16

4.3K 387 94
                                    

Tatilin iyi geçmesi konusunda büyük planlarım vardı, bence hepimizin vardı ama şu an herkes somurtarak otobüste oturmuş, eve gitmek adına otobüsün hareket etmesini bekliyorduk.

Şaka yapmıyordum, abim ciddi anlamda fena tavır almıştı ve haklıydı da. Jeon abarttı konusunda diretiyordu fakat her zamanki Jungkooktu işte, bir şeylerin ciddiyetini kavradığında her şey geç olurdu. "Dert edinme artık, Taehyung bizi yargılayacak biri değil."

Kurduğu cümleden sonra bakışlarım arkada Hoseok hyung ile oturan abime kaydığında iç çektim, bir gündür yüzümüze baktığı yoktu. Nasıl ciddiye almamamı bekliyordu anlamıyordum. Dün Jeon ile birlikte son olarak havuza girmek istediğimizi söylemiş, gece otelin havuzuna inmiştik. Abim ilk gelmeyeceğini söylediğinden rahattık ama daha sonra gelmiş, bizi ise tam olarak öpüşürken basmıştı.

Aslında bir anlık olduğunu söyleyip durumu kurtarabilirdik fakat Jeon her zamanki gibi söyleyecek kadar önemli görmediğini söylemiş, beni susturmuştu. Evet tam olarak ilişkimizi önemli görmediğini söylemişti, şimdi ise sadece abimle aramda sorun olduğunu düşünüyordu. Yol boyunca tüm sorularını es geçmiş, biraz olsun bir sorun olduğunu belli etmiştim. Anlamaması aptallık olurdu, ama anlamasa da şaşırmazdım. O her zaman aptallığa vuran biriydi.

"Okulda görüşürüz!" Hoseok hyung, hepimize el sallayarak Jin hyunglarla ilerlediğinde gülümsedim, otobüs bir tık midemi bozmuştu. Eve gidip dinlenmek istiyordum fakat halletmemiz gereken bir mesele vardı. Abim çantasıyla beraber hızla arabaya ilerlerken somurttum, nasıl halledeceğimi bilmiyordum.

"Durup da iki dakika dinlemeye ne dersin? Sürekli çocukluk ediyorsun." Jeon benden önce davranarak konuştuğunda kaşlarımı çattım, suçluyduk ve böyle davranması bana göre yanlıştı.

"Çocukluk eden ben miyim? Ne zaman söylemeyi planlıyordunuz? Gelirken Yoongi hyung bile yeni mi öğreniyorsun iması yaptı, neyim ben?" Dişlerimi gerginlik yüzünden dudaklarıma geçirmeye başladığımda susmayı tercih etmiştim. Şu anda konuşsam bile abimin sinirinin yatışmayacağına emindim. "Taehyung bir şey kesin olmadığı için kesin konuşmak istemedim." Bakışlarım anında Jungkook'a dönerken kaşlarım mümkünmüş gibi daha da çatılmıştı, yine bir yerden toparlayacağım derken bir yerden kırıyordu. "Öpüşüyorsunuz ve bu kesin olmuyor mu? Güldürme beni."

"En azından sorunları hallettiğimizi biliyorsun işte!"

"Bu bana dürüst bir şekilde anlatmayacağınız fikrini mi uyandırdı sana?"

"Abartıyorsun."

"Baksana, biz bence anlaşamıyoruz artık. En iyisi uzak kalmak."

"Öyle mi?"

"Öyle!"

"Yeter." İkisinin de bakışı bana döndüğünde dolu gözlerimi üzerlerinde gezdirdim, gerçekten hiçbir çözüm yolu bulacak gibi değillerdi. "Sürekli birbirinizi tersleyerek bir şeyleri halledemezsiniz. Abi sana söyleyemedim çünkü tatil fikri araya girmişti, ben de doğru zamanı beklemek istedim. En azından ben böyle düşünüyorum, kesin olmadığını düşündüğümden değil."

