Savaş ile birlikte koşar adım aşağı indik. Beni arkasına alarak koşmaya devam ettik. Sahra ve Bulut birbirine sarılmışlardı ama onları bu kadar korkutan şey neydi ki ?
Savaş: Ne oluyor burda, ne bu bağırış, çağrış ?
Sahra: S-S-Savaş b-b-biz k-k-kedi gördük.
Savaş: Gerçekten bu muydu Sahra ?
Sahra: B-b-biliyorsun fobimi.
Savaş: Off, tamam Sahra. Bulut sende mi ?
Bulut: Abi ne yapayım ? Çocukluğumdan beri korkuyorum, biliyorsun.
Savaş: Tamam Bulut. Biliyorum, tamam.
Onlar, bu konuşmaları yaparken ben de kıkırdıyordum. Ben ve Savaş ise yavaş yavaş evin içinde kediciği aramaya başladık.
5 dk. Sonra ~
Kediyi buldum ve kucağıma aldım. Çok tatlıydı; turuncu tüyleri, koyu gri şeklinde gözleri vardı. Kucağımda severken iki el uzandı ve onu benden aldı. Sahra ve Bulut korktuğuna göre Savaş'tan başkası değildi. Birden kucağıma o uzanınca biraz şaşırdım ve konuştu.
Savaş: Biraz da beni sev.
İlk başta biraz terddütte kalsam da sonradan ellerimi saçlarından geçirdim. O kadar narin davrandımki sanki canı acıyacakmış gibi, camdan bir parçada dokununca kırılacakmış gibi... Saçlarını okşadığımda gülümsüyordum, gülümsüyorduk...
Bana tatlı tatlı bakıyordu. Biz şimdi flört mü ediyorduk ? Kedi de bana masum masum bakmıştı. Artık bu suratlara dayanamadım ve konuştum.
Gece: Savaş, kalk hadi.
Hafifçe olduğu yerden doğrulup konuştu.
Savaş: Nereye ?
Gece: Tabiki kediyi barınağa bırakmaya.
Savaş: Bu harika bir fikir ama daha iyi bir fikrim var.
Gece: Ne ?
Savaş: Bu kediyi alalım ve sahiplenelim ama önce Sahra'nın fobisini ortadan kaldırmalıyız.
Gece: Tamam, olur. Bu daha da harika bir fikir. Fobi işini ben hallederim.
Savaş: Anlaştık o zaman, Gece Hanım.
Gece: Anlaştık, Savaş Bey.
İkimizde birbirimize ima yapmıştık. Yavaş yavaş yanlarına gittik. Kediyi kucağıma aldım ve Bulut'a yaklaşarak konuştum.
Gece: Bulut, bak sakın bağırma. Eğer korkarsa beni tırmalayabilir. Seni ve Sahra'yıda. Tamam mı ?
Kafasını onaylar anlamda sallayınca gittikçe ona yaklaşıyordum. Bulut'un gözlerini kapattım. Kediyi kucağına bıraktım. İlk önce irkildi ve sonra da titredi.
Elini yavaşça kedinin üzerine koydum. Gözlerini sakin ve bir o kadar yavaşça açtım.
Kendi içinde bir mutluluk yaşıyordu. Savaş bize bakıyordu. Bulut'un ise gözleri Sahra'yı buldu ve Bulut da konuştu.
Bulut: Sahra, sakin ol.
Sahra titriyordu. Savaş, kediyi Bulut'tan aldı. Bulut, Sahra'ya yaklaştı, ellerini tuttu ve Sahra'nın ellerini kediye değdirdi.
Birkaç kez daha denedikten sonra Sahra kendisi elini değdirdi ve elini çekmedi. Bize dönüp konuştu.
Sahra: Çok yumuşak.
Sahra, eline almak istediğini söyledi ve eline alıp kucağına koydu. Kediyi okşayıp onu sevmeye başladı. Ben ve Savaş, havada iki elle çakıp birbirimize sarıldık. İlk konuşan ben oldum.
Gece: Olley! Kedi bizimle kalıyooor!
Sahra ve Bulut, anlamazca bize döndüler. Bu sefer konuşan Savaş oldu.
Savaş: Bunların hepsini biz planladık.
Sahra ve Bulut hâlâ anlayamadıkları için bize soru yöneltmişlerdi.
Sahra-Bulut: Neyi ?
Savaş: Kediyi barınağa verecektik ama sonra vazgeçtip 'Sahiplenelim' dedik. Sizin korkularınızı yenmenize yardım edip kediyi sahiplenecektik. Planımız harika işledi. Şimdi bu kedi bizim ve bundan sonra burada, anlaştık mı ?
Sahra: Anlaştık.
Hemen Sahra'nın yanına adımladım ve kediyi Sahra'dan alıp konuştum.
Gece: Bu tatlı kediciğe isim bulmamız lâzım.
Savaş bana dönüp konuştu.
Savaş: Bence sen bul.
Sahra ve Bulut da onayladığında ise düşünmeye başladım...
Birkaç dakikanın ardından buldum. Evet, ismini buldum! Onun ismi 'Arya' olucaktı. Arya ismi 'Asil' anlamına geliyordu. Kedinin cinsiyetine baktım ve kız olduğunu anladım. Hemen ismi söyledim.
Gece: Arya, ismi Arya olucak.
Bulut tabii duramayarak konuştu.
Bulut: Peki, iyide 'Arya' ne demek ?
Gece: Asil.
'Asil' dedim, kısa ve öz bir biçimde. Hepimiz beğenmiştik bu ismi. Arya'nın tüylerini okşadım.
Savaş: Arya, gel kızım!
Savaş'ın konuşmasıyla Arya yanına gitti. Arya, ismini öğrenmişti bile. Off hayır, olamaz! Ebru'dan sonra Arya mı ? Bu söylediğim cümle gerçekten çok komikti. Hemen Savaş'ın yanına oturup bende Arya'yı sevmeye başladım...
İki tane sıcak çikolata dolu kupa tam önümüzde durdu. Kafamızı kaldırdığımızda Sahra, bize bakıyordu. Tebessümle alıp içtik. Arya, Savaş'ın kucağından inip Bulut'un kucağına oturdu. Bu halleri çok tatlıydı. Sahra, kendi telefonundan onların fotoğraflarını çekiyordu. Ben ve Savaş da sıcak çikolatalarımızı içerken Bulut ile Arya'ya gülüyorduk. Sahra, bizim gizlice fotoğrafımızı çekip 'Mavi Dolunay' grubuna yani arkadaş grubumuza atmıştı.
Mesaj gelince ben ve Savaş baktık ve şok olduk. Çünkü: Fotoğraflarda arkadaştan çok sevgili gibiydik. Bora anında aktif olup mesaj atmıştı.
Mavi Dolunay
Bora: Vay be Kardeşim, biliyorduk. Biz dedik, zaten belliydi.
Savaş: Bora yanlış anladın. Biz sevgili değiliz. Fesat düşünme.
Bora: Ne! Ama siz sevgili gibi duruyordunuz.
Gece: Ama öyle değiliz.
Sahra: Sonuçta, bu olmayacağınız anlamına gelmez.
Gece: SAHRA BENİ AYAĞA KALDIRMA!!!
Sahra: Ooo, üç ünlem ama beni korkutmaz. Hem ayağa kalkma zaten, Savaş'ı koltukta yalnız bırakma.
Gece: Ben gidiyorum. Deniz ile konuşucam. Hıh
Savaş: Deniz mi ?
Savaş, sinirle dışından da tekrar etmişti cümleyi. Ses tonu çok sinirliydi.
Gece: Evet, bye bye
'Evet, bye bye' yazdım ve onun yaptığı gibi seslice söyledim. Neden olduğunu bilmediğim bir şekilde beni kıskanıyordu ve 'nedendir ?' gerçekten bilmiyorum ama bu benim hoşuma gitmişti.
Eminim bugün geldiğin yeni evini sevmişsindir; tatlı misafir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Savaş'ı
Novela JuvenilAşka inanmayıp birbirlerinden ilk gün nefret edip ikinci gün aşık olup zorluklarla mücadele eden iki aşığın hikayesi... +++++++++++++++++++++++++++++++ ... Savaş kravatını yapmaya çalışıyordu. Pek becerememişti. Karşısına geçip kravatını açtım...