BÖLÜM 1 ∆ o kim?

192 13 0
                                    

Elimden geldiğince iyi yazmaya calisiyorum iyi kotu yorumlarinizi ve eleştirilerinizi bekliyorum.
Medyada Atlas.
----------------------------
Siyah yüzücü atletimi üzerime geçirip gömlegimi giyecekken gözüm masamın altındaki siyah sırt çantama takıldı, yerden alıp ders programına uygun kitapları ve okuma kitabımı koyup yatağın üzerine attığımda balkonuma doğru yaklaşan atlası gördüm.
Tüm yakışıklılığı ile her zaman dikkat çekmiştir. Uzun boyu, kaslı vücudu ve göz doldurur yüz hatlarıyla yaklaşırken balkonumdan içeri çantasını attı.
Onu seyrederken bana göz kırpıp balkonuma atlamak için iki adım geri çekilip hızını ayarlayarak sol kolundan destek alıp sessizce içeri atladı.
Bambu sandalyeme kurulurken bende balkona çıkıp karşısındaki diğer bambu sandalyeme oturdum rahat bir şekilde .
Kafamı geriye doğru yaslayıp gözlerimi kapattığımda bakışlarını üstümde hissedebiliyordum.
Her zamanki gibi ilk sessizliği o bozarak "bu sandalyeleri seviyorum." dedi ayaklarını kaldırıp balkonun demirlerine dayarken. "Evet. Bende." dedim kafamı hafifçe kaldırıp tek gözüm açık ona baktığımda oda kafasını geriye doğru atmış, sola doğru yatırmış vaziyette bana bakıp gülümsüyordu. Bende onun güzel yüzünün keyfini çıkartarak ona baktım.
Yanları üç numaraya vurulmuş üstü oldukça uzun sarı saçları, ince burnu, hafif kalın dudakları, kehribarın en güzel açık tonu olan gözleri ve buğday teniyle karşımdaydı. Ha birde giymeyi saçma bulduğu okul üniformasıyla.
"Ne oldu?" dedim sesimdeki merakı gizlemeye gerek duymadan. Karşımdaki çocukluk arkadaşımı çok iyi tanıyordum ve parmak hareketlerinden ne kadar heyecanlı olduğunu belli ediyordu. "Sanırım motor alıcam." dedi yüzündeki gülümseme dahada artarken. "Vay canına sonunda baban izin verdi demek" dedim oturduğum yerde dikleşerek oda benim gibi doğrularak "kolay olmadı." dedi. Kolay olmayacağını tahmin etmem zor olmamıştı.
Biraz derslerden ve hafta sonu ne yapıcağımızla ilgili konuştuk ve okul saatine yarım saat kala ayağa kalkıp odaya girerken atlas da peşimden odama daldı ve çalışma masamın önündeki sandalyeye oturdu. Yatağımın üzerindeki gömleğimi alıp üzerime geçirdim düğmeleri iliklerken atlas, "biraz daha oyalanırsan geç kalıcaz." diye söylendi , masamın üzerindeki arabanın anahtarını ve sırt çantamıda alıp hızlıca balkonumdan aşağıya atladı. "Kendi çantanı bilerek mi bırakıyosun." diye homurdanıp onun çantasını alıp aynı şekilde balkondan atladım.
Kapıyı kullanmaya gerek duymuyorduk çoğu zaman, çünkü otopark tarfına baktığı için balkonum, daha kestirme oluryor 15 metre falan var otopark ve bina arasında. Giriş katta oturmanın yararları.

Ben yavaş adımlarla ilerlerken atlas da arabanın kapısını açmış çantamı arka koltuğa atarken bende sağ tarafına oturup çantasını arkaya attım. Kırmızı nissan juke 'umu çalıştırırken atlas a baktım ona bu yetkileri ben veriyordum  onun ve Afra nın benim olana dokunması beni hiç bir zaman rahatsız etmedi. Yani bu kadar rahat davranmaları hoşuma gitmiyor değildi, birbirimize daha bir ait hissettiriyordu .
Hiçbir zaman bilemeyeceğim aile sıcaklığını yaşatmaya çalışıyorlardı belki de.
Atlas arabayı çalıştırıp büyük otoparkın çıkışına geldiğinde bana ufak bir bakış atıp "Afra alıcakmıyız?" diye sordu. Radyoyu kurcalayıp kendime uygun müzik ararken "hayır. Mesaj attı akşam midesini üşütmüş." dedim. "Çıkışta gider bakarız." diyince olumlu anlamda kafamı salladım.

Kaybolan SADAKAT (SUİKAST )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin