SELAM CANLARIM. İNANIN HİÇ ENERJİM YOK, SPORDAN GELDİM. DİYET YAPIYORUM ÇÜNKÜ GÖBEĞİM BEŞ AYLIK HAMİLEYMİŞİM GİBİ :(( BUGÜN YULAF YEDİM VE ŞUAN AÇLIKTAN ÖLÜYORUM. OY VE YORUMLARINIZ BENİ BİRAZ MOTİVE EDEBİLİR, SİZİ SEVİYORUM.
BİR SENE SONRA
Ne tuhaf... Aradan bir sene geçti, koskoca bir sene. Kız kardeşime hem ablalık, hem babalık, hem annelik yapıyorum. Murat abi çok uzun süre onunla kalmamız konusunda bize baskı yaptı ama istemedik. Biliyorum annem de onunla kalmamızı isterdi ama Melinda ile konuşup bunu kabul etmemeye karar verdik. Yine de yaz tatilinde bizi ziyarete gelecek.
Üniversitemin birinci senesini tamamladım, Melinda ise istediği üniversiteyi kazandı. Okula başlamadan önce bu son tatili ve iyi geçirmesi gerekiyor fakat bu yazlığa ilk kez annemsiz geliyoruz. Yokluğu o kadar çok hissediliyor ki...
Bu sene çok zordu, neredeyse kimseyle iletişime geçmedim. Tabi buna ısrarla arayan Ulaç'ta dahil. Annemi hatırlatan herkesten uzak durdum. Biliyorum Ulaç'a da çok ayıp oldu çünkü bize yardım etmişti, annemi hastaneye o götürmüştü ama sesini duyar duymaz o ana geri döneceğimi biliyorum.
Melinda'nın gireceğini bildiğim için ilk işim annemin odasının kapısını kilitlemek oldu. Oraya girip acı çekmesini istemiyorum.
Eşyalarımı yerleştirdim ve mutfağa alışveriş yapmak için yeniden aşağı indim. Arabamın anahtarlarını alıp markete yöneldim. Uzun süre kullanmaktan bunalmıştım zaten, markete giderken bile gözlerim bulanıyordu. Melinda bu olanlar yüzünden ehliyetini alamamıştı, kursa yazılamamıştı bile. Bu yüzden onu da istediği her yere götürmek zorunda kalıyordum. Neyse ki bu sayede bayağı iyi bir sürücü olmuştum.
Esneyerek markete girdim ve bir sepet alıp reyonların arasına daldım. Gerekli her şeyi sepete atarken arkadan tanıdık bir ses yükseldi. "Lilya," dedi şaşkın ses.
Baygın bakışlarla arkama döndüm ve Ulaç'ı gördüğümde gülümsedim. "Nerelerdeydin? Sessiz sedasız gittiniz, telefonlarımı açmadın?" Elindeki sepetle koşar adımlarla yanıma geldi. "Sana ulaşamadım, nerede oturduğunu bile bilmiyordum."
"Özür dilerim, zor bir seneydi. Yaptığın iyiliklerden sonra bu büyük bir kabalık biliyorum ama Melinda'ya karşı birçok rolü üstlenmek zordu."
"Anlıyorum, annenin acısını bile doğru düzgün yaşayamadın. Ama daha iyi görünüyorsun."
"Teşekkür ederim, sadece yorgunum. İstanbul'dan buraya kadar araba sürdüm."
"Belli oluyor, gözlerin uyku diye bağırıyor resmen." Gülümsedi. "Alışverişe birlikte devam etmek ister misin?"
"Olur, tabi ki." Reyonları tavaf edip alacağımız her şeyi aldık ve dışarı çıktık. "Gel seni de bırakayım."
Gülümsedi. "Zaten çok yorgunsun, ben yürüyerek dönerim."
"Evlerimiz çok yakın, bırakırım atla hadi."
"Peki." Arabaya bindik ve bana döndü. "İyisin değil mi? Yani gerçekten..."
"Sanırım iyileşme aşamasında çok yol kat ettim. Melinda'da iyi, artık gülümseyebiliyor."
"Çok sevindim, seni yeniden gördüğüme de tabi... Yokluğun hissediliyordu. Koca bir sene yoktun. Seni çok merak ettim."
"Biliyorum, aslında ben de seni merak ettim ama biliyorsun. Aa," dedim bir anda Ulaç'ın evinin yan tarafına bakarken. "Yeni biri mi taşındı."
"Evet, koca bir sene iletişim kuramadığımız için söyleyemedim. Birisi yanımdaki boş arsayı alıp ev inşa etti."
"Birisi mi? Aile değiller mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE BENİMSİN (+18)
Teen FictionFarklı karakteri ve takıntılı ruh haliyle ondan kim kaçabilir? Gözüne, tam dişine göre birini kestirdi, alana kadar da durmayacak.