Son cümlemi söylerken bakışlarım Jungkook'a döndüğünde, sinirimin neyden kaynaklı olduğunu anlamış gibiydi. Suratındaki gerginlik azalırken derince nefes almış, arabayı göstererek binmemizi söylemişti. İkiletmedik hiçbirimiz, zaten yolun ortasında bunu konuşmak bile mantıklı gelmiyordu. Ayrıca bu bir konuşma bile değildi, bıraksam kavga edeceklerdi.

Üçümüz arasında en sessiz geçen yolculuklardan birini tamamladığımızda abim arabadan inerek kapıyı çarpmış, eve adımlamıştı. Biz ise sessizce peşinden girmiştik eve, kapıyı kapattığımda ikisi de salon koltuklarına karşılıklı oturmuş, birbirlerini izliyorlardı. "Sözde en yakın arkadaşınım ama her şeyi sonradan öğreniyorum."

"Alakası yok Tae, sadece Jimin hazır hissettiğinde söylemek istedim."

"Hep aynı bahane, iki hafta önce okul için erken çıkacağını söyledin ve beni bırakıp gittin." Salon kapısında belirdiğimde ikisinin de bakışları üzerimde gezerken merakla izledim Jungkook'u, hangi günden bahsediyorlardı emin değildim. "Bu şimdi konuşabileceğimiz bir konu mu sence?"

"Anlamadım?" Söze atılarak abimin arkasında dikildiğimde bir şeyler olduğunu anlamıştım, saf değildim. "Hangi günden bahsediyorsunuz?"

"Bizde kalıp ertesi sabah okula erken gittiği gün, benimle geldiğini söyledim çünkü öyle söylememi istedi! Çünkü biriyle buluşması gerekiyordu." Abim sorumu cevaplayarak içimdeki kuşkunun büyümesine neden olduğunda yutkundum. Seviştiğimiz günün sabahından bahsediyordu, okula erken geldiğini söylemişti. Neden yalan konuşmaya gerek duymuştu? Kesinlikle bir sorun vardı. "Sana bu konunun sırası olmadığını söyledim."

"Ne saklıyorsun?" Yine abimden önce davranarak soru yönelttiğimde sinirle ellerini saçlarına geçirmiş, ayaklanarak ceketini giyinmişti. Şaşkınca izledim bu hareketlerini, resmen kaçıyordu. Kapıya doğru adımladığı esnada kolundan tutarak onu durdurdum. "Ne oluyor? Neden söylemiyorsun nerede olduğunu? Benden mi gizleyeceksin?"

"Jimin, senin güvensizliğinle uğraşacak zamanım var mı sanıyorsun?" Şaşkınlığım artarken sinirle güldüm, tamamen çarptırıyordu. "Güvenle ilgili bir şey söylemedim sana, cevap istedim sadece."

"Vereceğim bir cevabım yok, yakında öğreneceksin zaten."

"Güvene vuruyorsun çünkü yaptığın şeyin onda güvensizlik oluşturacağını biliyorsun." Abim, ayağa kalkarak kurduğu cümlenin ardından yüzüne yumruk yediğinde korkuyla girdim aralarına. Fayda edeceğinden değil, engellemek istemiştim fakat olmadı. O da Jungkook'a vurarak küfür savurduğunda dolan gözlerimle ikisini ayırmak adına mücadele ediyordum. "Kesin şunu! Durun artık!"

"En yakın arkadaşım ol ya da olma, kardeşimi kullanmana izin verecek değilim."

"Onu kullanmıyorum Taehyung! Boş şeyler söyleyip kafasını karıştırma!"

"Onunla uyuduğun günün sabahında bir kızla buluşan sen söylüyorsun bunu!"

Havaya kalkan bir yumruk daha.

Yanağıma düşen yaşlarla onlardan geriye gitmiş, hızla ötmeye başlayan kalp saatimi susturmaya çalışmıştım. Gözlerim kararırken gördüğüm tek şey Jungkook'un ve abimin birbirini iterek endişeyle bana doğru koşmasıydı.

fuego, jjk&pjmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin