11

38 6 11
                                    


DENİZ


Şok olmuş bir şekilde Art'a döndüm. Kocaman olmuş gözlerle metrelerce ötedeki adama bakıyordu.

"Ne saçmalıyorsun?" diye homurdanıp hızlıca yanına geçtim. Kürsüye çok uzaktık ama etrafımızda birkaç kişi rahatsız olduğunu belli edercesine bize bakıyordu.

"O adam benim dedem!"

Bu herif ne saçmalıyordu?

Siktir!

Ne?

Bu adam Türkiye'nin en zengin isminin dedesi olduğunu mu söylüyordu yoksa benim tansiyonum çıktığı için halüsinasyon mu görüyordum?

"DEDEEEEEEE!" Diye tekrar çığırdığında etrafımızdaki insanlar homurdanmaya başladı.

Hızlıca uzandım ve tekrar bağırmaya yeltenen adamın ağzına avcumu kapattım. "Art emin misin?" diye fısıldadım.

Kafasını şiddetle aşağı yukarı salladı.

"Bak belki yanlış görmüşsündür?"

Bu sefer de hızla iki yana sallanan bir kafa...

"Doğru gördüğüne eminsin yani?"

"Ovot! Doğro gordoğomo soylodom yo zoton nodon ononmoyorson bono?" Ağzını kapadığım için boğuk çıkan sesiyle yarım yamalak konuştu. Gerçi onu anlamıştım zaten. Yanımıza bir güvenlik görevlisinin geldiğini fark ettiğimde endişeyle adama döndüm. Hala Art'ın ağzını kapatıyordum.

"Hanımefendi izninizle neler olduğunu sorabilir miyim? Konuklarımızı rahatsız ediyorsunuz."

Ellerimi Art'tan çektim. "Bakın bu adam Baysal Atabey'in torunu!"

Güvenlik görevlisi bana acıyan bakışlar atıyordu. "Hanımefendi sizi dışarı alabilir miyim lütfen?"

"Ne!" diye çığırdım. Etraf iyice homurdanır olmuştu.

"Dede!" diye çığırdı Art ve dedesine doğru koşmak için hareketlendi ama nereden geldiğini bilmediğim iki güvenlik görevlisi Art'ın kollarından tuttu ve onu sessiz bir köşeye doğru çekiştirmeye başladı.

Hızlıca önümdeki adama döndüm. "Bakın kulağa hiç inandırıcı gelmediğini biliyorum ama bana inanmalısınız bu adam Baysal Beyin torunu!"

"Hanımefendi lütfen zorluk çıkarmayın."

Sinirlerim iyice gerilmişti adama patladım. "Neden inanmıyorsunuz! Baysal Bey'in yanına gidip soralım bu kadar zor bir şey değil bu!"

Adam beni kolumdan tutup çekiştirmeye başladı. Aaa hayvan herif!

"Dede!" Art tekrar seslendi ama elbette sesini duyuramadı. Adamlar bizi dışarı attığında Art oradan oraya dolanıyordu.

"Gerçekten mi? Baysal Atabey senin deden mi?"

Öfkeli bir bakış attı. "Evet Deniz! Dedem."

"Vay anasını satayım. Şu işe bak." Diye merdivene oturdum. Bu nasıl mümkün olabilirdi?

Hem kendi ailesi hem de ailesinin ailesi zengin olan bir Tanrı misafiri. Olacak iş değil.

Pekala... Biz adama yaklaşmaya çalışsaydık bile muhtemelen korumaları bizi engelleyecekti, yarı yolda kıskıvrak yakalanacaktık. O salonda Art'ı dedesine ulaştırabilmem çok düşük bir ihtimalle gerçekleşebilirdi... O ihtimal de az önce yok olmuştu. Bizi tekrar içeri alacaklarını sanmıyordum.

TANRI MİSAFİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin