4.

1.6K 129 188
                                    

Yoongi

Kişisel bakımımı da bitirdikten sonra, jiminin de ısrarıyla bahçeye inmiştim. Normalde pek dışarı çıkmazdım. Ya da odada resim çizer açacağım sergiler için hazırlıklar yapardım, ya da uzaktan öğretim gördüğüm için derslere girerdim.

"Sabahtan beri düşüncelisin. Bir şey mi oldu?"

Jiminin sorduğu soruyla, gözümü bahçedeki çiçeklerden çekip ona döndüm. Söylesemiydim acaba? Kesin gider babama söylerdi.

Tam ağzımı açacakken, bahçe kapısından içeri koşarak giren rikinin kurdu dikkatimi çekti. Ben ayağa kalktığımda, kurt zaten beni görmüş ve üzerime doğru koşuyordu. Yanımıza yaklaşırken, insan formasına dönmüştü.

"Yoongi.. şey... Bir sürü çiçek tarlası gördüm kuzey sınırına yakın bir yerde. Gidip bakalım ?"

Nefes nefese konuşması aşırı şüphe çekiyordu. Kesin bir şey olmuştu ve Jiminin yanında anlatmak istemiyordu.

"O-olur. Olur gidelim biz"

Jimin böyle şeylerden hoşlanmadığı için homurdanıp içeri geçmişti. Bizde daha fazla orada durmadan ormana doğru koşmaya başladık.

~~

Riki yolda gelirken bana her şeyi anlatmıştı. Jayle sevgili olduklarını, taehyungun onları gelip yakaladığını, daha sonra beni istediğini?

Kayalıklara tırmanıp, uzakta oturan ikiliye baktık. "Yoongi, belkide Jaye bir şey yapmaz. Seni ona vermek istemiyorum" diyen Rikiye sarılıp geri çekildim. Daha sonra yavaş adımlarla, onlara doğru yürümeye başladım. Riki de el mahkum peşimden geliyordu.

Kokumu aldığından olsa gerek, aniden kafasını kaldırıp göz göze gelmemizi sağlamıştı. Daha sonra yüzüne piç gülüşünü yerleştirip, ayağa kalktı.

"Düşündüğümden daha cesaretli çıktın, kedicik. Kedicik dememde sıkıntı yok sanırım. Ne de olsa, yüzümü tırmalayan sensin"

Tam karşıma geçip söylediği şeyleri dinleyememiştim bile. İçimde büyüyen korku, kurdumu aşırı rahatsız ediyordu.

"Sadece yüzünü çizdim diye mi bu tantana?"

Nereden geldiğini bilmediğim, ama tek bir şeyde çıkıp gidecek olan cesaretim sayesinde saçma sapan konuşmuştum yine.

Yarım ağız gülümseyip, dibime kadar girdi. Ağır çam kokusu burnumu yakıyordu. "Bende her şeyin karşılığı olur. Bunu sana söylemedi mi büyüklerin? En küçük şeyde bile insanlar bedel öder"

Yutkunup bir adım geriye gittim.

"Benden tam olarak ne istiyorsun?"

"Benimle gelmeni. İstemiyorum. Geleceksin"

Dediği şey kaşlarımın havalanmasına neden olmuştu. Bu nasıl bir kibirdi böyle.

"Seninle hiç bir yere gelmiyorum. Hadi Riki" Tam dönüp gidecekken, kolumdan tutulup geriye çekildim.

"Eğer, gelmezsen, ordumuz güney topraklarını ve burada yaşayan tüm insanları dünyadan silecek. Ki ne kadar acımasız olduğumuzu tüm dünya biliyor"

Yüzümü yüzüne daha da yaklaştırıp, "Böyle bir şey olsun istemezsin değil mi, kedicik" konuşurken nefesi yüzüme vurduğu için gözlerim açılıp kapanıyordu.

"Susmak  evet demek bizim dilimizde. O zaman Riki gidip amcana aynen şunu söylüyorsun. Biz ormana gezmek için gittik ama, Yoongi birden bire ben kuzeyli birine aşık oldum ve burwalari terk ediyorum dedi ve gitti. Durduramadım amca diyeceksin."

Daha sonra ağzı açık bir şekilde dinlediğimi görünce gülüp, "Hatta, Taehyunga aşık olmuş de. Oyunculuğunu da kat araya ağla falan" kolumdan tutup sınıra doğru sürüklerken, aynı zamanda Rikiye ne demesi gerektiğini anlatıyordu.

"Yoongi, bir şey söyle. Gitme ne olur"

Riki hem ağlıyor, hem beni gitmemem için ikna etmeye çalışıyordu. "Git ve ne diyorsa onu söyle. Hadi. Merak etme iyi olacağım"

Sınırı geçene kadar sessizce beni sürüklemesine izin vermiştim. İkisi de gözden kaybolduktan sonra, kolumu çekmeye çalıştım ama buna bile izin vermemişti.

"Ev uzakta. Kurda dönüşmen gerek, kedicik"

Gözlerimden akan yaşları umursamadan koşmaya başladım. Zaten başka bir şeyde yapamazdım. En azından şimdilik, babam beni buradan alana kadar o ne derse onu yapacaktım.

princess | taegi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin