"ağrı kesicin var mı?"
başını kaldırıp dibine girmiş olan maskeli çocuğa baktı; bu yoongi olmalıydı, sınıfları dolaşarak ilaç dilenen tek kişi oydu. her zamanki gibi kapüşonu gözüne kadar kapalıydı, yüzünün tek bir noktası bile görünmüyordu. nane yeşili saç tutamları kapüşonunun kenarlarından firar etmişti. kazağının bol kollarıyla yarısına kadar sakladığı titreyen ellerini sıraya yaslayan çocuğun gözlerini bulmaya çalışırken başını iki yana salladı.
zorlukla adım atıp arka sıradakiyle muhattap olan çocuğa baktı arkasına dönüp. çok zor ayakta duruyordu, dizleri titremekten birbirine çarpıyordu. arada morarmış parmaklarını yumruk yapıyor, sıkıyordu. arkasındakine de aynı soruyu yönelttiğinde ve yine aynı dönütü aldığında bir arkaya geçti.
sorduğu kız bu sefer olumlu bir cevap verince heyecanlandı, kızın çantasından ilacı çıkarmasını beklerken yumruğunu sıkıyordu. en sonunda kız çantasından çıkardığı içinde yaklaşık 10 tablet olan paketi çıkarıp ona uzattığında ellerine hakim olmaya çalıştı, paketi kaptığı gibi oradan uzaklaşmaya yeltendi ama adım atmak onu çok zorluyor gibi görünüyordu.
en sonunda derin bir nefes alıp arka arkaya hızla sıraladığı adımlarıyla sınıfın kapısına yaklaştı. iki kere düşme tehlikesi atlattıktan sonra sınıftan dışarı attı kendini.
çattığı kaşlarını rahat bıraktı, derse ne kadar kaldığını öğrenmek için saate çarptı irislerini. daha vaktin oluğunu görünce tuvalete gitmekte olan çocuğun peşinden koştu.
etraftakilere çarpa çarpa ilerliyordu, birkaç kişiden küfür yemişti ama dönüp bakmıyordu bile kime çarptığına. tuvalete ulaştığında kapıyı açmaya çalıştı ama beceremiyordu. avuçları terden sırılsıklamdı, kayıyordu. kapı kolunu tutmaya gücü de yoktu zaten.
ona yaklaştı. önce elini görüş açısına sokup yoongi'nin ellerini kapıdan çekmesini bekledi. çektiğinde kapıyı açıp itti geçebileceği şekilde. çocuk çok hızlı ve kesik nefesler alıyordu. kapıyı açanın kim olduğuna bile dönüp bakmadı, kendini önce içeriye, daha sonra tuvalet kabinine atıp kapıyı kapattı.
o da içeriye geçti, yoongi'nin girdiği kabinin karşısına geçip kollarını bağladı, ayağını kaldırıp duvara yaslanıp başını eğdi, beklemeye başladı. çok geçmeden içeriden öğürme sesleri gelmeye başladı.
yoongi her ayın son haftası okuldakilerden ilaç ister, bulana kadar herkese sorardı. hakkında dedikodular çıkmıştı. hemafrodit olduğunu, her ay adet görüyor olduğunu düşünüyorlardı. ki bu mantıksız değildi. her ay ağrı kesici aramasının sebebi başka ne olabilirdi? tek sorun, bu kimseyi ilgilendirmezdi. birkaç kez bu söylenenler yüzünden homofobikler tarafından sıkıştırılmış, taciz edilmiş, tehdit edilmiş ve hatta dövülmüştü. yine de hala o ilaçları neden istediğini söylememişti kimseye. istediğinde bir ya da iki tane de istemiyordu, en az beş tane alıyordu. içinde kötü bir his vardı.
düşünürken zilin çaldığını duydu. kendini duvardan uzaklaştırdı, kapıyı tıklatıp içeriye seslendi.
"yoongi? derse girecek misin? "
içeriden ne bir ses geldi ne de bir kıpırdanma. az önce gelen öğürme sesleri de kesilmişti. kapıyı açtı, kilitlenmemişti. yerde yatan çocuğu gördü içeriye girdiğinde. yüzü bembeyazdı. gözleri kapalıydı.
ᰔᩚ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bahar gözlerindeki yağmurlar, yoonjin.
Fanfic[beni kendinden kurtar by perdenin ardındakiler] yoongi'nin tüm bunlardan kurtulmak için haplara ve jiletlere ihtiyacı vardı. !trigger warning √