Leyla panikledi. Parola mı?
"Bana parola söylemediler ki?" diye geçirdi içinden. Şimdi ne yapacaktı? Bu öfkeli adam onu vuracak mıydı? Havadaki ellerini indirmeye cesaret edemeden sesi titreyerek konuştu.
--"B..Bana parola söylemediniz.." Çenesi kasılmıştı korkudan. Mehmet gölgelerin içinden bir adım çıkıp kızın beyaza kesen yüzüne dikkatle baktı gözlerini kısarak.
--"Sen dün bulduğumuz kızsın, değil mi? Neden geldin?" Leyla hatırlamasına sevindi ama ellerini indiremedi.
--"Evet, benim. Bana parola söylememiştiniz. Dayımlara gittim." deyip durdu. Tüm geceyi ölülerle dolu bir evde geçirmesine rağmen şimdi öldüklerini ilk defa birine sesli söylemesi gerekiyordu ve boğazı düğümlenmişti. Güçlükle yutkunup:
--"Ölmüşler." diyerek bildirdi durumu. Kelimeyi söylerken sesi çatallanmıştı.
Mehmet'in ifadesi yumuşadı. Silahını indirip arkasındakilere de eliyle aynını yapmalarını işaret etti.
--"Başın sağ olsun." Salih Bey merhametle kıza doğru bir-iki adım attı.
--"Ellerini indirebilirsin kızım. İyi misin? Yaralıydın."
Leyla tereddütle Mehmet'e bir bakış atıp yavaşça ellerini indirdi.
--"İyiyim." dedi korkuyla. Genç kız buraya gelirken yalnız kalmamak istemişti ama şimdi içini korku sarmıştı.
Bu adamlar kimdi? Nasıl toplama kamplarında değil de özgürce dışarıdaydılar? Asker kaçağı olabilir miydiler? Direnişçi miydiler yoksa kaostan beslenen akbabalar mıydılar?
Salih Bey sanki kızın endişesini fark etmiş gibi:
--"Gel eve gidelim. Aç mısın? Hem o yaraya da bir bakmak lazım." dedi şefkatle. Leyla biraz daha sakinleşti ama yine de onlarla gitmesi gerekir mi emin olamıyordu. Dahası buraya kadar gelmişken gitmek istese izin verecekler miydi?
Tek bildiği diğer alternatifin tümüyle yalnız kalması olduğuydu. Uzun bir sessizliğin sonunda hislerine güvenmeyi seçti. Kötü insanlar olsaydılar en başta gitmesine izin vermezdiler hem, değil mi?
Ani bir hareket yapmamaya çalışarak arabasını gösterdi.
--"Arabada..Eşyalarım var. Onları alabilir miyim? Benzini de var arabanın.." Titrek sesi sinirini bozuyordu ama engelleyemiyordu. Yaşlı adam güven veren bir tebessümle:
--"Tamam kızım, alalım eşyalarını." derken Mehmet araya girdi.
--"Salih Abi emin misin? Böyle sorgusuz sualsiz alıp eve mi götüreceksin bu kızı?" Bir anda herkes gerilmişti. "Başlarında o olmalı." diye düşündü Leyla. Gerçekten bir komutana benziyordu. Ama sorgu suali anlamamıştı kız. Neden sorgulanacaktı ki? Ona ne sorabilirdiler?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaş Yarası
Ficción General"Savaş kötüydü. İnsan için olduğu kadar insanlık için de kötüydü. Bizim içinse parçalayan, savuran ve çürütendi." Leyla... Savaşın belki de en çok ezip, kırdığı.. Hayatı ve ailesi elinden alınan.. En çok umutlanıp, en çok dağılandı.. Arada kalan...