Merhabalar merhabalar
Nasılsınız ayol?
Yazım yanlışlarım için üzgünüm.
Keyifli okumalaar<3
*
Tam üç gündür tek bir yudum su, bir parça ekmek bile yiyememiştim ve artık bu beni daha bitkin düşürüyordu. Serdar, yanımdan gittikten sonra bir daha yanıma kimse gelmemişti. Artık ağlayıp sızlanmak bile beni fazlasıyla yoruyordu, yerden kalkıp küçük yatağa uzanmak bile beni zorluyordu ve bu basit hareketi yapmayı bile gözüm kesmiyordu. Kuru boğazım ile zar zor yutkundum.Her ne kadar Serdar'ın söylediklerine inanmak istemesem de umutlarım yavaş yavaş sönüyordu. Belki de gerçekten son gördüğüm yüz onun yüzü olacaktı. Acaba abimler pes etmiş miydi? Çoktan aramayı bırakmışlar mıydı beni?
Hayır!
İçimdeki mantıklı yön hâlâ kendini korumaya devam ederken açlıktan ve susuzluktan doğru düzgün düşünemediğimin farkındaydım. Abimler hiçbir zaman benden umudu kesmezdi, bu söz konusu bile değildi. Her şey bir yana, bu susuzluk beni gerçekten mahvediyordu. Dudaklarım öylesine kurumuştu ki elimle dudaklarıma dokunmak bile canımı acıtıyordu. Susuzluk gözlerimi de acıtıyordu, hemen hemen geçen bir haftada sürekli ağladığım için artık göz yaşı namına bir şey kalmamıştı.
"Çok susadım." Vücudum o kadar sıvısız kalmıştı ki tuvaletim bile gelmiyordu, tek yaptığım şey yatakta yatmak ve bir gün daha bu berbat duruma dayanabilmekti. Konuşarak enerjimi tüketmek istemedim ama artık kendi sesim de olsa başka bir ses duymak istiyordum. "Acıktım." Acıktığım için acıyan karnım ile yine yattığım yerde iki büklüm oldum. "Üşüyorum." Üstümdeki sweat beni bu kulübenin soğuğundan korumaya yetmiyordu. Artık donmak üzereydim, tırnak diplerim bile soğuktan mosmor kesilmişti. Yatakta iyice küçüldüm ve kollarımı kendime doladım. Soğuktan dişlerimin birbirine çarpışını net bir şekilde dıyabiliyordum. "Beni ne zaman bulacaksınız?" Hareketsizlikten daha fazla üşüdüğümde yavaşça yattığım yerden doğruldum, ilerdeki küçük çekmecelerde bir şey olmadığını bile bile defalarca talan etmiş olsam da yine oraya yöneldim. Ayağa kalktığımda birkaç saniye başım döndü ve olduğum yerde sendeledim, gözlerimi kapatıp başımın dönmesinin geçmesini bekledim. Birkaç saniye sonra dünya dönmeyi bırakınca yavaş ve yorgunca yine çekmcelere yöneldim. Hiçbir şey olmadığını görmek beni yine her zamanki gibi hayal kırıklığına uğrattı ve bıkkınca nefes aldım.
Ne zaman bulacaklardı beni?
Daha doğrusu, gerçekten beni bulabilecekler miydi?
Bulacaklar!
"Yeter," diye öfkeyle bağırdım bir an da. "Yaşadığım hayattan çok yoruldum." Tam mutlu olduğumu düşünürken, her şeyin yoluna girdiğini düşünürken kendimi, nerede olduğunu bilmediğim küçük bir kulübenin içinde bulmuştum. Bu durum canımı çok yakıyordu! Artık herkes gibi sıradan bir hayat yaşamak istiyordum, bu tür oyunlara göğüs gerebilecek kadar güçlü bir kız değildim. "Sadece normal bir hayat istemiştim." Hiçbir zaman hayatın kolaylıklarla dolu olduğunu düşünmemiştim ama bu kadar herkes için fazlaydı.
Senin kaderin doğduğun an değişti, diye mırıldandı iç sesim. Nefesimi sıkıntıyla dışarı üflerken artık bana fazlasıyla zor gelen hareketi yapıp ayağa kalktım. Başım daha şiddetli dönmeye başlayınca gözlerimi kapatıp dönmenin geçmesini bekledim ama geçmek yerine daha şiddetli bir hal alınca tutunacak bir yer aradım. Kendimi zorlayarak yatağa doğru bir adım attığım sırada iyice kendimden geçmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kestik ve Baştan
Romanzi rosa / ChickLitAnnesinin ölümünün üzerinden henüz iki gün geçmişken anneannesinin ağzından kaçırdığı sır ile Sumru Özge'nin hayatı tepetaklak olur. Sumru Özge ise hem bu sarsıcı gerçek ile hem de hayatına yeni giren insanlara alışmaya çalışır. Bu hikaye, onların h...