Emre eve o akşam sabaha karşı gelmişti yatak odasına girmemişti, salonda uyumuştu sabah uyandığımda evde yoktu.
Benimde canım acıyordu. Yanağımda hafiften yediğim tokatın kızarıklığı vardı. Saçlarımı çektiği için saç köklerim ağrıyordu. Zaman denilen şey ne çabuk ta geçiyordu. Acım ilk dakikada olduğu gibi yoktu ama ya kalpteki kırıklarım zaman denilen şey onlarıda geçirmeye yeterlimiydi???
Canım birşey istemediği için kahvaltı yapmadan hazırlanıp evden çıktım. İşe gitmek için dolmuş durağına doğru ilerledim. Yürümek iyi geliyordu yürürken insan düşünme fırsatı da buluyordu.
Akşam olanları düşündüm Emre neden böyle birşey yaptı artık beni sevmiyor muydu? Yada ne derdi vardı da benimle paylaşmak istemiyordu. Vereceğim tepkiden mi korkuyordu.
Oysa ki iyi günde kötü günde diye imza atıp yola çıkmamış mıydık?
Ben bunları düşünürken dolmuş gelmişti. Sabah saati olduğu için herkes işine gitme telaşesindeydi. Dolmuş tıklım tıklım doluydu. Allah'tan çalıştığım yer 20 dakikalık mesafedeydi. Dolmuşla olan yolculuğum iş yerimin önüne gelince son buldu. İş yerime giriş yapıp karşılaştığım çalışan arkadaşlarla selamlaşıp giyinme odasına geçtim iş kıyafetlerimi üzerime geçirip mutfağa doğru yol aldım.
Kendi işime yoğunlaşmış vaziyette çalışırken Osman Bey'in sesiyle kendime geldim.
-Nurdan hanım Nurdan hanım
- Efendim Osman bey
- 5 dakikadır sesleniyorum duymuyor musun? beni kızım.
- Kusura bakmayın Osman bey duymadım dalmışım.
- Neyse, yarının yemek menüsü değişti listedeki ürünleri hazırlama yeni liste gelecek ona göre hazırlarsınız.
- Tamam Osman bey.
Tekrardan işe yoğunlaştım öğlen servisi için restorantın yemekleri hazırdı. Yeni listeyi Osman bey elime verip yarının hazırlıklarını yapmamı istedi.
Bende ortalığı toparlayıp yarının hazırlıklarına başladım benimle birlikte aynı işi yapan iki arkadaş daha vardı. Biri Osman beyden erken çıkmak için izin isteyip çıkıp gitti.
Diğer arkadaşla birlikte yarının hazırlıklarını yapıyorduk.
Aklım hâlen Emredeydi akşam yaptıkları için gece eve döndüğünde, sabah işe gitmeden önce, nede işteyken bir telefon edip özür bile dilememişti. Ama ben hâlen küçük bir umutla bekliyordum beni üzdüğü için küçükte olsa bir sürpriz yapabilir diye. Ama saatler ilerledikçe umudumda tükeniyordu. Ufak tefek işler kalmıştı mutfakta.
-Nurdan ben çıksam senin için sorun olur mu?
- Çok bir iş kalmadı zaten ben yapabilirim benim için sorun olmaz.
- O zaman ben Osman beye gidip haber vereyim ben çıkıyorum diye.
İyi akşamlar Nurdan yarın görüşürüz.
- İyi akşamlar Zeynep abla görüşürüz.
Zeynep abla da kırklı yaşlarında iki çocuk annesi bir kadındı çocukları okuduğu için eşinin maaşı evi geçindirmeye çocukları okutmaya yetmediğinden Zeynep abla da eşinin yükünü hafifletmek için beş yılı geçkin süredir burda çalışıyordu.
Son iş olarak çalıştığım tezgahı temizlemek kalmıştı tezgahı yıkarken bir bayan sesi duyuldu.
