Savaş Yaraları

5 0 0
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Önceden...


"Evet, sayın seyirciler, Bir son dakika gelişmesiyle devam ediyoruz. Amerika Birleşik Devletleri resmen Türkiye Cumhuriyeti'ne savaş açtığını kabul etti. 4 günlük sessizliğin ardından açıklama yapan Başkan Foxville: 'Türkiye'nin ve Türk vatandaşlarının teslim olmaktan başka seçeneği yok. Bunu ne kadar çabuk kabul ederlerse o kadar az zarar görürler. Askerlerimiz çok uzun soluklu bir savaşa hazır ve istekli.' dedi. İçişleri Bakanlığı açıklamalar hakkında yazılı bir açıklama yayınladı. Açıklamada Türk Ordusu'nun da savaşa hazır olduğu, her zaman olduğu gibi bağımsızlığımız için kanımızın son damlasına kadar savaşacağımızı vurgulayan İçişleri Bakanlığı, Nato'ya tekrar yardım çağrısında bulundu. Nato ise ABD'ye nota vermek dışında dört günlük sessizliğini koruyor. Hatırlatalım, Nato Genel Sekreterliği sözcüsü Michael Harkness yaptığı açıklamada nota vermek dışında bir yaptırım uygulamamakta kararlı olduklarını, küresel bir savaşı, bir üçüncü dünya savaşını başlatmaya niyetlerinin olmadığını söylemişti..."

Genç kız televizyondan gelen sesle birlikte dışarıdan gelen helikopter gümbürtülerini de dinliyordu. Normalde çocuk gibi hayranlıkla izleyip el salladığı bu uçan araçlar son günlerde o kadar çok geçmişti ki evin üstünden artık korku vermeye başlamıştılar kıza.

Amerika resmen savaş ilan etmişti demek? 4 gündür ne olduğunu, kimin saldırdığını anlayamamıştılar ama artık biliyorlardı.

Karşı koltukta eli çenesinde oturan babasının yüzüne bakıp iç geçirdi Leyla. Adamın gözlerinde daha önce hiç görmediği bir bakış vardı.

Kendisi gibi şaşkın gibi değildi. Sadece son derece endişeli görünüyordu. Dişlerini sıktığını fark edince yerinden kalkıp babasının önünde diz çöktü ve ellerini tuttu sıkıca.

Ona ne söylemesi gerektiğini kestiremiyordu ama yapması gerekenin bu olduğunu hissetmişti. Adamın gözleri kızınınkilerle buluştuğunda kısıldı sorarcasına.

--"Korkuyor musun?" Gülümseme çabasıyla sormuştu soruyu adam. Kız onu bu anlamı çözebilecek kadar iyi tanıyordu. Başını sağa sola salladı.

--"Hayır hayır. Ama anlamıyorum.. Dünya sessiz mi kalacak? En azından.. Ne bileyim.. Çin ya da Rusya bir şey der sanıyordum." dedi sesli düşünür gibi. Okuduğu bütün politik kurgu romanlarda böyle olurdu. Babası acı acı güldü.

--"Kızım biz Türk'üz. Bizim bizden başka dostumuz yoktur. Bak Azerbaycan'a, 50.000 asker gelmiş bile, sağ olsunlar." Kız hepsini biliyordu elbette. Başını eğdi.

--"Haklısın baba." deyip adamın ellerini sıkarak onayladı. "Türk'ün Türk'ten başka dostu yokmuş."

Cesurdu, korkmuyordu ama kafasında çok fazla soru dolanıyordu. İstanbul'a ilk bombalar düştüğünden beri oradaki kuzenlerine ve arkadaşlarına ulaşamamışlardı.

Savaş YarasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin