Dünyaya Gelmiş

17 3 56
                                    




DENİZ


"Bana bak."

Art'ın yüzünü avuçladım.

"Biz bunu başaramayacak insanlar mıyız?"

Art çekingen görünüyordu. "Sanki biraz öyleyiz."

Gözlerimi kıstım. "Hayır Art, bize güven. Onlara söylediklerini yedirmek hoşumuza gitmez mi?"

Art kafasını salladı. "Çok hoşumuza gider ama eldeki malda bu. Ne yapalım?"

"Hayır!" direttim. "Altı üstü bir yemek. Bu kadar zor değil bu."

Art umutsuz görünüyordu. "Çok zor."

Derin bir nefes aldım. Öğrenilmiş çaresizlik. Böyle bir yere varamazdık. İşin içinde hırsım vardı. Bilinmesi gerekir ki bir Deniz'in yapamayacağı şey yoktur. Ona 'yapamazsın' de ve otur izle.

Haliyle... Art'ı biraz eğitmek gerekiyordu. Ona bir ödül vermeliydim. Buradaki ödül de ben oluyordum.

"Eğer, bu yemeği güzel bir şekilde yaparsak..."

Gözleri parıldadı. "Eeee?"

Omuz silkip sırıttım. "Seni akşam yemeğine çıkarırım."

Art hüsrana uğramış görünüyordu. "Ödül mekanizman gerçekten bok gibi çalışıyor Deniz."

Kaşlarımı çattım. "Ne varmış bunda?"

Gözlerini kıstı. "Zaten yemek yapacağız, neden dışarıda yemek yemek beni cezbetsin?"

Düşündüm. "Yaptığımız yemeğe olan inancım var ama o kadar da yüksek değil Art. Sana lezzetli bir akşam yemeği sunuyorum daha ne istiyorsun?"

Sırıttı. Bu bakışı biliyorum ben, yine çapkınlık modunu açmıştı.

Dudağındaki o yandan gülüş, parlak gözler, bana usul usul yaklaşan bedeni...

Tezgahla arasına sıkıştım, harika.

"Ben seni yemek istiyorum. Beni gaza getirmek istiyorsan ödül biraz büyük olmalı. Anlatabildim mi?"

Büyük ödül tam anlamıyla ben oluyordum. İç çektim.

Tabi ki dize gelmeyecektim. Beni böyle baştan çıkarabileceğini sanıyorsa...

Haklıydı.

Sonuç olarak... Öpüşmeye başladık.

"Çocuklar cidden buna gerek yok-

Ve sonra basıldık.

Hakan şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu, refleksle Art'ın dudağına dişlerimi geçirdim. "Ah!" sonra onu sertçe ittim.

Hakan gülmeye başladı.

"Şey... Iı... Biz de yemek yapmaya başlayacaktık." Diye geveledim. Art eğilmiş kanayan ağzını tutuyordu.

"Belli. Başlamışsınız."

Hızla elimi çarptım ve odağı dağıtmaya çalıştım: "Sonuç olarak size çok lezzetli şeyler yapacağız."

Art doğrulmuş Hakan'a kötü kötü bakıyordu. "Burası tam da gitmen gereken yer dostum."

Hakan kahkahalar atarak mutfağı terk etti. Art bana döndüğünde onu omzundan ittim. "Hiç heveslenme, dikkatimi de dağıtma. Başlıyoruz."

TANRI MİSAFİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin