princess | taegi

2.

Güney krallığı

05:00

Yoongi

Burnuma dolan güzel kokularla, gözümü açtım. Saat sabahın 5di. Saray halkı bu saatlerde kalkar, kahvaltı için hazırlık yapardı. Bende kalkıp, balkona çıktım. İlkbaharın temiz ve ferah kokusu yüzüme vurmuştu.

Gözü kapalı şekilde, böceklerin seslerini dinlerken kapımın çalınmasıyla kendime geldim. Gel komutunu verdikten sonra, gelenin kim olduğuna bakmak için arkamı döndüm.

Kuzenim Riki, elinde bir sürü çiçeklerle içeri girdi. "Yoongi, bakar mısın? Çok güzel değiller mi?" Çiçekleri gördüğüm gibi yatağın üzerinden atlayıp yanına vardım. En sevdiğim çiçekleri toplamıştı hemde.

"Nereden topladın ki bunları? Bana yerlerini göstermelisin. Toplamak istiyorum" hemen kafasını salladığında, dönüp yeniden elime aldığım çiçeklere baktım. Gerçekten çok güzellerdi.

Babamın aileyi toplamasına daha 2 saat vardı. Her sabah 7de kahvaltı ederdik ailecek. Yani 2 saat içinde gidip gelebilirdim. "Riki, eğer beni idare edersen, gidip en azından görebilirim o çiçekleri" dedim giysi odama doğru yürürken.

O da peşimden gelip, çiçekleri masanın üzerine bıraktı. "Ya geç kalırsan? Baban çok kızar, Yoongi-ah" diye sitem etti. Çünkü başına bir kez gelmişti.

Elime beyaz bir gömlek ve jeans aldım. Onlari giyerken, "Merak etme, toplamayacağım. Sadece nerede olduklarına bakacağım" söyleyecek bir şey bulamadığında, kafasını salladı.

Bende hızlıca giyinip, masanın üzerinde duran kokulardan en ferahını alıp boynuma doğru sıktım. Feromonlarımı ortaya çıkarıyordu bu koku. Zaten ormana gideceğim için feromon kapatıcı takmayacaktım boynuma.

Balkona çıkıp, son kez Rikiye baktım. "Dikkat et lütfen." Kafamı sallayıp aşağıya doğru atladım.

Kuzey krallığı

05:00

Taehyung

Odamın diğer ucundaki Alarmın sesiyle, gözlerimi açıp tavana bakmaya başladım. Gökyüzünü seyrettikten sonra, kalkıp banyoya doğru yürümeye başladım. Bedenimin çıplak olmasından kaynaklı gelen üşüme hissi ruhumu diri tutuyordu.

Soğuk suyu sonuna kadar açıp, altına girdim. 3 dakikalık kısa bir duştan sonra, bedenimi ve saçlarımı kurulayıp mutfağa indim.

Kahve hazır olduktan sonra, kabına doldurup yukarı çıktım. Ormanı bir tur gezdikten sonra, saraya geçecektim. Siyah gömleğimi ve pantolonumu giydikten sonra, telefonumu ve kahve kabını alıp pencereden aşağı atladım.

~~

Ormanda etrafı kontrol etmek için dolaşırken, burnuma dolan ağır mandalina kokusuyla başım dönmüştü. Aynı anda, gözlerimin yandığını hissediyordum. Sabahın 6sinda, ormanda kim feromonlarını açarak dolaşırdı ki?

Gözlerimi kapatıp kokunun nereden geldiğini anlamaya çalıştım. Hislerime göre, güney sınırından geliyordu. İçimdeki kurt kokuyu aldığımdan beri hırçınlaşmıştı. Normalde de öyleydi ama, bu sefer susturamıyordum.

Daha fazla beklemeden, koşmaya başladım. Üçüncü adımımda, kurda dönüşen bedenim iradem olmadan direkt feromonların geldiği yöne doğru koşmaya başladı.