Bölüm.19

167 22 13
                                    




Louis pov. Çarşamba

Sabah okul için erkenden uyanmıştım. Ben banyoya girerken annem evden çıkıyordu. Banyoda işlerimi halledip odama girip giyindikten sonra hızlıca kahvaltı yapıp evden çıktım. Kulaklıklarım takılı bir şekilde sokakta yürürken birinin arkamdan seslendiğini duydum. Kulaklıklardan birini çıkarıp sesin geldiği yöne baktım. Harry yüzümde ki tatlı gülümseme eşliğinde hızlıca bana geliyordu.

- günaydın Lou

- günaydın. Bugün motorun yok mu?

- hava güzel olduğunda yürüyorum.

Dedi yanımda ilerlerken. Hava dediği gibi çok güzeldi. Baharı hep sevmişimdir. Hava hafif serindi fakat üşütmüyordu.

Beraber okula girdiğimiz de Niall her zaman ki bankta oturmuş beni bekliyordu. Harry işi olduğunu söyleyip okul binasına girince bende Niall'ın yanına gittim.

- günaydın civciv.

- günaydın. Harry ile artık sabahta mı beraber geliyorsunuz?

- ah yok. Yolda karşılaştık.

Sessizlikten sonra ben konuştum.

- bugün okul çıkışı Harry beraber basketbol oynayamayı teklif etti.

- sen sevmezsin ki.

- olsun.

- Owww çok tatlısınız ya. Sevmediğin bişeyi sırf Harry var diye yapıyorsun.

Normalde Niall'a kızardım ama doğruydu. Normalde sporla aram yoktu. Sadece bisiklet sürmeyi çok severdim. Ama Harry ile basketbol oynama fikri beni oldukça heyecanlandırmıştı.

Niall ile bahçede boş boş otururken zil çaldı ikimizde sınıflarımıza gittik. Öğlen yemeğine kadar bir daha Harry'i görmedim.

Kantine indiğimde gözlerim Niall'ı aradı fakat bulamadım. Onun yerine kantinin en ucunda tek başına oturan Harry gözüme ilişti. Hızlıca onun yanına gittim.

- oturabilir miyim?

- tabi otur.

- bugün çıkışta basketbol oynayacağız dimi ?

- evet, tabii. Okulda mı oynayacağız?

- hayır. Okula gelmeden önce önünden geçtiğimiz parkın içerisinde bi saha var. Biz hep orada oynarız. Oraya gideriz diye düşünmüştüm. Sana da uyarsa?

- tamam olur.

- ama benim son dersim boş parkta seni bekliyormuşum olur mu?

- tabi olur.

Beraber biraz daha oturduktan sonra ikimizde sınıflarımıza çıkmıştık.

Çıkışta Niall'SAN ayrılıp Harry'nin dediği parka gittim. Basketbol sahasına yaklaştığımda sahaya en yakın banka oturmuş telefonuna bakan Harry'i görüp hızlıca yanına gittik.

- Selam.

Kafasını kaldırıp gülümseyerek bana cevap verdi.

- selam

- geç kalmadım değil mi?

- yo hayır.

Çantamı çıkarıp onunkinin yanına koydum. Harry elinde ki topla sahaya girerken bende onu takip ettim. Sahanın içinde durunca topu yerden sektirip bana attı.

- Ne kadar oynamayı biliyorsun?

- Hiç...

- pekala.

Yaklaşıp topu elimden aldı.

- topu benden almaya çalış tamam mı?

- bu kolay olucak

- peki

Harry topu sektirmeye başladığında hamle yapıp almaya çalıştım ama başarısız oldum. Sonra kıkırdayarak ilerlemeye başladı. Bende onun peşinden gidiyordum.

- Noldu Lou?

- Dikkatim dağıldı bir an

Topu bacağının arasından sektirdi. Hala topu ondan almaya çalışıyordum. Boy avantajını kullanarak. Topu potaya attı.

- o kadar da kolay değilmiş dimi?

Dedi kıkırdayarak.

- yani... Ama daha yeni oynamaya başladım.

- tamam kızma küçük kirpi.

Dedi yaklaşıp önüme gelen saçlarımı düzeltirken. Tanrım, kalp krizi geçiricem.

- K-kızmadım.

- peki al bakalım topu. Senden almaya çalışıcam.

Ben topu sektirmeye başladığımda almaya çalıştı. Ben gülerek potaya doğru gitmeye başladım. Beni zorlamıyordu bilerek topu alamıyordu. Topu elime alıp potaya attım ama girmedi.

- off

- oflama tekrar at.

Dedi topu bana verirken. Olduğum yerden atmaya çalıştım ama potaya değmemişti bile.

- yanlış yapıyorsun bak böyle yapacaksın.

Benim yanımda durup attı. Tabiki de potaya sokmuştu. Topu alıp biraz daha öncen atmaya çalıştım. Bu sefer potaya çarpmıştı fakat içeri girmemişti. Harry topu tine bana verdi. Yine denedim olmadı. Yaklaşık 6. denememde pes etmiştim.

- olmuyor. Pes ediyorum ben.

Kollarımı göğüsümde bağlayıp sahanın tellerine sırtımı dayayıp yere oturdum. Harry benim bu halime gülüp topu potaya attı. Sonra önüme geldi.

- hemen pes mi edeceksin.

- olmuyor işte. Sen oyna.

- olmaz öyle. Hadi kalk

Dedi ellerimden tutup beni kaldırırken. Beni bu sefer potaya daha yakın bir yere sürükledi. Yerden topu alıp elime tutuşturdu. Yine denedim fakat olmadı. Ben yine söylenmeye başlayınca Harry araya girdi.

- tamam şöyle yapalım bekle.

Topu gidip sürüklendiği yerden aldı. Yine topu elime verdi. Arkama geçip beni belimden tuttu. (Klişelere bayılıyorum yaaa🥵)

Büyük elleri belimi sıkıca tutup beni havaya kaldırdı.

- şimdi at.

Demesiyle topu potaya attım. Diğer seferlerin aksine top hiç bir yere çarpmadan potaya girmişti. Gülerek beni yere bıraktı. Bende onunla birlikte gülüyordum. Elleri hala belimdeyken ona doğru döndüm.

Yüzlerimiz fazla yakın duruyordu. İkimizinde kahkahası durmuştu. Sadece birbirimize bakıyorduk. Yeşil gözleri resmen parlıyordu. Resmen gözlerinde kaybolmuştum.

Gözleri dudaklarıma kaydığında kalp atışlarımı kulaklarımda hissedebiliyordum. Biraz daha eğildi ve yumuşak dudaklarını benim dudaklarımın üstünde hissettim...

Secret Number l.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin