Taehyung
Saraya girdiğim gibi, direkt odama geçmiştim. Koridorda beni gören herkes başını eğip hızla uzaklaşıyordu. Bu da egomu tatmin ediyordu.
Odaya girdiğimde, ben yokken saray işlerine bakan yardımcım Jungkook hemen ardımdan içeri girdi. Masama geçip, onu da karşıma oturması için elimi uzattım. Hemen oturduğunda, "Sarayda durumlar nasıl?" diye sordum.
Gözlerini benden kaçırıp, etrafta gezindirdi. Bu hareketleri şüphelenmeme neden oluyordu. "Kralım, durumlar iyi gibi ama" lafını yarıda kesip ayağa kalktım. Ardımdan o da kalktığında karşısına geçtim.
"Konuyu uzatmayı sevmem. Kısa ve net ol"
"İnsanlar sabahtan beri bir şeyler konuşuyorlar. Gerçekliğini sorguluyorlar duyduklarının"
Söyledikleriyle, ne demek istediğini anlamıştım. Yoongiden bahsediyorlardı. "Şimdi sen, Güney krallığına bir kaç adam gönderiyorsun. Krala, veliahtını almak istiyorsa bir masa arkasında toplanmamız gerektiğini söylesinler." Hemen kafasını sallayıp dışarı çıktı.
Bende balkona çıkıp dışarıyı seyrettim. Bu sisli havada orman kokusu çok güzel geliyordu insana. Kurdum yeniden yerinde tepinmeye başlamıştı. Elimi kalbime atıp, gözlerimi kapadım. "Sıkıntı yok, sıkıntı yok. Ağlıyordur sadece" diye teselli ettim kurdumu.
Biraz olsun sakinleştiğinde, içeri geçip kapıdaki görevliyi çağırdım. İçeri girdiğinde, "Momoyu çağır bana" diye emir verdim. Göz göze gelmeye bile korkuyorlardı. Babam bunlara çok yüz vermişti. Ama benim babam gibi olmadığımı geç olmadan anlamışlardı.
Masama yaslanıp, Momonun gelmesini bekledim. Bir kaç dakika sonra, kapıyı bile çalmadan içeri giren kardeşimle göz göze geldik. Kapıyı kapatıp karşıma geçti. "Neden çağırdın beni?" diye sordu.
"Senden çok önemli bir şey rica etmek istiyorum"
"Neymiş?"
"Benim ormandaki evimi biliyorsun. Oraya gidip misafirime göz kulak olmanı istiyorum"
Göz devirip, "Bir sürü hizmetlimiz var. Onlar gitsin ben niye gidiyorum?"
Haklı isyanına karşılık, "Çünkü o evdeki kişi, benim gelecek eşim. Senden başka kimseye güvenemem" dedim.
Bir iki saniye yüzüme baktı. Ciddi olup olmadığımı algılamaya çalışıyordu herhalde. Daha sonra bir şey demeden kapıya doğru yöneldi.
"İçeri girme. Sadece ne yaptığına bak geri gel."
Kapıyı çırpıp dışarı çıktı. Bu benim kız versiyonumdu sanırım. Ne kadar kabul etmese de, benziyorduk.
Yoongi
Kaç saattir yatakta uzanmış, taehyungun geri gelmesini bekliyordum. Karnım guruldadığında, oflayarak yataktan kalktım. Işık bile olmayan evde, yemek olacak değildi herhalde.
Mutfağa inip, buzdolabını açtım. Ben boş bir dolap beklerken, bunun içinde bir ben yoktum herhalde. En azından şimdilik salata yapabilirdim. Gerekli malzemeleri alıp dolabın kapağını kapattım ayağımla. Hızla suyun altından geçirip doğramaya başladım.
O sırada kapının açılıp kapanma sesinin gelmesiyle, olduğum yerde öylece kaldım. Taehyung gelmiş olsaydı, çam kokusu kendisinden önce gelip burnumu yakardı. Ama daha hafif yasemin kokusu gelmişti burnuma.
Sanki olduğum yeri biliyormuşcasına direkt mutfağa giren kızla, ikinci şokumu yaşıyordum. Kız ilk önce beni süzüp daha sonra tam karşıma geçti.
"Ya bir şey soracağım? Sen hangi akla hizmet yaşadığın yeri terkedip böyle bir yere geliyorsun? Bir de mutlu mutlu yemek yapıyor."
Küçümser gibi konuşmasına karşı, hiç bir şey söyleyemiyordum. Omzumdan itip yere düşmemi sağladığında, zaten ağrıyan bedenim şimdi daha fazla sızlıyordu. Gözlerimin de bu kadar hızlı dolması, durumu daha kötüye getiriyordu.
"Bu dünyaya yeni manyaklar getirmek için mi geldin sen? Taehyungun gül cemaline mi vuruldun yoksa?"
Yutkunup, "B-en..Ben" üzerime doğru eğilip "Ne sen ya? Ne sen? Çıkıp gideceksin buradan. Ben de gidip abime kaçmıştı diyeceğim duydun mu beni?"
Elini mutfak tezgahına vurup konuşması, dudak büzerek ağlamama neden oluyordu. Ben şimdiye kadar bu kadar korkuyla karşılaşmamıştım. Hepsi bir günde karşıma çıkıyordu sanki.
"Şuna bak sen ya. Birde tshirtunu falan da giymiş. O sevdiğin adam benim babamı öldürdü. Ne ona, ne de sevdiklerine rahat yok bu dünyada."
Ben daha iki kelimeyi bir araya getirememişken, kolumdan tuttuğu gibi dışarıya doğru sürüklemeye başladı. "Dur bir dakika. Nolur, bak yanlış anlıyorsun." Dışarı çıktığımız anda, itip yere düşmemi sağlamıştı.
Kapıyı kilitleyip, yanımdan geçerek gözden kaybolmuştu. Yağmur dursa bile, dışarısı hala çok soğuktu. Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildikten sonra, evin etrafından dolaşmaya başladım. Bazen etrafa bakıyordum, ya gitmemişse diye.
Kimsenin olmadığını gördüğümde, zorla da olsa balkona tırmandım. İyi ki çok yüksekte değildi. Balkon kapısı sürgülü olduğu için rahat açılıyordu.
İçeri geçtiğim gibi kendimi yatağa bırakıp ağlamaya başladım. Yastığı kucaklayıp ağlamaya devam ettim uykuya dalana kadar.
Ara bölüm gibi düşünün.
Ve yoonginin gitmeme sebebi hala kendi ülkesine zarar gelmesin diye. Babasının söylediklerinden bihaber hala.
Momo babasına çok düşkün ve Taehyungu hiç sevmiyor. Taehyung ise şimdiye kadar tek güvenebileceği kişinin Momo olduğunu zannediyordu. Ama artık zannetmiyor 🤫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
princess | taegi
Werewolfomegaverse Yan çift: jayki, jikook 18+, şiddet, argo, smut uyarısı koyuyorum buraya. Daha sonra gelip, linçlemeyin.