Boynumda hissettiğim öpücük ile gülümseyerek döndüm Jongin'e. "Hem bana iş yaptır hemde işimi böl." Diye mırıldandım gülerek.
Bu kez dudaklarının adresi dudaklarım oldu. "Sana ben hazırlarım demiştim değil mi? Hem çalışıyorsun yoruluyorsun. Oturda ben hazırlayayım kahvelerimizi."
Başımı olumsuzca salladım süt tozuna ulaşırken. "Bende bir şeyler yapmak istiyorum. Her akşam yemeği sen hazırlıyorsun zaten."
"Bir de sana mı hazrılattıracağım?" Dedi gülerek. Jongin'in kahvesine bolca süt tozu koyduktan sonra kendi sert kahvemi hazırladım.
Birlikte salona geçtik ve rahat koltuğa oturduk. Saate baktığımda iç çektim. Çok çabuk geçiyordu.
"Saate baksana ya, ne ara bu kadar oldu?" Diye mırıldandım. İç çekti Jongin. "Zaman çok hızlı geçiyor."
Kolunu omuzuma atıp beni kendine çekti. Sıcak göğsüne yaslanırken saçlarımın arasına öpücük verdi.
"Sana bir teklifim var." Diye fısıldadı kulağıma. Hafifçe döndüm ona. "Ne teklifi?" Yaklaştı öptü yanağımı "benimle kalmaya ne dersin?"
Kaşlarım havalandı "seninle kalmaya mı?" Başını olumluca salladı. "Senden bir saniye bile ayrı kalmak istemiyorum. Çalışmanı dahi istemiyorum ama kabul etmeyeceğini biliyorum."
İç çektim. "Senin sırtına büyük bir yük olamam Jongin. Çalışmaya devam edeceğim ama, sende kalabilirim sanırım." Yüzü aydınlandı. "Gerçekten mi?" Başımı olumluca salladım. "Zaten sadece uyumaya gidiyorum evime."
Beline sıkıca sarıldım. "Bu gece bende kal. Birlikte uyuyalım." Başımı olumluca salladım. "Olur, uyuyalım."
Kahvelerimizi içtikten sonra birlikte gittik odasına. Bana ona küçük gelen bir pijama takımını uzattı. Ardından ise tuvalete girdi ve üzerini orada değiştirdi.
Bende hızla değiştirdim üzerimi ve katladığım kıyafetlerimi dolabının boş kısmına yerleştirdim. Çok boş alan vardı. Gerçekten az kıyafeti vardı.
Yatağa uzandığımda gülümseyerek çıktı tuvaletten. Bir kaç saniye baktı yüzüme. "Ne kadar çok yakışıyorsun yatağıma, bir bilsen." Hafifçe kızaran yanaklarımı ellerimle kapattım. "Hadi, gel yanıma."
Yorganı araladı ve yanıma girdi. Birbirimize dönük bir şekilde uzanırken güzel yüzünü inceliyordum. "Kabul ettiğin için teşekkür ederim Kyungsoo."
"Teşekkür edecek bir şey yok sevgilim." Diye mırıldandım ona biraz daha yaklaşırken. Burnumu hafifçe sürttüm burnuna. "Teşekkür edecek bir taraf var ise o benim. Hayatıma girdiğin andan itibaren hayatım tepetaklak oldu. Kötüyü öyle güzel iyileştirdin ki. Sen benim iyi şansımsın Jongin."
Dolan gözlerini gördüğümde iç çektim. Hızla kuruladı gözlerini. "Ben eskiden bu kadar duygusal değildim ya." Dedi şakaya vurarak. Yaklaştım ve sıkıca sarıldım sıcak bedenine.
Omuzuma küçük bir öpücük verirken sıkı sıkıya sarıldı bana. "İyi ki hayatımdasın Soo." Diye mırıldandı. Kolları arasından çıkmadım ve göğsüne sokuldum.
Sıcak göğsünde kokusunu içime çeke çeke kapadım gözlerimi. İlk kez bu kadar huzurla.
Yazarın anlatımından
Jongin gözlerinden akan yaşlar ile derince çekti Kyungsoo'nun kokusunu içine. Onun yanında kendini tutmak her gün her an daha da zorlaşıyordu.
Sadece bir ayları kalmıştı. Jongin yapamıyordu. Onun aklına intihar ile ilgili tek bir şey bile sokamıyordu.
Onu kendisinden çok severken bunu nasıl yapardı?
Sabahın ilk ışıkları Kyungsoo'nun güzel yüzüne vururken Jongin dolu gözleri ile izliyordu saatlerdir sevdiği adamı.
Bir ay boyunca her gece sıkılmadan yapabilirdi bunu. Yüzünü aklına kazımak istercesine incelerken bir an bile sıkılmıyordu.
Saate döndüğünde Kyungsoo'nun alarmının çalmasına bir saat kaldığını gördü. Yavaş ve dikkatli bir şekilde kalktı yataktan.
Onun tarafına geçti ve tüy kadar hafif bir öpücük verdi tatlı yanağına. Ardından ise mutfağa ilerledi.
Kyungsoo'ya çok güzel bakacaktı. Onun yaptığı akşam yemekleri sayesinde biraz kilo almıştı zaten sevgilisi.
Güzel bir kahvaltı hazırladı o bir saat içerisinde. Saate baktı ve alarma bir kaç dakika kaldığını gördü.
Hızla ilerledi ve kapattı telefondaki alarmı. Yaklaştı ve sert bir şekilde öptü yanağını. Kyungsoo'nun mırıldandındığını gördüğünde ise güldü ve tekrar öptü.
Gözleri aralanana kadar öptü güzel yanaklarını. Kyungsoo gözlerini aralandığında ise tüm gece ağlayan o değilmiş gibi büyük bir gülümseme ile baktı sevgilisine.
"Günaydın güzelim." Kyungsoo gözlerini açmaya çalışırken güldü "günaydın Jongin, erkencisin."
"Ben uyandım, güzel bir kahvaltı hazırladım sevgilime. Hadi kalk yüzünü yıka rulolar soğumasın." Uzandı ve öptü sevgilisini Kyungsoo. "Teşekkür ederim sevgilim."
Birlikte oturdular büyük masaya. Jongin Kyungsoo'nun şişmiş gözleri ile yemekleri yemesini izledi Jongin.
Sonrasında ise birlikte Kyungsoo'nun evine gittiler. Kyungsoo valizini hazırladı. Jongin ise ona yardım etti.
Ardından ise Jongin onun okuluna doğru sürdü. Büyük kapının önünde durduğunda ise hızla yaklaştı Kyungsoo.
Yanağını öpecek iken dönen Jongin ile dudakları buluştu bir kaç saniye. Gülerek ayrıldı Jongin. "İyi dersler sevgilim." "Teşekkür ederim." Diye mırıldandı Kyungsoo. Arabadan inmeden önce ise "dikkatli sür!" Diye uyardı Jongin'i.
Jongin evine geldiğinde Kyungsoo'nun valizini açtı ve tek tek yerleştirdi Kyungsoo'nun kıyafetlerini.
Yüzündeki buruk gülümseme ile izledi kendi kıyafetlerinin yanındaki kıyafetleri.
Kendini kandırıyordu. Sadece bir ayları vardı. Kendini ve Kyungsoo'yu kandırıyordu.
Ama buna mecburdu. Ayakta kalmak için, buna mecburdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paradisiacal/Kaisoo
FanfictionDoh Kyungsoo'nun psikopat babası yüzünden zorlu geçen hayatı annesinin ölmesiyle daha zor bir hal alır. Zorluklar içinde onu yeniden hayata bağlayan biriyle tanışır fakat bu kişinin kendi canını alması için gönderilen bir ölüm meleği olduğundan hab...