ART
"İyi bir içici misin?" diye sordum Deniz'e. Kaşlarını çattı. Gözleri fırıl fırıl dönüyordu. "Evet."
Hım... Pek öyle gözükmüyordu. Önündeki içkisini işaret ettim. Anlamaz gözlerle bana baktı. Bardağını ona doğru ittirdim. Göz devirip istediğimi yerine getirdi. Shot atınca yüzünü buruşturup nefeslendi. Gülüp ben de kendi bardağımı içtim.
"Shot oyunu oynayalım."
"Ne? Hayır."
"Niye mızmızlanıyorsun?"
"Çünkü buraya eğlenmeye gelmedik. İş üstündeyiz farkındaysan."
"Korkuyorsun yani."
"Hah! İstediğin gibi düşünebilirsin, beni kışkırtmana izin vermeyeceğim."
"Ya iki dakika eğlenelim demiştim, madem iyi içicisin neden bu kadar korkuyorsun? Hem sarhoş olmak istemezsen sorulara yanıt verirsin."
Evet, işte böyle... O hırslı bakışlar.
Yerimizden kalkıp barmenden shot hazırlamasını istedik. Adam bardakları önümüze dizince birbirimize döndük. Deniz aynı zamanda sürekli gözlerini mekanda gezdiriyor, adamı arıyordu.
"İlk sen başla," dedim.
Şöyle bir düşündü... Gözleri kısılmıştı. "Bu iş bittiğinde yollarımız tamamen ayrılacak mı?"
Sorusu beni şaşırtmıştı. Bunu daha önce düşünmemiştim. Benim hiç arkadaşım yoktu. Onlarla arkadaş sayılır mıydım ki? Bizimki tamamen bir çıkar ilişkisi değil miydi? Sorunun cevabını ben de bilmiyordum. O yüzden uzanıp bardağı kafama diktim.
Yüz ifadesi stabil görünüyordu. Merak ettiğim şeyleri düşündüm ve birine karar verdim. "Ailenden hiç bahsetmiyorsun, yaşıyorlar mı?"
Deniz bir an duraksadı ve sonra aceleyle bardağı kafasına dikti.
"Üvey kardeşini merak ediyorum. Onu seviyor musun?"
Basit bir soru olmuştu. "Hayır, sevmiyorum."
Sıra bana geçmişti... Hım... Deniz'in sarhoş halini merak ediyordum. O yüzden onun cevap veremeyeceği konuları düşünmek durumundaydım.
"Hakan ve Ahmet'e karşı suçluluk mu hissediyorsun?" Deniz kaşlarını çatıp shot attı.
Evet, doğru yoldaydım!
"Anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı?"
"Annemi." Yine kolay bir soru olmuştu. Cevabım netti.
"Sen peki? Babacı mısındır?"
Deniz bir shot daha attı.
"Senin hiç arkadaşın var mı? En yakın arkadaşın?"
"Hayır, yok." Dedim hızla. Cevabımı zaten bekliyor olacaktı ki kafasını salladı belli belirsiz. Soru sırası bana geçmişti.
"Hiç seks yaptın mı?"
Deniz sorumla donakaldı. Sırıttım. Aile konularında hassas olduğunu biliyorum zaten. Bu yüzden bu konuda daha fazla onun üstüne gitmek istememiştim ve şimdi üzerine gidebileceğim farklı bir konu bulmuştum. Demek ki Deniz için böyle şeyleri konuşmak o kadar da rahat bir olay değildi. Hiçbir şey söylemeden gözlerini devirerek shot attı.
"Küçükken Türkiye'de yaşadığını söylemiştin... Bana o zamanlarından bir anı anlatsana."
Kurnaz kız. Türkiye'de yaşadığım dönemleri hatırlamamaya çalışıyordum. Zor süreçler geçirmiştim. Lösemiyi atlatmakla uğraştığım dönemlerdi. O yüzden ona anlatacak pek bir şeyim de yoktu açıkçası bu yüzden shot attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRI MİSAFİRİ
ЮморArt kendisine yapılan suikast girişiminden kurtulur, yine. Çıktığı yeni yolculuğun felaketlerle başlaması, hayatını kökten değiştirecektir. Onu ölümden kurtaran Deniz; çulsuz, piyasada adı mimlenmiş, tuttuğunu koparan bir gazetecidir. Bu ikilinin ko...