--"Şimdi biz seni ne yapalım? Anlat kızım. Ajan mısın? Kime çalışıyorsun?"
Leyla elbette kimseye çalışmıyordu ama karşısındaki adamı buna nasıl ikna edebileceğini bilemedi.
Yapılan ithamın ağırlığı da tamamen ayrı bir konuydu. Başka bir yerde ve başka bir zamanda bu soruyu soran kim olursa olsun ona haddini bildirirdi. Ama şimdi eli silahlı bu adamlar onu pek dinleyecek gibi görünmüyorlardı. Yine de çaresizce denedi.
--"Ben Türk'üm. Ajan falan değilim. İnanın bana." Ajan olmadığını nasıl kanıtlayabilirdi ki? Her ajan kimliğini gizlemek için mutlaka yalanlar söyler kostümler değiştirirdi. Gerçekliğini kendisi bile unutan casuslar okumuştu zamanında.
İçi ürperdi. Bu insanları ikna edemezse ona ne olacaktı? Onu öldürürler miydi? Kaderi savaşta ailesini kaybettikten sonra birkaç gün daha yaşayıp hain damgasıyla ölmek miydi? Bunu kabul edemezdi.
Bahattin Bey sıkıntılı bir nefes alıp verdi ve kızın ellerini birbirine bağlayan urgana baktı. Samimi görünen bir hüzünle:
--"İşin kötüsü değilsen bile nasıl kanıtlayabilirsin ki?" deyip düşüncelerini okumuş gibi sordu ellerini açarak. Leyla gitmesinin belki de çözüm olabileceğini düşündü. Hasan'dan uzaklaşmak zor olsa da eğer istedikleri buysa yapardı. Bağlı bileklerini kaldırıp:
--"Gitmemi isterseniz giderim. Ben hain değilim, ajan değilim." diye teklif etti ipleri çözmelerini umarak. Yaşlı adam aniden çatılan kaşlarla ve şüpheyle karışık merakla:
--"Yok, gidemezsin." dedi hızlıca. "Artık esirsin. Bakalım bu işin içinden nasıl çıkacağız. Allah bize yardım etsin." Leyla konuşmaya niyetlendi ama adam devam etti artık ona bakmadan.
--"Murat götür Cem Bey'in kapısı kilitlenen odasına bırak."
Genç kız delikanlı ona doğru bir attığında geriledi. Oğlan bunu fark etmişti ama bahçeden elleri bağlı bir şekilde kaçamayacağının rahatlığıyla acelesizce yanına gelip kolunu tuttu.
--"Ah be abla." diye sitem etti. "Vatanını milletini nasıl satarsın?"
Leyla kolunu sıkıca tutan oğlanı savurup:
--"Ben hain değilim. Yüzüme bak! Ben hain değilim!" dedi her seferinde "hain" kelimesine iğrenir gibi vurgu yaparak.
Delikanlı başını yüksek sesten az da olsa uzaklaşabilmek için geri çekse de başka bir rahatsızlık belirtisi göstermedi. Onun yerine gayet sakin bir ses tonuyla:
--"Bağırmaya devam etme bence. Ağabeyim zaten sinirli, anlamadan dinlemeden sıkar kafana." diyerek akıl verdi. Sıkar mıydı? O manyak adamdan her şey beklenirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaş Yarası
Ficção Geral"Savaş kötüydü. İnsan için olduğu kadar insanlık için de kötüydü. Bizim içinse parçalayan, savuran ve çürütendi." Leyla... Savaşın belki de en çok ezip, kırdığı.. Hayatı ve ailesi elinden alınan.. En çok umutlanıp, en çok dağılandı.. Arada kalan...