Kyungsoo'nun anlatımından
Geçen yarım saatin ardından aralanan kapı ile gözlerimi kuruladım hızla. ''Güzelim! Ben geldim. Geciktim biraz, çok sıra vardı.'' Ellerinde poşetler ile bana gülümseyerek bakan Jongin gözlerimin haini gördüğünde duraksadı.
Hızla soldu yüzündeki gülümseme.
Bırkatı poşetleri ve yanıma adımladı. Yanaklarımı ellerinin arasına aldığında yutkundum. ''İyi misin güzelim? Neden ağladın?'' Söylemek istiyordum. Yazdıklarını okuduğumu, öleceğimi bildiğimi.
''Annemin bir eşyasını gördüm de, duygulandım sanırım.'' diye mırıldandım yavaşça. İç çekti ağırca. Yaklaştı ve burnunu burnuma sürttü. ''Lütfen bebeğim, üzme kendini. Annenin mutlu olduğuna eminim.''
Dolan gözlerimi gizleyemedim. ''G-gerçekten mutludur değil mi?'' Başını olumluca salladı. ''İnan bana, mutludur.''
Sıkıca sarıldım kokusunu içime çekerken. Hızla kuruladım gözlerimi tekrar. ''Ne yemek yapacaksın bakalım bugün bize? Çok acıktım.'' Hafifçe güldü ''Bebeğim benim. Hadi üzerini değiştir sen, bende başlayayım yemeğe.''
Başımı olumluca salladım ve odamıza ilerledim. Kapıdan içeri girip kapıyı ardımdan kapadığımda bakışlarım hızla kapalı çekmeceyi buldu. Gözlerim dolarken ne yapacağımı bilmiyordum.
Bu, nasıl bir çaresizlikti böyle?
Gözlerimi kapattım ağırca. ''Tanrım, doğduğumdan bu yana mutluluk yüzü görmedim. Annemi aldın, isyan etmedim. Şu kısa hayatımda ilk kez yaşıyormuş gibi hissediyorum. Bunu bu kadar çabuk alma benden.'' Gözlerimi ağırca araladım. ''Beni bu kadar çabuk yanına alma.''
****
Yazarın anlatımından
Hava kararıp, gece geç saat olduğunda koltukta uyuya kalan Kyungsoo'yu ağırca aldı kucağına Jongin. Saçlarının kokusunu içine çekerken ağır bir öpücük verdi.
Odalarına girdiğinde yavaşça yatırdı yatağa Kyungsoo'yu. Üzerini değiştirdi ve yanına yattı ağırca. Derin bir iç çekti Jongin. ''Neden böylesine üzgünsün? Kalbin, neden bu kadar acıyor? Bir anda, ne oldu?'' diye fısıldadı kendi kendine.
Ağırca gezdirdi parmaklarını Kyungsoo'nun yumuşak saçlarının arasında. ''Üzülmemen için her şeyi yaparım Kyungsoo. Her şeyi.''
Kyungsoo gözlerini yavaşça araladı. Yanı boştu, gün daha ağırmamıştı. Duyduğu tıkırtı ile bakışlarını oynattı sadece. Jongin, oturmuş ay ışığında defterine yazı yazıyordu.
Ağırca yutkundu. ''Jongin'' diye mırıldandı. Jongin hızla kapattı defteri, ve döndü sevgilisine. ''Güzelim, uyandın mı sen?'' Nedenini bilse de sordu Kyungsoo ''Sen neden uyumuyorsun?''
Hızla defteri çekmeceye attı ve kilitledi Jongin. Sonrasında ise kalktı ve yaklaştı Kyungsoo'ya. Yavaşça okşadı saçlarını ''Uyku tutmadı sevgilim. Bir nedeni yok.'' Kyungsoo dayanamadı daha fazla iç çekti ağırca.
Kendini tüm dünyanın yükünü sırtında taşıyormuşcasına yorgun hissediyordu. Bir günde hayalleri, hayatı mahvolmuştu. Bir yalana inandığını öğrenmişti.
''Bana, yalan söyleme artık.'' diye fısıldadı gözlerinin içine bakarak Jongin'in. Jongin'in bakışlarının titrediğini gördü Kyungsoo. ''N-ne diyorsun Soo?'' dedi zorlukla.
Bakışları çekmeceye düştü Kyungsoo'nun. ''Defteri okudum.'' diye mırıldandı. Yutkundu ardından ''İçinde yazanlar doğru, değil mi? Öleceğim.'' Jongin gözlerini kapattı sıkıca.
''Ö-öğrenmemen gerekiyordu. Tanrım, ne yapacağım?'' Uzandı ve tuttu sevgilisinin elini Kyungsoo. ''Söyle bana kaç gün kaldı?'' Yanaklarına doğru süzülen yaşları kurulama zahmetine bile girmedi Jongin.
Canı çok yanıyordu.
''Yapma bunu bana. Söyletme Kyungsoo. Ben, bunu hiç dile getirmedim.'' Kyungsoo ısırdı dudağını. ''Getirsen de, getirmesen de kader bu değil mi? Söyle bana.'' Geçen bir kaç saniyenin ardından Jongin titrek bir nefes verdi.
''D-dokuz gün kaldı.''
Kyungsoo nefesinin kesildiğini hissetti. Elini ağırca çekti Jongin'in elinden. ''Dokuz gün öyle mi?'' Jongin hızla uzandı sıkıca tuttu Kyungsoo'nun beyaz elini. ''Uğraşıyorum, uzatmak için her şeyi yapıyorum Kyungsoo. Yalvarırım üzülme. Deniyorum.''
Kyungsoo başını olumsuzca salladı. ''Yapma, uğraşma. Söyle bana nasıl öleceğim ben?'' Jongin başını olumsuzca salladı. ''Alma o kelimeyi ağzına. Anlatmayacağım sana. Hiç bir şey bitmiş değil, uğraşıyorum.''
''Her gün gidiyorum Kyungsoo. Her gün gidiyor yalvarıyorum. Saatlerce duruyorum kapının önünde. Elbet acıyacak bana. Yardım edecek.'' Başını olumsuzca salladı Kyungsoo. ''Yapmanı istemiyorum Jongin. B-bundan sonra, sadece benim yanımda kal. Dokuz gün boyunca, benim yanımda ol. Bir saniye bile uzak kalma benden.''
Jongin'in parlayan gözleri gözlerini buldu Kyungsoo'nun. Ağırca salladı başını olumsuzca. ''Vazgeçmemi istiyorsun, yapamam.'' Yaklaştı ve kucağına oturdu ağırca. Yanaklarını okşadı elleriyle. ''Seninle, upuzun bir ömür isterdim Jongin. O uzun ömrümüzde mutlu olmak isterdim. Elimden gelse, seninle güzel bir aile kurmak isterdim.''
Gözleri dolarken hafifçe gülümsedi. ''Dünyayı gezmek, görmek isterdim. Dünyadaki tüm yemekleri tatmak isterdim. Uzun tatiller yapmak isterdim. Bir, çocuk evlat edinirdik belki. İkimizin çocuğu güzel olurdu değil mi?'' Dolan gözleri ile başını salladı Jongin. ''G-güzel olurdu bebeğim.''
''Ama bunların hiç birini yapamayacağım.'' Yaklaştı ve öptü Kyungsoo Jongin'i. Jongin'in dudaklarında dinlendi.
''Söz ver bana.'' diye fısıldadı ayrıldıklarında. Parlayan gözleri ile bakarken Jongin'in gözlerinin içine. ''Bir kez daha gelirsem dünyaya, yine bulacaksın beni. Bu kez, canımı almak için değil. Güzel bir hayat geçirmek için bulacaksın. Tamam mı?''
Jongin başını salladı yavaşça. ''Söz veriyorum.'' diye fısıldadı Kyungsoo'ya. İçinden ise dua etti. ''Tanrım, o çok acı çekti. Ne olur bir sonraki hayatını bekleme. Şimdi uzun bir ömür ver ona. Alma benden onu.''
Birlikte uzandılar geniş yatağa. Kyungsoo ağladı, tutamadı kendisini. Sessizce akıttı göz yaşlarını Jongin'in tişörtüne. Jongin ise saatlerce sessizce uzandı. Ağırca okşadı sevgilisinin saçlarını.
Kalbi acıyla kavrulurken ilk kez sustu.
Tanrı ise duydu acıyla bağıran iki yüreği. Birbirlerine verdikleri sözü duydu.
Ve Kyungsoo'nun isteğini kabul etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paradisiacal/Kaisoo
FanfictionDoh Kyungsoo'nun psikopat babası yüzünden zorlu geçen hayatı annesinin ölmesiyle daha zor bir hal alır. Zorluklar içinde onu yeniden hayata bağlayan biriyle tanışır fakat bu kişinin kendi canını alması için gönderilen bir ölüm meleği olduğundan hab...