri harap oldunuz," dedi Murat abi.
"Burada kalalım, belki uyanır," dedi Melinda.
"Ders çalışmalısın Melinda, unutmadın değil mi? O iyi, bir şey olursa sizi hemen arayacağım. Lütfen eve gidin."
"Olmaz, burada kalacağım. Telefonumdan test çözebilirim. Hiçbir yere gitmiyorum ben."
Murat abi bana döndü. "Sen dön Lilya, burada boşuna durmanın bir anlamı yok."
"Onunla kavgalıydık Murat abi, özür dilemek için yanına gidiyordum. Bu şekilde ayrılamayız, küs olarak olmaz."
"Uyandığında barışacaksınız, üstelik o sana küs değildi. Sadece kızgındı, insan sevdiklerine kızar. Şimdi git, duş al ve biraz uyu. Yarın gelirken de kardeşine test kitaplarını ve giyebileceği yeni kıyafetler getirirsin. Tamam mı?"
"Tamam, bir şey olursa arayın."
"Tamam abla." Uzandı ve bana sıkıca sarıldı. "Dikkatli git, tamam mı?"
"Merak etme." Zaten korkudan yanıma çanta falan almayı unutmuştum. Murat abi taksiye binmem için para verdi ve aşağı indim. "Ulaç," dedim kaşlarımı çatarak. "Burada ne arıyorsun?"
"Bir şeye ihtiyacınız olur belki diye geldim. Yukarı çıkıp sizi rahatsız etmek istemedim."
"Neden zahmet ettin ki?"
Suratı çok asıktı. "Annenle benim yüzümden tartışmıştınız, kendimi çok suçlu hissediyorum. Özür dilerim Lilya."
"Artık özür dileme."
"Sen nereye?"
"Eve dönüyorum, yarın tekrar geleceğim."
"Ben bırakırım seni, gel."
"Hiç hayır diyecek halde değilim." Arabasına bindik ve Ulaç'ın beni yatıştırma kelimeleri eşliğinde eve döndük. Arabadan indiğimde konteynerin kenarında gördüğüm dağılmış çöpler bana o anı tekrar yaşattı. Gözlerim dolmuştu, ellerim titremeye başlamıştı. Ağlamaya başladım ve Ulaç hızla arabadan inip çöpleri konteynere attı ve beni kolumdan tutarak arabaya bindirdi. "Bu kadar yeter, kendine işkence etmeni izleyemem. Benim evime gidiyoruz, bu gece orada kalacaksın."
"Onu burada gördüm Ulaç, yerde yatıyordu."
"Ağlamayı kes, sen güçlü birisin. Sadece evden ne alınacağını söyle, ben alacağım tamam mı?"
Gerekli olan her şeyin yerini tarif ettim ve eve girdi. Çok geçmeden geri geldi ve onun evine gittik. Evi tamamlamışlardı. "Güzel olmuş," dedim yaşlı gözlerle etrafı süzerek.
"Teşekkür ederim." Kapıyı açtı. "Geç lütfen."
İçeri girdim ve sırt çantasını kenara koydum. "Yiyecek bir şeyler hazırlayayım."
"Gerek yok, iştahım yerinde değil."
"Lütfen Lilya, böyle greve giremezsin. Annen uyandığında seni bitkin görmemeli. Kendi kendine yetebildiğini görmek onu mutlu eder."
"Sana yardım edeyim o zaman." Mutfağa girdik ve salçalı spagetti yaptık. Ulaç yanına meyve suyu çıkarttı ve masaya oturduk. Sessizce yemeğimizi yerken o arada bana bakıyordu, görebiliyordum.
"İyi misin diye bakıyorum," dedi.
"Fark ettiğimi fark ettin demek."
"Evet." Sıkıntıyla iç çekti. "Orada seni öpmem doğru değildi Lilya, annen haklı. Daha yeni tanışıyorduk, bunu yaparken ne düşünüyordum bilmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE BENİMSİN (+18)
Teen FictionFarklı karakteri ve takıntılı ruh haliyle ondan kim kaçabilir? Gözüne, tam dişine göre birini kestirdi, alana kadar da durmayacak.