- Ooo kolay gelsin Nurdan hanım
Sesin geldiği yöne doğru başımı çevirdigimde sesin sahibi Hande hanımdı.
- Teşekkür ederim Hande hanım.
"Elindeki kupa bardağı göstererek."
- Sıcak suyun var mı?
- Var.
- Alabilir miyim?
- Tabiki, ama iki dakika bekletecegim sizi
Tezgahın üzerinde duran çay makinasının suyu varmı diye kontrol ettikten sonra kaynaması için düğmesine bastım.
- Nasılsın Nurdan hanım
- İyiyim teşekkür ederim Hande hanım. Siz nasılsınız?
- Bende iyiyim teşekkür ederim. Odamdaki su ısıtıcısı bozulmuş kahve yapayım dedim ısıtıcının bozulduğu aklımdan çıkmış bardağa kahveyi koydum aklıma geldi bozuk olduğu bende ziyan olmasın diye burda varsa alim dedim.
- İyi yapmışsınız.
Biz konuşurken ısıtıcıdan kaynama sesleri geliyordu. Benimde mutfaktaki işim bitmişti. Hande hanımdan içinde kahve olan bardağını alıp üzerine sıcak suyunu ekleyip kendisine uzattım.
- Hazır buyurun Hande hanım
- Teşekkür ederim.
Tam arkasını dönüp gidiyordu ki aklına birşey gelmiş gibi tekrar bana dönerek.
- Mutfaktaki işin bitti mi?
-Evet bitti üzerimi değiştirip çıkacağım birazdan.
- Kahve sever misin?
-Severim de neden sordunuz?
- Tamam o zaman bir bardak sıcak su sanada alalım benim odamda biraz işlerim var kahvelerimizi içeriz birlikte çıkarız evine de ben bırakırım seni eğer başka bir işin yoksa geç kalmayız merak etme.
Ne diyeceğimi bilemedim ama ağzımdan "tamam" kelimesi çıktı.
Bir bardağa benim içinde sıcak su alıp Hande hanımın odasına birlikte döndük. Aslında evlendiğim günden bu güne kadar doğru düzgün arkadaşım kalmamıştı. Emre arkadaşlarımla görüşmemi istemiyordu.
Bu saat olmuştu Emreden gelen tek bir mesaj bile yoktu Hande hanım işlerini yaparken de bir yandan da benimle sohbet ediyordu.
- Ne o birinden telefon mu bekliyorsun?
- Hayır sadece arayan soran var mı diye baktım.
- Evlimiydin Nurdan hanım?
- Evet evliyim.
Evliliğimin üçüncü yılının dolmasına az kalmıştı.
Kahvelerimiz bitmişti soyunma odasına gidip üzerimizi değiştirdik.
Hande hanım beni yine arabasıyla evime kadar bıraktı.
Evin yakınındaki fırından bitane ekmek alıp eve geldim. Emre evde yoktu, ya işleri uzanmıştı yada beni görmek istemiyordu.
Birgün önceden yaptığım yemeklerden kendime yetecek kadarını ısıtıp masaya bıraktım. Yemeğimi yedim masayı toplayıp bulaşıklarımı makinaya yerleştirdim. Sonra salona geçtim. Kafam dağılsın diye televizyonu açıp izleye bileceğim birşeyler varmı diye kanallar arasında gezinip durdum. Saat baya ilerlemiş geç olmuştu Emre halen gelmemişti. Arayıp haberde vermedi bende aramak istemedim aramadım da ben yanlış birşey yapmamıştım. Özür dilemesi, ilk adımı atması gereken Emreydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASAL
RomantizmKadın her baktığında küçük Masala onu hatırlıyordu. gözlerinin içine bakmıştı da sanki dudakları mühhürlenmişti o dakika söyleyememişti sevdiği adama küçük bir kalbi içinde taşıdığını. yıllar sonra ilk defa bu kadar mutluydu ama nerden bilirdi en mu...