Selam selam.
Nasılsınıııız?
Yazım yanlışlarım için özür dilerim.
Keyifli okumalaar<3
*
Kapının önünden ayrılıp koltuğun üstünde duran telefonuma uzanmak istedim ama bacaklarım pelte kıvamına gelmişti. Yürümeyi bırak nefes alamayacak seviyeye gelmiştim.O buradaydı.
Aklımı kaybedecektim! O buradaydı!
Beni taciz eden ve korkumu unutup koşmasaydım daha kötü şeylere sebebiyet verecek o pislik buradaydı. Kapının önünde! O gece ki kapıya art arda sertçe vurması nefesimi tıkadı.
"Aç kapıyı!" Yine bağırıyor muydu yoksa o gecenin kötü hatıraları birden zihnime mi doluşmuştu?
"Aç lan kapıyı!" Bağırmıyordu ama sesi çok net bir şekilde duyuluyordu. O gece olduğu gibi kapıyı açmamı söylüyordu. "Aç, aç da sana adımı bütün mahlleye duyurmanın hesabını sorayım!" Tehditleri iyiden iyiye korkutucu bir hâl alınca kapının önünden ayrıldım. "Evde olduğunu biliyorum güzellik, aç kapıyı." Titreyen ellerimle telefonun kilidini açtım ve rehbere girdim. Rastgele birinin üstüne bastım ve telefonu kulağıma götürdüm. Sesimi duymaması için kendi odama gittim ve kapıyı kapattım. Kapının ardına çöktüğümde kapıyı yumruklaması hâlâ son bulmamıştı.
Telefon açıldı. "Alo? Özge?" Dedi Yağız şaşkınca. Güvendiğim birinin sesini duymamla artık kendimi durduramadım ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Konuşup derdimi anlatmam gerekiyordu ama gerek korkudan gerek hıçkırmaktan ağzımı açıp tek kelime edemiyordum.
"Ne oldu? Niye ağlıyorsun sen?" Dedi yükselmiş sesiyle. "Özge! Konuş benimle, ne oldu? Niye ağlıyorsun?" Gelen hıçkırıkları bastırmaya çalıştım.
"Yağız..." Dedim ama konuşamadan kapıya daha sert vurduğu için çığlık attım.
"Özge?" Diye bu defa o bağırdı. "Ne oldu? Kahretsin, cevap ver bana! Konuş benimle lütfen." Dedi çaresizce.
Sonunda kelimeleri bir araya getirebilmiştim.
"Kim orada güzelim? Kim?" Hâlâ sakinleşememişti ama sesini biraz olsun alçalttı.
"O pislik burada," dedim. Birkaç saniye boyunca nefes alıp verişini bile duyamadım.
"Siktir! Siktir, siktir, siktir!" Arkada birkaç patırtı koptu ve daha sonra sıklaşan nefeslerini duydum. Koşuyor muydu? "Sakın telefonu kapatma tamam mı? Sürekli konuş benimle." Göremeyeceğini bile bile kafa salladım. "Özge?" Dedi.
"Efendim?" Dedim fısıltıyla.
"Senin pastanı çok sevdim, bana tekrar yapar mısın?" Göz yaşlarımın arasından gülmek istedim ama hıçkırmaktan başka bir şey yapamıyordum. Hâlâ kapıya vuruyordu.
"Yaparım." Kapının zorlandığını ve bir anahtarın kilide giriş sesini duyunca nefesimi tuttum.
"Yağız, içeri girmeye çalışıyor." Dedim telaşla ayağa kalkarak. Dizlerimdeki titreme geçmek bilmiyordu.
"Siktir, anahtarı bulmuş." Anahtarı mı bulmuş? Belki de acil durumlar için koydukları bir anahtardı, belki de kaybolan bir anahtarı oraya koymuşlardı... Kahretsin! Önemli olan anahtarı bulmuş olmasaydı ve birkaç saniye sonra içeri girecek olmasıydı! "Sakin ol tamam mı? Az kaldı. Birazdan orada olacağım." Daha hızlı koşmaya başladığını sıklaşan nefesinden anladım. "Özge?" Dedi ben ses vermeyince. Tüm algım kapıdan gelen seslere odaklanmış haldeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kestik ve Baştan
ChickLitAnnesinin ölümünün üzerinden henüz iki gün geçmişken anneannesinin ağzından kaçırdığı sır ile Sumru Özge'nin hayatı tepetaklak olur. Sumru Özge ise hem bu sarsıcı gerçek ile hem de hayatına yeni giren insanlara alışmaya çalışır. Bu hikaye, onların h...