on iki.

26.9K 1.7K 204
                                    

Yazım yanlışlarım için kusura bakmayın lütfen.

Görmek istediğiniz özel bir sahne var mı?

Keyifli okumalaar.

*

-Özge-

Umutla yüzüne bakarken beni kendine çekmesiyle neye uğradığımı şaşırdım. Kokusu burnuma dolunca içimin bir tuhaf olduğumu hissettim ve bu mükemmel kokusu gözlerimin sızlamasına sebep oldu. Bir insanın kokusu bile, başka bir insana bu kadar güvende ve evde hissettirebilir miydi?

Çekinsem bile kollarımı bedenine doladım. Sarılışına karşılık vermemle daha sıkı sardı beni. "Sen yeter ki iste..." Dedi burnu saçlarımdayken. "Sen yeter ki iste. Her şeyi yaparım."

Gülümsedim. "Teşekkür ederim, Özgür." Kapının açılmasıyla ikimiz de ışık hızıyla çekildik. Özgün gelmişti ve her ne kadar Özgür ile birbirimizden hızlı ayrılsak da o halimizi net bir şekilde görmüştü. Dudakları şaşkınlıkla aralandı ama daha sonra imalı bir gülüş belirdi dudaklarında. Dudaklarındaki imanın aynısı gözlerinde de belirdi ve dik dik Özgür'e baktı. Özgün ile Özgür kadar yakın değildik şimdilik ama onun da bimeye hakkı olduğunu düşünüyordum.

Ne de olsa, Özgün'de benim üçüzümdü.

Evet, evet. Özgür ve Özgün benim üçüzümdü. İnanması zor ama gerçekti. Benim üçüzüm vardı. Hatta abilerim vardı. Hatta kardeşim vardı. Sırıtmama engel olamadım.

"Sana bir şey söyleyeceğim." Direkt olarak onunla konuşmamla bir süre bocaladı. Şaşkınlığını kısa kesip yanımıza oturdu. "Ben dışarı çıkmak istiyorum."

"Ne? Gerçekten mi?" Dedi o da heyecanla. Onun heyecanı bitip tükenmeyen heyecanıma bulaştı. Kafamı salladım.

"Bana yardımcı olur musun?" Dedim özel olarak hitap ederek. Daha geniş gülümsedi.

"Yeter ki iste..." Dedi Özgür gibi. İçim sıcacık olmuştu. "Yeter ki sen iste, her şeyi yaparım." Lafını bitirir bitirmez kapı çaldı. Kapı çaldığına göre Yusuf gelmişti.

"Gel." Diye bağırdık üçümüz aynı an da. Bu hepimizin tuhaf tuhaf sırıtmasına neden oldu. Tahmin ettiğim gibi Yusuf içeri girdi.

"Tatlı almıştım, gelin hep beraber yiyelim." Özgür ve Özgün hemen kafa salladı. İçerden Sefa'nın sesini duyabiliyordum. Salona ilerledikçe söylediği şarkı daha komik gelmeye başlamıştı.

"Yemek, yemek, yemek... Canımı veririm sana yemek. Gel olalım beraber mutlu mesut yemek." Tutturduğu saçma ritimle kahkaha attım. Bir de kendi kendine dans hareketleri yapıp gülmesiyle daha sesli güldüm.

Bu çocuğun hiç enerjisi bitmez miydi?

Yağız, Sefa'nın kıvırttığı kalçasına tokat attı. Hiç dinmeyen kahkaham daha şiddetli bir hâl aldı, ilk defa bu kadar çok gülüyorum ve ciğerlerim acımıştı.

"Hoşuna mı gitti kız?" Diyerek takıldı bana Sefa. Benimle konuşmasına mutlu olmuştum.

"Çok hoşuma gitti." Dedim gözlerimi silerek.

"Bir kere daha vur o zaman Yağız'ım." Sonra sinsi sinsi sırıttı. "Kırbaçlayabilirsin istersen." Gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

Kestik ve BaştanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin