KISIM 13

2.7K 74 19
                                    

BİRKAÇ GÜNDÜR YOKTUM, BEN DE BİR BÖLÜM DAHA YAZIP TELAFİ EDEYİM DEDİM. OY VE YORUMLARINIZI SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUM. SİZİ ÇOOK SEVİYORUM. 

"Kahve harika kokuyor, teşekkür ederim." Ama kafasında kurduğu cümleden çok farklı düşünceler vardı. Adımlarını hızlı tutmalıydı çünkü o gün yaptığı kabalıktan sonra Alex bir sıfır öndeydi. Yine de Lilya'yı korkutmamalıydı. Her rakibini teker teker elemişti ama Alex'te becerememişti. Bu da kendinden nefret etmesine neden oluyordu, beceriksizin tekiydi, güçsüzdü. Hayatında hep mücadele etmek zorunda kalmıştı, hiçbir şey önüne altın tepside sunulmamıştı, bu da Ulaç'ı daha da kızdırıyordu.

"Afiyet olsun." Peri gibi görünen Lilya gülümseyerek karşısına oturdu. 

"Melinda nerede? Bayağıdır görünmüyor."

"O üniversiteye dönmek zorunda kaldı, vermesi gereken projeye burada odaklanamıyormuş. Ben dönene kadar oradaki yurtta kalacak, böylesi onun için daha güvenli."

Harika diye düşündü Ulaç. Melinda'yı şimdi daha çok sevmişti. Artık amacına daha çok odaklanabilirdi. "Üzüldüm, onunla anlaşmaya başlamıştık."

"Evet ama seneye görüşürsünüz."

"Bu sefer ortadan kaybolmayacaksın ama değil mi?"

Lilya kıkırdadı. "Hayır, merak etme."

"Seni merak etmemem mümkün değil Lilya, üzgün olman beni de üzüyor." Ulaç çok içtendi, Lilya gözlerine baktığında gerçekten onu merak ettiğini görmüştü.

"Teşekkür ederim."

Ulaç uzanıp elinden tuttu. "Her zaman yanındaydım, biliyorum burası lanetli gibi. Her geldiğinde başına kötü bir şey geliyor, önce annen ve şimdi Murat abin... Ama iyi yönlerine odaklan, ben öyle yapıyorum. Mesela seninle tanıştım, önemli olan bu."

"Benden daha kötü şeyler yaşadın, sen başa çıkabiliyorsan ben de çıkarım."

Ulaç pek başa çıkıyor sayılmazdı, resmen bir canavara dönüşmüştü ama Lilya'nın gözünde gayet normal biriydi. 

O sırada Lilya'nın telefonu çaldı, Ulaç arayana baktığında ismi Alp olan birini gördü. Yeni bir rakip olup olmaması ihtimali resmen beynini kemirmeye başlamıştı. "Alo." Lilya epey neşelenmişti, onu mutlu eden biri olmalıydı. "Asıl sen aramıyorsun hiç hayırsız." Şakalaşıyorlar, epey samimi olmalılar. "Saçmalama, tabi ki olur. Haber vermene bile gerek yok. Tamam, ben alırım. Sen inince ara, çok yakın zaten. Ay Alp, on dakika bekleyiverirsin. Tamam, görüşürüz."

"O kim?" dedi Ulaç direkt.

"En yakın arkadaşlarımdan biri, buraya gelmek istiyor. Ailesi yazlığa gidiyormuş ama orada kafam ütülenir dedi."

"Burada kalacak yani."

"Evet, neden ki?"

"Hiç canım, öylesine sordum. En yakın arkadaşınsa iyi biri olmalı."

"Çok tatlıdır. Ayy hemen kızları arayayım." Sonra bir anda durdu, kaşları çatıldı. "Asu'yu yani... Onu arayayım." Aradı ve müjdeyi verdi. "Ay eve neşe gelecek, çok tatlı biridir. Tanışınca çok seveceksin. Ben de tek kalıp sıkılacağım diye korkuyordum."

"Ben kalkayım artık." Ulaç'ın epey morali bozulmuştu, ulaşması ne kadar zor biriydi Lilya. Her şeyi söyleyip kurtulayım diye düşünüyordu Ulaç. Epey sinirleri bozulmuştu ama yapamazdı. O kadar çabaladıktan sonra her şeyi mahvedemezdi. 

Lilya ise o çıktığında yemek yaptı, Alp kesin aç olacaktı. Yemek hazır olunca zaten Alp aramıştı. Gidip onu aldı ve eve döndüler. "Vaay, çok değişmiş kızım burası," dedi Alp. "Güzel olmuş ama, özlemişim."

SADECE BENİMSİN (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin