Kyungsoo'nun anlatımından
Jongin ilk kez görüyormuş gibi merakla inceliyordu sinema bekleme yerini. Hafifçe güldüm "pek film izlemeye gelmiyorsun sanırım."
Bana döndü ve başını olumsuzca salladı. "Yani, evimde izliyorum çoğunlukla." Kaşlarımı kaldırdım "pekala, ben severim sinemaya gelmeyi. Alışsan iyi edersin."
Hafifçe gülümsedi. "Senin için her şeye alışırım ben."
Uzanıp elimi tuttuğunda parmaklarımı parmaklarının arasından geçirdim gülümseyerek. Saklanmıyorduk.
İkimize de hesap soracak kimse yoktu.
El ele kalktık koltuklardan ve sinema salonuna ilerledik. Orta koltuklardan birini seçmiştik. Zaten hafta içi olduğu için pek kişi yoktu.
"Yah! Mısır almayı unuttuk." Dedim yerime oturduktan sonra. "Mısır mı?" Diye sordu şaşırarak. Başımı olumluca salladım. "Mısır tabii, sen otur ben alıp geliyorum hemen."
Hızla uzandı tuttu elimi. "Bende geleyim." Gülümsedim hafifçe "sen otur, geliyorum." Hızlı adımlarla çıktım salondan. İki tane orta boy mısır ve kola alıp hızla döndüm salona.
Salona girer girmez bakışlarım Jongin'in bakışları ile buluştu. Gözleri endişe doluydu. Beni gördüğünde ayağa kalktı hızla "uzun sürdü." Tutamadım kendimi güldüm.
"Sıra vardı biraz." Mısırları onun kucağına bıraktım kolalarımızı da açıp koltuk yanlarına koydum.
"Keşke aksiyon filmine falan gelseydik." Dedi iç çekerken. "Ama aksiyon filmi yoktu vizyonda. Güzel bir dram filmi vardı."
Açtığım kolamdan bir kaç yudum içtim salon kararırken. İkimiz de rahatça otururken bakışlarım reklamlar çıkmaya başlayan perdeye odaklanmıştı.
Yazarın anlatımından
Kyungsoo gözlerinin dolmasını engelleyemezken ona yüzündeki küçük tebessüm ile bakan Jongin'e döndü.
Bakışları buluştuğunda Kyungsoo hızla kuruladı yanaklarını. "Ben böyleyken sen nasıl hiç etkilenmedin?" Diye sordu şaşkınlıkla.
Jongin hafifçe gülümsedi. "Filmi izlediğimi kim söyledi ki?" "Film izlemeye geldik ama." Yaklaştı yanağını okşadı yavaşça Jongin. "Yanımda sen varken nasıl izlerim, nasıl başka bir şeye bakarım sevgilim?"
İç çekti Kyungsoo mutlulukla dolarken "seni çok seviyorum." Diye mırıldandı. "Sana aşığım." Diye fısıldadı Jongin, Kyungsoon'un dudaklarını öpmeden önce.
Yarım saatin ardından filmin son kısmını izlerken Kyungsoo kendini daha fazla tutamadı. "Neden her zaman böyle bitmek zorunda ki? Neden her zaman biri ölüyor Jongin?"
Jongin kollarını Kyungsoo'nun beline sararken titrek bir nefes çekti içine. "bu, kader olmalı." "Böyle kader olmaz olsun." Birlikte çıktılar ışıkları yanmaya başlamış salondan.
Jongin hafifçe gülümsedi. ''Bugün akşam yemeğimizi dışarıda yemeye ne dersin?'' ''Süper olur, yorgundum zaten.'' dedi kyungsoo. Küçük bir kahkaha attı Jongin ''Hey! yemekleri yapan benim.''
Kyungsoo yaklaştı ve öptü sevgilisinin yanağını. ''Ben tuvalete gidiyorum. Bekle beni burada.'' Jongin başını olumluca salladı ve sırtını duvara yasladı.
Kyungsoo'nun adım adım uzaklaşmasını izledi ve arından gözlerinin bir anda kapandığını hissetti. Bilinci yerindeydi ama gözlerini açamıyordu. Ne oluyordu?
Kulağına dolan sesler ile yutkundu Jongin. ''İşini yapmıyorsun. Neden yapmıyorsun Kim Jongin?'' Jongin içine titrek bir nefes çekti ve koridorda ondan başka birinin olup olmadığını hatırlamaya çalıştı.
''Size yapamayacağımı söyledim.'' diye mırıldandı ardından. ''Lütfen bırakın beni.'' ''Cezan büyük olur. Bunu biliyorsun değil mi?'' Jongin yutkundu. ''Ceza umurumda değil. Lütfen onunla son geçirdiğim günlerimi de mahvetmeyin.''
''Sen bilirsin Kim Jongin. Sen kaşındın.'' Çekilen sesin ardından Jongin'in gözleri hızla aralandı. Dengesini kaybettiğini hissederken bir şeye tutunma ihtiyacı ile ellerini uzattı.
Ellerini tutan eller sevgilisine aitti. ''Jongin, iyi misin?'' Jongin başını hızla olumluca salladı. ''Başım döndü sanırım.'' Kyungsoo elinden tuttuğu sevgilisini koltuğa yönlendirdi. ''Oturalım biraz.''
Geçen bir kaç dakikanın ardından birlikte kalktılar. Kyungsoo sordu. ''İyisin değil mi?' Jongin başını olumluca salladı. ''İyiyim güzelim, merak etme.''
Birlikte güzel bir et restoranına geldiler. Jongin, diğer meleğin dediklerini umursamamaya çalışsa da kafası oldukça doluydu. Kyungsoo ise dalgın olan sevgilisini fark etmişti.
Birlikte tekrar arabaya bindiklerinde Kyungsoo Jongin'i durdurdu. ''Sevgilim, bir şey mi oldu? Dalgın gibisin.'' Jongin gülümsemeye çalıştı. Kyungsoo'nun şüphelenmesine izin veremezdi.
''Sanırım yoruldum.'' güldü hafifçe ''Ben sana göre yaşlı bir adamım Do Kyungsoo.'' Kyungsoo güldü rahatlama ile. Uzandı ve ellerini Jongin'in ensesinde birleştirdi. ''Seni yoruyor muyum Bay Kim?''
Jongin ağırca yaladı alt dudağını. ''Yorsana beni.'' Kyungsoo duyduğu cesur tını ile yaklaştı ve Jongin'in alt dudağını dudaklarının arasına aldı. Öpüşmeleri büyük bir hızla başlarken Jongin belinden kavradığı Kyungsoo'yu hızla kucağına çekti.
Geçen dakikaların ardından Kyungsoo nefes nefese ayrıldı Jongin'in dudaklarından. Fazla uzağa gidemedi. Jongin ağırca sürttü dudaklarını Kyungsoo'nun dudaklarına. ''Sana, doyamıyorum.''
Kyungsoo hızla kalktı kucağından ve kendini koltuğa geri bıraktı. Jongin şaşkınlıkla yüzüne bakarken güldü hafifçe ''Evine sürmeye ne dersin?'' Jongin başını olumluca salladı ''Tabii ev.''
Sessiz geçen bir yolculuğun ardından arabadan ilk inen kişi Kyungsoo olmuştu. Müstakil evlerine ilerledi ve cebinden çıkardığı anahtarı ile kapıyı araladı. Bir kaç saniyenin ardından yanına gelen Jongin'in içeri girmesine izin verdi.
Ardından içeri girdi ve kapıyı ardından kapattı. Ayakkabılarını çıkaran Jongin doğrulduğunda Kyungsoo'nun parlayan gözleri ile karşılaştı.
Kyungsoo küçük bir kaç adımla yaklaştı sevgilisine. Eli yanağını okşadı ağırca. Bakışları ağırca dudaklarına indi. Baş parmağı ağırca alt dudağında gezintiye çıktığı anda Jongin'in elleri belini okşadı.
''Seni, yormak istiyorum.'' diye fısıldadı Jongin'in gözlerinin içine bakarak. Jongin ağırca ısırdı dudağını. ''İstiyorsun, değil mi?'' diye sordu emin olmak için. Onunla bir olmak için adeta yanıyordu melek olan.
Kyungsoo ağırca salladı başını. ''Senin olmak istiyorum, tamamen.'' Jongin bir saniye daha bile beklemedi. Sertçe buluştu dudakları. Belindeki ellerinin tutuşu güçlendiğinde Kyungsoo hızla zıpladı.
Jongin kucağında, ilerlemeye başladı odalarına. Odaya girdiklerinde ağırca uzandı yatağa Kyungsoo. Dudakları bir kaç saniye ayrılsa da tekrar birleşti aşkla.
Tüm gece, odaları aşk ile doldu taştı. Gün ışığı odalarını aydınlatmaya başladığı zaman yorgunlukla duruldular.
Kyungsoo gözlerini yorgunlukla kapatırken, Jongin yine onu izledi. Artık ona tamamen ait olan bu genç adam için canını bile düşünmeden verirdi.
Bir saniye bile düşünmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paradisiacal/Kaisoo
FanfictionDoh Kyungsoo'nun psikopat babası yüzünden zorlu geçen hayatı annesinin ölmesiyle daha zor bir hal alır. Zorluklar içinde onu yeniden hayata bağlayan biriyle tanışır fakat bu kişinin kendi canını alması için gönderilen bir ölüm meleği olduğundan hab...