on bir

140 20 4
                                    

yaklaşık iki saattir seokjin'in göğsünde ağlıyordu. bağırırcasına ağlayan çocuğu duyan jeongguk da sessizce odaya gelmiş, yatağa paralel olan masaya oturmuştu. sorusuna cevap alamasa da anlamıştı büyük olan. nane saçlının akan her gözyaşında o adamdan daha çok nefret etti. parçalama, öldürme hayalleri kurdu, yoongi'ye yaşattıklarını yaşatma hayalleri.

bağırmaya bile hakkı yokken vurduğu yetmezmiş gibi bıçakla işkence ettikten sonra bir de bunu nasıl yapabilmişti? yoongi ne hata yapmış olabilirdi bunları hak edecek? nasıl kaldıracaktı güçsüz bedeni bunları? kalbi nasıl kaldıracaktı?

akmasın diye kendini parçaladığı gözyaşlarını bıraktı pes ederek. yanakları ıslandı sonunda. küçüğünün canının yanmasına dayanamıyordu.

ağrısı vardır da canını yakarım diye dokunmaya kıyamıyordu o. öz babası nasıl bunu yapabilmişti?

seokjin'in ağladığını gördüğünde çok şaşırdı jeongguk. daha önce onun ağladığını görmemişti. gözü bile dolmazdı. ne olursa olsun.

belki de dolmuştu da onlardan saklamıştı.

seokjin çok sert yetiştirilmişti. ailesi iyi insanlardı, ona hiç kötü davranmamışlardı ve ellerinden gelenin en iyisini yapmışlardı oğulları için fakat çok sert eğitmişlerdi. öğretilenlerin dışına çıkmadığı sürece çok mutlu bir çocukluk geçirmişti.

ağlamamak öğretilmişti ona. insanların arasında ağlanırsa güçsüz olduğunu düşünürlerdi. ağlamak birini güçsüz yapmazdı ama insanların ne düşünecekleri tahmin edilemezdi. insanları hep kötülemişlerdi, sanki hepsi aynıymış gibi. her zaman hedef güçlü biri olmaktı. hem duygusal, hem de fiziksel olarak. ağlanmaz, üzülünmez, kolay sinirlenilmez, birilerine sevgi gösterilmezdi. içki, sigara gibi alışkanlıklar kesinlikle yasaktı çünkü bunlar çoğunlukla üzgünken kullanılırdı ve güçlü biri üzülemezdi.

seokjin bir yere kadar bu şekilde yaşamıştı. ta ki 17 olup liseye geçerek özgürlüğü artmaya başlayıp arkadaş ortamları oluşmaya başladığında bir şeylerin farkına varana kadar. daha sonrasında 18 olduğunda ailesiyle tamamen ters düşüp evden ayrılmıştı zaten. bir yıl boyunca ailesiyle görüşmemiş, eski yaşadığı şehirde arkadaşı olan jeonggukla birlikte bir eve çıkmıştı. hayatındaki her şeyin aniden değişmesinin stresiyle iki sene boyunca okula gitmemiş, sınıf tekrarı yapmıştı. bu yüzden lise sonda herkes 18-19'ken o 21'ine girecekti. jeongguk onun çöktüğünü gördüğünde ailesiyle konuşmasını sağlamış, aralarındaki buzu eritmişlerdi, şimdi çoğu tatilde ailesinin yanına gidiyordu.

saçmalığın dik alası olan daha onlarca katı kural seokjinde travma etkisi yaratmıştı. diğerlerini aşabilmiş olsa da ağlayamamak, sevdiğin bir şeylerin olamaması, mutluluğunu gösterememek gibi konuların etkisi hala üzerindeydi.

jeongguk'un yanında ilk ağlayışıydı. o gün öyle kötü şeyler üst üste gelmişti ki, kendini bırakması çok doğaldı aslında.

saat gece 4'e geliyordu. jeongguk en sonunda dayanamayıp oturduğu masaya başını yaslamış, uyuyakalmıştı. dakikalar sonra yoongi'nin hıçkırıkları dışında bir ses duyuldu odada.

"özür dilerim."

"hm?"

konuşmaya mecali yoktu küçüğün.

"en başından göndermemeliydim seni."

"bilemezdin."

kesilen nefesinin izin verdiği kadar konuştu çocuk. çoğu dökülmüş naneleri gözlerine değiyor, gözlerini açmasına engel oluyordu.

çocuğun süt beyazı tenine değdirdi büyük olan parmaklarını. gözlerine batan saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırdı, eğilip alnını öptü.

yıldız dolu gözlere değdi büyüğün telaşlı bakışları. yumuşadı. uzunca takılı kaldı orada. yağmur yağmıştı o bahar gözlere. fırtınalar kopmuştu. yaz gelsin de bir daha ıslanmasın istedi. içinde kayboldu o huzur dolu bakışların.

kendine gelmeyi denedi. arkadaşına çevirdi başını. yutkundu. düşüncelerini toparlamaya çalıştı ama düşünemiyordu bile.

yüzüne hüzünle bakan küçüğüne döndü tekrar. yanıp bittiği güzel yüze baktı, her noktasını ezberlemek istercesine gezindi kahveleri yüzünde. ölmek istemesine sebep olan saatlerdir durmak bilmeyen inci tanelerine baktı, sildi onları.

doğru ya, bu çocuk bir inci tanesi gibiydi.

değerli, eşsiz, güzel, özel.

onun inci tanesi.

ᰔᩚ

bahar gözlerindeki yağmurlar, yoonjin. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin