4

6.9K 497 64
                                    

Gözlerimi araladığımda ilk önce etrafa bakınmış, daha sonra kaşınan gözümü yumruk yaptığım elimle ovalamıştım bir süre. Başımın yastığın üzerinde olmadığını fark etmem uzun sürmüştü, gözlerim yanımda yatan bedene döndüğünde şaşkınca bakınmıştım.

Kalp ritmimi ölçen saatim birden sesli bir şekilde ötmeye başladığında telaşla çırpınmış, kolları arasından çıkmaya çalışmıştım.

Çırpınmalarım sonucu ondan bir homurdanma kazandığımda gevşeyen kollarından çıkacaktım ki daha da sıkılaştırmış, göğüsüne yeniden uzanmamı sağlamıştı.

Bip, bip, bip.

Yüzümü buruşturarak saatimi susturmaya çalışsam da yakalanmıştım, Jungkook ile gözlerimiz buluştuğunda kaşlarımı çatarak ittirmeye çalıştım kollarını. "Bıraksana ya, ne yapıştın bana ahtapot gibi."

"Tüm gece bana yapışan sendin oysa."

"Ben-"

Sözümü bitiremeden açılan kapıya dönmüştük ikimiz de, canım hyungum ya.

Elinde bulunan kaşık ile bize doğru ilerlediğinde Jungkook gözlerini büyüterek kaçmaya çalışmıştı yatakta. "Ulan ırz düşmanı Jeon, kaçma. Kaçma gel buraya!"

İkisi odada kovalamaca oynamaya başladığında kıkırdadım, sinirli olmamı şu anlık bir kenara bırakabilirdim. "Ben seni koltukta yatırmadım mı lan? Demedim mi orada uyuyacaksın diye? Ne ara gelip girdin kardeşimin koynuna hayırsız herif!"

Gülüşüm büyürken Jungkook elindeki yastığı abime atmış, gülerek saçına yapışmıştı. Abimin çığlığı odada yankılanırken elindeki kaşıkla Jeon'un kafasına vuruyordu. "Bırak saçımı piç!"

"Önce sen kaşığı indir!"

"Öldüreceğim seni."

"Ben de seni öldürürüm lan!"

Yalandan bir öksürük bıraktığımda ikisi ayrılarak bana dönmüştü, gözlerimi devirdim hızlıca ama uzun sürmemişti bu yüz ifadem. Abim üzerime atlayarak yanaklarıma sulu öpücükler bırakmış, daha sonra sarılarak kötü bakışlarını Jeon'a göndermişti. "Irz düşmanı resmen, barındırmayacağım seni evimde."

"Okula geç kalacağız, kalkın giyinin kahvaltılık bir şeyler hazırladım." Konuşması bittiğinde saçlarım arasına bir öpücük bırakmış, daha sonra kıyafetlerini yerden alan Jungkook'a doğru ilerleyerek tişörtünden dışarıya sürüklemeye başlamıştı. "Burada giyinme, git benim odama." kıkırdadım.

Kahvaltıya indiğimizde, önüme koyulan sandiviçi bir güzel yemiştim. Meyve suyumu da hızlıca içmiş, ceketimi ve çantamı alarak ayaklanmıştım. Henüz yanımda uyuma mevzusunu konuşacak kadar Jungkook ile baş başa kalmamıştık ama sabredecektim.

"Nereye?" Mırıldandığında umursamadım.

"Nereye bebeğim?" Bu defa konuşan abim olduğundan gülümsemiş, çantamı sırtıma takarak ona dönmüştüm. "Okula, başka nereye olacak hyung?"

"Beraber gideceğiz, dün iyi değildin aklım kalır." oflayarak ayakkabımı giyinmek adına kapıya ilerledim, bazen çok fazla korumacı olabiliyordu.

Onlardan önce kalkmama rağmen ikisi de dışarı çıkmış beni bekliyordu, bunun sorumlusu ise tamamen ayağıma zor geçirdiğim bağcıklı converselerimdi.

Abim ve Jeon ise ön koltuk kavgası yapmakla meşguldü, ikisi tartışırken dışarı çıktığımda Jungkook zorla abimi arka koltuğa tıkmış, kapıları kilitleyerek çıkmasına engel olmuştu.

Gülmemek için kendimi sıkıyordum resmen, kızgın olsam da bazen fazla komik olabiliyorlardı.

Ön kapının kapısını açarak öne oturmam adına işaret ettiğinde sorgulamadım, sabah sabah bununla uğraşacak bir enerjiye sahip değildim. Arabaya binerek kapıyı kapatmasını, yan koltuğa yerleşerek abimin küfürlerine karşılık vermesini izlemiştim.

Yol boyunca birbirleriyle atışan ikiliyle sonunda okula vardığımızda derin bir nefes aldım, gerçekten bunalmıştım. "Hyung, bize biraz müsade eder misin?"

Abim bana dönerek gülümsemiş, yanağıma öpücük bıraktıktan sonra Jungkook'a kötü kötü bakarak inmişti arabadan, kantinde olacağını söylemeyi de ihmal etmemişti ayrıca, klasik bir günleriydi.

Abim indiğinde yana döndüm. "Taemin'den özür dile."

"Anlamadım?"

"Ne var bunda anlaşılmayacak ki? Ondan özür dilemeni istiyorum. Çocuk hiçbir şey yapmadı."

"Gelmiş bana iki günlük sevgilini mi koruyorsun amına koyayım?"

Sevgili mi?

"Bana küfür etme!"

"Sana küfür etmedim Jimin! Ona ettim."

"Ona da küfür edemezsin."

"Onu öldürmemem için bir sebep sun bana."

"Çünkü ben öyle istiyorum, ona dokunmayacaksın." Arabadan inmek adına hamle yaptığımda, bileğimi tutarak engelleyen elin sahibine döndüm yeniden. "Böyle davranma, onunla olman için bir sebep yok. Sana sadece bir ab-"

"Sus." Kolunu ittirdim. "Onunla olmamam için de bir sebep yok Jeon." Arabadan inerken kurduğum cümlenin ardından kapıyı sertçe kapamış, dolan gözlerimle okula doğru adımlamıştım.

Asla akıllanmayacaktı.

Hem o, hem de saatimin şu anda deli gibi ötmesine neden olan kalbim.

İkisi de asla akıllanmayacaktı.

fuego, jjk&pjmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin