OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM CANLARIM. İYİ OKUMALAR, SİZİ SEVİYORUM. 🤍🤍
Lilya gözlerini açtığında gördüğü manzarayla bunun bir rüya olmasını diledi. Nerede olduğu konusunda emin değildi ama koku tanıdıktı, çiçek kokusu... Kendi evinden çok uzakta olamazdı, sabahları uyandığında burnuna vurarak ona huzur veren kokunun aynısıydı bu.
Biraz kıpırdandığında bağlandığını fark etti. Başı ağrıyordu ve henüz dumanlıydı. Neler olduğunu tam idrak etmesi için yarım saat boş gözlerle etrafa baktı ve nihayet son olanları tam olarak hatırladığında yaşadığı büyük şok neredeyse panik atağa neden olacaktı. Kapana kısılmıştı, kaçırılmıştı, bunu Ulaç yapmıştı.
Bulunduğu oda tanıdık değildi, bir yatak ve bir dolap vardı. Camların panjurları kapalıydı, duvarlarda ses yalıtımı vardı. Her şey sanki bu an için hazırlanmış gibiydi. Ayağı kalkmaya çalıştı ama dengesini kaybedip yana devrildi. Neyse ki o sırada bir kilit sesi duydu, kapı açıldı ve Ulaç içeri girdi. "Uyanmışsın, şu haline bak. Dur sana yardım edeyim." Yanına yaklaştı ve onu oturur pozisyona getirdi. "Seni bağladığım için üzgünüm, aslında buna gerek olmadığını biliyorum çünkü buradan kaçman mümkün değil. Sadece saldırgan olacağını ve kendine zarar vereceğini düşünüp bağladım."
Lilya şaşkınlıkla ona baktı. "Ulaç, ne yaptığının farkında mısın? Bir insanı alıkoymanın suç olduğunu biliyor musun?"
Ulaç'ın yüzünde panik duygusunu görmek istiyordu ama o gülmüştü. "İşlediğim suçları bir bilsen bunun sadece çerezlik bir suç olduğunu bilirsin."
"Anlaşalım Ulaç, beni bırak ve hiçbir şey olmamış gibi arkadaşlığımıza devam edelim."
"Ben aptal değilim, şuan seni bırakırsam bir daha suratını bile göremeyeceğimi biliyorum. Senden bir şans istedim ama vermedin, şimdi de kendi şansımı zorla da olsa alıyorum."
"Ya karşılıksız kalırsa bu deneme? O zaman ne olacak?"
Ulaç, Lilya'nın çenesini sıkıca tutup gözlerinin içine baktı, Lilya ürpermişti. "O şansı elde edene kadar buradasın Lilya, başka bir yolu yok. İnan bana..." Uzanıp iplerini çözdü. "Sakinleştiğine göre bunlara gerek yok. Sakın bana saldırma girişiminde bulunma, kendimi savunurken sana zarar vermek istemiyorum."
"Beni arayacaklar Ulaç, biliyorsun."
"Burada seni bulamazlar, aslında senin evine çok uzak sayılmayız. Burası uzun süredir açmadığım başka bir evimiz, odayı senin için hazırladım. Panjurlar kilitli ve ses geçirmez bir oda. Etrafı boşuna arama, kendini savunabileceğin veya buradan kaçabileceğin hiçbir şey yok. Dolaplarda kullanabileceğin kıyafetler var. Şuradaki kapı da banyo, odadan çıkman için hiçbir şeye gerek yok. Karnını ben doyuracağım, şanslısın ki yemek konusunda çok iyiyimdir. Sana istediğin kadar kurabiye yapabilirim."
"Ulaç beni kaçırdın ve kurabiyeden mi bahsediyorsun? Mantıklı ol biraz, lütfen..." Lilya sakin kalmaya çalışıyordu, sinirlenirse Ulaç'ın da sinirlenip hırçınlaşmasından endişeleniyordu. Bunu yaptığına göre dengesiz biri olmalıydı, neler yapacağından emin değildi. Yine de bağırmamak ve ona saldırmamak için kendini fazla sıkıyordu.
"Merak etme, sana arada atıştırmalıkta getiririm." Kafasını çevirip yatağa baktı. "Görünüşe göre burada beraber uyumalıyız, yatacak başka bir yer yok. Ev boş, bu eşyaları bile dikkat çekmeden getirmesi o kadar zordu ki... Yemekleri kendi evimden getirmeliyim, ortalarda görünmezsem şüphelenebilirler. Ha bu arada, Melinda uzun süre gelmeyecek değil mi?"
"Ondan uzak duracaksın!" Lilya söz konusu kardeşi olduğunda sesini yükseltmeden edememişti.
Ulaç yeniden güldü. "Ben de ne zaman sinirini belli edeceksin diye merak ediyordum, demek hassas noktan kardeşin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE BENİMSİN (+18)
Teen FictionFarklı karakteri ve takıntılı ruh haliyle ondan kim kaçabilir? Gözüne, tam dişine göre birini kestirdi, alana kadar da durmayacak.