Selaam.
Nasılsınız?
Yazım yanlışlarım için özür dilerim.
Keyifli okumalaar<3
*
-Eren-
Dersin bitmesine beş dakika kala dağıtılan telefon kutusunun içinden telefonumu aldım. Ekranı açar açmaz Özgür abimin eve erken geçtiklerini haber veren mesajını gördüm. Eve yalnız gidecek olmanın sıkıntısıyla ofladım ve masanın üzerindeki sarı defteri çantama koydum.
Zil çaldığında koşar adım okuldan çıktım ve yine aynı hızla eve doğru gitmeye başladım. Ev ile okul arası zaten çok uzak değildi ama çok hızlı yürüdüğüm için yedi sekiz dakikada gelmiştim. Kapıyı çaldım ve gülümseyen suratıyla ablamın açmasını bekledim. Ama ablamın gülümseyen suratı yerine Özgün abimin bozuk suratıyla karşılaştım. "Ne oldu ki?" Dedim sakin sakin. Anlatıp anlatmamakla ilgili kararsızmış gibi birkaç saniye yüzüme baktı.
"Kavga ettik." Dedi kısaca.
"Neden?" Dedim tekrar. Abimlerin kavga etmesi için gerçekten damarlarına basılması gerekiyordu.
"Özge'yle dalga geçtiler." Deyince kalbimin acıdığını hissettim. Ablam tam anlamıyla pamuk kalpliydi, kim neden dalga geçerdi ki ablamla? "Dışarı çıkamadığı için." Dedi hafif yükselen sesiyle. Bu cümlesi beni daha çok üzdü, ablamın geçmişte yaşadığı bir olay yüzünden alay konusu olması canımı çok sıkmıştı. Kaldı ki bu dalga geçilecek bir şey değildi. Ablam bu korkuyu yenmişti, önemli olan bu değil miydi? Konuşulması gereken onun ne kadar güçlü olduğu değil miydi? Benim için ablam şu dünyadaki en güçlü ve en cesur insandı.
"Ya." Diyerek üzgünce iç çektim. "Şimdi nerede?" Dedim salonda olmadığını görünce.
"Dinleniyor." Dedi Özgür abim. Daha fazla yorum yapmadan banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Daha sonra odaya geçip üstüme sarı bir tişört giydim. Altımdaki okul pantolonundan da kurtulduktan sonra abimlerin yanına geçmek için odadan çıktım. Tam ablamın yattığı odanın önünden geçerken ses duyunca duraksadım, sanırım hâlâ ağlıyordu. Duygusal birisi olduğum için ağladığını düşünmek bile gözlerimin dolmasına yetmişti. Ablama öylesine bağlıydım ki tüm enerjim yerle bir olmuştu. Sinirlenmiştim, üzülmüştüm ve sanki hayatın tüm yükünü taşıyor gibi yorulmuştum. Annem olacak kadını daha önce hiç tanımamıştım ve bizi bırakıp gittikleri için onları merak dahi etmemiştim ama ablam benim annem gibiydi. Onun gelişiyle ona ne kadar ihtiyacım olduğunu kavramıştım. Bunca zamandır ablamsız, daha doğrusu annemsiz, nasıl yaşayabildiğimi sorguluyordum ara sıra. Bu yüzden de anında duygusala bağlıyordum.
Benimle ilgileniyordu, beni koruyordu, beni seviyordu, beni önemsiyordu ve bu beni çok iyi hissettiriyordu. Abimler de beni sevse de ablam tarafından sevilmek çok daha tuhaftı. Annem beni seviyordu işte. Kapıyı hafifçe tıklattım ve içeri girdim. Odaya girdiğimi görünce hemen göz yaşlarını silmeye çalışıp kızarık gözleriyle bana gülümsedi.
Tam olarak bundan bahsediyorum işte.
"Hoş geldin." Beni gördüğüne gerçekten sevindiğini sesinden anlayabiliyordum. Gülümsedim, kapıyı ses çıkarmadan kapattım. Oturduğu yatağa doğru ilerledim ve tam yanına oturdum. Yanına oturur oturmaz ablama sarıldım. Yanında olduğuma dair, üzülmemesi için süslü cümleler kuramayacağımı düşündüğüm için sadece sımsıkı sarıldım. Yanında olduğumu hissetsin istedim. Ablam sanki küçük bir kız çocuğuymuş gibi omzumda bana sarılarak ağlamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kestik ve Baştan
ChickLitAnnesinin ölümünün üzerinden henüz iki gün geçmişken anneannesinin ağzından kaçırdığı sır ile Sumru Özge'nin hayatı tepetaklak olur. Sumru Özge ise hem bu sarsıcı gerçek ile hem de hayatına yeni giren insanlara alışmaya çalışır. Bu hikaye, onların h...