8.

1.5K 106 156
                                    

Yoongi

Gideceğini gerçekten düşünmemiştim. Midem bulanmaya başladığında, ağrımı unutup banyoya doğru koşmaya başladım.

Lavaboyla yaşadığım korku dolu anlardan sonra, yüzümü yıkayıp yatağa uzandım. Ağrının ve hormonların verdiği duygusal boşluk ağlamama neden oluyordu.

Gözlerimden düşen yaşları silmedim. Öylece akıp gitmelerine izin verdim. Babam neden gelip beni almıyordu? Evladını böyle insanların elinde nasıl bırakırdı. Hepsi bir birinden manyaktı resmen.

Yorganı üzerime daha çok çekip, karnıma baskı yaptım. "Dayanamıyorum" fısıltıya karışık söylediğim şeyin üzerine kapı sesi geldiğinde, doğrulup merdivenlere doğru baktım.

Yine kim gelmişti?

Yorganı sıkı sıkı tutup, merdivenlerden gelen sesleri dinledim. Az sonra, elinde poşetlerle alelacele yukarı çıkan Taehyungu gördüğümde şok olmuştum. O da, beni gördüğünde yüzünde rahatlamış bir ifade belirdi.

"Seni salonda göremeyince,.."

Ne diyeceğini bilemiyordu. Doğrusuna bakılırsa, bende bilmiyordum. Beni öylece bırakıp giden adam, geri koşarak gelmişti resmen.

"Üzerini değişmemişsin hala. Üşüteceksin. Hemen değiş gel aşağı. Ben yemekleri ısıtıyorum"

Lafını bitirdikten sonra, geri 1. kata doğru inmeye başladı. Arkasından öylece bakakalmıştım. Üzerimdeki yorganı kenara itip, ayağa kalktım. Daha sonra, giysi odasından bir kaç parça alıp üzerime geçirdim.

Örgülü ceketi de üzerime geçirip düğmelerini ilikledim. Belki bu sıcak tutardı.

Aşağı indiğimde, burnuma dolan güzel kokularla aslından ne kadar acıktığımı farkettim. Mutfağa girdiğimde, Taehyungu hiç böyle göreceğim aklıma gelmezdi.

Bağladığı önlükle, karıştırdığı tavayla o kadar farklı gelmişti ki gözüme. Keşke böyle olmasaydı..

Benim geldiğimi gördüğünde, "Hadi geç otur. Bir kaç şey atıştır, getiriyorum yemekleri"

Kafamı sallayıp, masaya geçtim. Onun gelmesini beklerken, bir kaç şey yemiştim. Belki yemek yersem, ağrısı geçerdi.

"Al bakalım. Bol bol ye, daha sonra yola çıkacağız"

Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

"Taehyung, bir saat önce farklı biriyken, şimdi tam farklı birisin. Ve ben sana yetişemiyorum. Dün gelmiş benimle yatmayı kabul edene kadar burada kalacaksın diyorsun, bugün gelip seni götüreceğim diyorsun"

Geriye yaslanıp, şikayet eder gibi söylediğim şeyleri dikkatle dinledi. Daha sonra, "Durumumuz hala aynı. Sen yine orada yalnız kalacaksın, ama tek farkı ışık ve sıcak su olacak gideceğin yerde" dedi. Biraz daha konuşursam, sinir krizi geçirirdim herhalde.

O yüzden konuşmayı kapatıp, önümdeki yemeği yemeğe başladım.

~~~

Geldiğimiz ev, diğerinden çok farklıydı. Mesela, siyah değildi. Hatta tam hayalimdeki ev diyebilirdim. Keşke gösterebilseydim diyeceğim bir evdi. Ve kuzey krallığında böyle bir evin olduğuna hala şaşırıyordum.

princess | taegi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin